Özlemek Değer Vermektir
“Seni özledim, seni çok özledim!”demek, “Seni seviyorum, sana değer veriyorum.” demektir.
İnsan sevdiğini, kıymetli olanı, özüne kattığını, özünde hissettiğini özler.
Özlemek, ilişkileri kökleştirir ve güzelleştirir. Yaşadığın duyguları hayalinde canlandırır ve onları yeniden yaşamak istersin.
Özlemin boşluğu başka şeylerle doldurulamaz. Özlediğin kişiyi aklınızdan çıkaramazsınız. Akciğerleriniz onsuz nefes bile almak istemez. Yanınızda o yoksa hiçbir şeye sevinemezsiniz. Nereye ve kime ait olduğunuzu daha iyi anlarsınız.
Özlemek aydınlık bir duygudur; koşulsuzluk ve sabır barındırır. Onun sıcacık bakışını hayal edebilmek için yalnız kalmak istersiniz. Kendinizi onunla birlikte saklarsınız. Onu beklerken sanki zaman durur.
Özlemek, seni kendi yoluna çağıran bir sestir. O yola çıkacağın ya da o yolu gözleyeceğin günü beklersin. Sesini, kokusunu, dokunuşunu özlersin. Toprağın yağmuru özlediği gibi beklersin.
Özlemek biraz çaresizliktir çünkü özlemek yoksun olmaktır. Kendinizi çölün ortasına düşmüş bir penguen gibi hissedersiniz. Özlemek yorar; günler geçmek bilmez, sürekli uyumak istersiniz. Geceleri, anılarınızın nöbetini tutmaya başlarsınız.
Özlemek, hem özleyen hem de özlenen için çok insani, çok masum, çok âşık bir duygudur. Özlemek, senden uzakta olanı içinde taşımaktır; diğer yanın yapmaktır.
Özlemek yakıcı bir istektir; bilinen her şeyin sırasını ve önceliğini değiştirir. Her yerde ona ait izler ararsınız. Kavuşmanın güzelliğini yaşamak için her türlü bedeli ödemeye gönüllü olursunuz.
Özlemek, sabah uyandığınızda ilk aklınıza gelen duygudur. Başka bir şey düşünmenize izin vermez; özlemenin boşluğunu başka bir şeyle dolduramazsınız. Özlemek, kendinden taşarak özlenene akmaktır.
Özlemek aslında yoğunlaşmış bir minnettarlık, masum bir teşekkürdür. Özlenene defalarca bağlanmak ve sürekli o sıcacık bakışı aramaktır.
Özlemek uzaklıktan bağımsızdır; özlemenin sınırı, sonu, sorgusu, suali, bahanesi yoktur. Uzaklık, derinden bağlandığın kişiyi hissetmeni engelleyemez çünkü onun varlığı özünde saklıdır. Özlediğin kadar yakında olursun.
İnsan sevdiğini özler. O, gözden ırak olsa da gönülden ırak olmaz. O yanınızda değilse her şeyi eksik yaşarsınız; yarım kalmışlık duygusu içinde hüzünlenirsiniz. Kime baksanız biraz ona benzer.
Özlemek yaralanmaktır; özlediğin kişi öperse hemen geçer. O öpünceye kadar yaranın tadını çıkarırsınız.
Özlemek, burnunda tütmektir. “Yanımda olsa, yanında olsam.”demektir. Özlerken, özlediğiniz kişinin yüreğinizdeki yerini daha iyi anlarsınız. Onun yokluğu kartopu gibidir, anılarınızda yuvarlanarak büyür.
Özlemek, gelecek zamana sarılmaktır. “Ne kadar oldu olmayalı? diye sorarsınız.
Özlemek, bekleyişleri anlamlı kılan şeydir; biraz da isyan içerir. “Şimdi onun yanında olabilirdim ya da o yanımda olabilirdi.”diye iç geçirirsiniz.
Özlemek, hasret çekmek değildir çünkü hasret çekmek, olup bitmişle ilgili bir şeydir. Biten, kaybolan bir şeyin acısını çekersiniz ama onu beklemezsiniz. Oysa özlemek, mümkünün yokluğunu hissetmek, yokluğuna alışmamaktır.
Özlemek, anıları koklamak ve gülümsemektir. Bu anıların canlı kalması için onları gözyaşlarınızla sularsınız. Özlemek, belki de bu yüzden en çok gözlere yakışır.
Özleyin lütfen!
Özlemek, evrensel bir duygudur ve çok güzeldir. En azından hayatınızda özlemeye değer birinin olduğunu gösterir. Özleyecek kimseniz varsa yalnız değilsiniz demektir.
“Hükümdar Yol Vermeden Eşkıya Kervan Basamaz” kitabından
——————————————–
Umutsuzluk Manevi Bir İntihardır
Düşünmeyi başkalarına bırakanları, yüreksiz ve ilkesizleri, ömrünüzden gün çalanları, ekmeğinize ve sevdiklerinize göz dikenleri iyi tanıyın. Bu gün onlara göz yumarsanız yarın size göz açtırmazlar.
Umutsuzluk manevi bir intihardır, umudunu yitiren özgürlüğünü de yitirir. Tükürülecek eli öpmeyin. Başınızı omzuna dayayabileceğiniz yoldaşlar edinin.
Sırtınızda dost gömleği yoksa sürekli üşürsünüz. Başkalarının hayatına kenar süsü olmayın. Kişilere değil bir amaca bağlanın. Ekmeğin ucuz, insanın pahalı olması için savaşın.
Yitirecekseniz bile doğrularınızla yitirin. Siz yağmur gibi yağarsanız toprak kokmasını bilir.
Yüzünüzü güldürenlere sırtınız dönmeyin…
“ Kula Minnet Eylemem” kitabından