Kendinizi Alkışlayacak Şekilde Yaşayın
Hayat nedir? Hayatın anlamı nedir? Hayatın bir anlamı var mıdır?
Sizce bu tür soruları kimler sorar? Hemen her gün apartmanın bilmem kaçıncı katına tuğla çıkaran, harç karan bir amele bu tür soruları sorar mı? Sormaz.
Fabrikadaki işi biter bitmez hiç dinlenmeden ikinci bir işe koşan işçinin böyle soruları soracak hali var mıdır? Yoktur.
Kocasının verdiği üç beş parayla evi geçindirmeye çalışan, daha ucuzunu alabilmek için pazar pazar, market market dolaşan bir kadın hayatın ne olduğunu merak eder mi? Etmez.
Peki, tek kitabı olanlar bu tür sorular sorarlar mı? Hele onlar hiç sormazlar. Din tüccarları ne söylüyorlarsa onlara inanırlar.
Hayatla ilgili bu tür sorular; düşünmeyi, sorgulamayı, analiz etmeyi, okumayı gerektiren sorulardır. Genellikle aydınlar, düşünürler, filozoflar, sanatçılar bu tür soruları sorarlar. Ben de sorarım çünkü Ben de aydınım. Okuyorum, düşünüyorum, itiraz ediyorum, soruyorum, sorguluyorum ve yazıyorum.
Hayat nedir?
Sokrates’e göre hayat sorgulamaktır. “Sorgulanmamış hayat yaşanmaya değmez.” Jean Jack Rousseu’ya göre ise “Hayat çalışmaktır.”
Hayat anlamaktır, sevinçtir, umuttur, çalışmak ve düşünmektir. Kendimizi aramaktır. En çok yaşayan en çok anlamış olandır. Önemli olan uzun yaşamak değil iyi ve doğru yaşamaktır. Koyun gibi bin yıl yaşayacağıma aslan gibi bir gün yaşamayı tercih ederim.
İnsanlar yaşadıkça yaşlandıklarını sanırlar oysa yaşamadıkça yaşlanırlar. Var olmak yaşamak değildir. Hayatı iyi kullanmadan uzun süre yaşayan kişi az yaşamış demektir. Böyleleri herkesi bıktırıncaya kadar yaşarlar.
Hayat bazıları için ziyan edilen bir şeydir. Onlar için hayat “belkiler”, “keşkeler” ve “neyseler” dir. Hayattan olmayacak şeyler istedikleri için sürekli yakınırlar. Öyleleri için hayat felaket, zorluk, tükenmişlik, yoksulluk ve yalnızlık demektir.
Hayat iyi ya da kötü değildir. Ona iyiliği ve kötülüğü biz katarız. İyi bir hayatı oluşturan, yaratıcı duygularımızdır. Hayatınızın kalitesini, hayatımızdaki insanların kalitesi belirler. Hayatın en güzel anı, her şeyden usandığınızda sizi hayata bağlayan birinin olduğunu düşündüğünüz andır.
Kaliteli bir yaşam için okuyun. Derin bir kültüre sahip olun, paylaşın. Kimseye minnet etmeyin, boyun eğmeyin. İşinizi yarım bırakmayın, öfkenizi kontrol edin. Başkalarının öfkesini üzerinize çekmeyim.
Hayat gülümsemedir. Gülümsemediğiniz günü yaşadım diye kaydetmeyin. Hayat sevgidir, yaşayın. Hediyedir, alın. Bilmecedir, çözün. Hayat fırsattır, yakalayın. Hayat şarkıdır, eşlik edin.
Hayat güzeldir. Hayat bize bağışlanmadı, ödünç verildi. Bu güzel hayatı, bir çocuk masumiyetiyle, kendi kendinizi alkışlayacak şekilde yaşayın. “Gölge Etme Başka İhsan İstemem” adlı kitabından
———- ——- ——- ———–
İftira İntikam Alma Hırsıdır
İftiraya uğradıkları için hayatları kararan, işlerini kaybeden, sağlıkları bozulan, toplumdan dışlanan hatta canına kıyan insanların sayısını bilebilseydik insanlığımızdan utanırdık.
Basit insanlar, ikiyüzlüler, yalakalar iftira ederler. İftiranın kökeninde intikam alma duygusu vardır. “Çamur at izi kalsın.” Mantığı ile insanları karalayanlar, içlerindeki zehri akıtarak rahatlarlar.
İftira, iftira eden kişinin ezikliğini, hırsını, kıskançlığını yansıtır. Kötüler iftira etmekten tarifsiz bir zevk alırlar. İftira bir insanı incitmenin, ortadan kaldırmanın en sinsi ve çirkin yoludur çünkü yerleştiği yerde kalır.
İftira kötü bir köpek gibidir, kaçanın ardından havlar ama durup sert bir şekilde bakarsanız sesini keser.
Evet, iftiraya karşı direnmek mümkündür ama o yılanı ilk vuruşta öldüremeyecekseniz hiç dokunmayın…
“Ben Kalender Meşrebim Ama Güzel Çirkin Ararım” kitabından
