Ölçme bilimi “ölçemediğiniz hiçbir şey hakkında fikriniz yoktur” der. Ölçüm netlik ve kesinlik ister. Bazı ölçü 
aletlerinde ibre, ya da gösterge tam bir noktada durmayıp titreşip durur. Bu nedenle net ve kesin bir ölçüm yapamazsınız.
Ölçme sosyal bilimlerde ve siyasette de vardır ve bu alanlarda da netlik ve kesinlik ister. Net konuşmayan siyasetçinin geniş halk kesimlerine kendini doğru anlatma şansı da yoktur. Devrimcilik ise çok daha fazla netlik, kesinlik, daha önemlisi kararlılık gerektirir. Hele bir ulusun kader anlarında, kırılma noktalarındaki kararsızlık siyasi yaşamın sonu olmakla kalmaz, temsil ettiği kumrun da sonunu getirir.
Son genel seçimlerde muhalefet partilerinin, özellikle de ana muhalefet partisinin aldığı sonuç bu kararsız tutumun açık göstergesidir.
Tam bağımsızlıktan yana mısınız? ABD’den gelecek işaretleri mi bekliyorsunuz? Ülke bütünlüğünden ve üniter devletten yana mısınız, Avrupa yerel özerklik koşulundan yana mısınız? Açılımdan yana mısınız? Oslo görüşmelerine karşı mısınız? “Dersim” ayaklanmasından yana mısınız? Ortaçağ kalıntılarının kaldırılmasından yana mısınız? Laiklik ilkesini savunmaya kararlı mısınız? Çarşaf açılımından yana mısınız? Suriye’de Esad rejimine diktatör değerlendirmesi yapıp emperyalizmin saldırısı ile devrilmesinden yana mısınız? “Yurtta barış, Dünyada barış” ilkesinin yılmaz savunucusu mu? Kadın haklarından mı yanasınız? Atatürk’e hakaret edenlerin kadın kontenjanından Genel Başkan Yardımcısı yapılmasından yana mı? Soruları artırabiliriz.
Bu ve benzeri sorulara CHP içinden, hatta yönetiminden farklı yanıtlar verildiğini şaşkınlıkla ve üzüntüyle izliyoruz. Bu soruların yanıtları, yanıtlayanlara göre de yanıt verilen zamana ve zemine göre de değişmemelidir.
CHP yöneticileri 6 ok içinde yer alan Devrimcilik ilkesini savunuyorlarsa bu ve benzeri sorulara farklı yanıt verme şansları yoktur. Bu sorulara farklı yanıt verilip “devrimci” olma iddiası varsa, bu devrimciliğe “titrek devrimcilik” demek iltifat sayılmalıdır.
İşte bu titrek devrimcilik 1 Kasım sonuçlarını doğurmuştur. CHP bu sonuçların ardından karışmış ve bilinen kaotik, olağanüstü kurultaylar dönemine girmiştir. Ortaya çok sayıda genel başkan adayı çıkmıştır. Ne var ki yapılan eleştirilerin hiç biri esasa yönelik olmayıp sadece seçim sonuçları üzerinden yöneltilen başarısızlık söylemi ile yürütülmektedir.
Yapılan az sayıda eleştirideki düşüncelere yine titreklik hakimdir. Kimseyi ürkütmeme, herkesle iyi geçinme gibi kısa vadeli adımlarla netlik sağlanamaz. CHP tabanı artık net ve kararlı adımlarla kurucu ilkelere sonuna kadar bağlı, geleceğe yönelik bağımsız ve özgün projeler beklemektedir.
CHP içinde birlik net düşünceler etrafında gerçekleşecektir. Düşünceler net olmayınca birlik de olmamakta, çok sayıda aday, ne söylediği bilinmeden ortaya çıkmaktadır. Bu durumda ise parti içi muhalefet bölünmekte, mevcut parti yönetimi güç kaybetse de devam etmesinin önü açılmaktadır. Tıpkı, siyasal iktidar karşısında, en geniş ve ilkeli ittifakları kurmayı beceremeyen muhalefetin her seferinde yenilgisiyle sonuçlandığı gibi.
Yenile yenile yenmeyi öğrenmek de bir yöntemdir. Ancak öğrenmenin en acı ve zor olanıdır.
Ey CHP yönetimi; artık titreme ve kendine dön.
