Saygının ne olduğu konusunda kafalar epey karışıktır. Bu değer yargısını toplumu ayakta tutan önemli bir unsur olarak değerlendirenler de vardır sömürüye açık bir kavram olarak görenler de.
Saygı, değeri, yararlılığı, dürüstlüğü dolayısıyla bir kimseye karşı özenli, ölçülü davranmaktır. Şeklinde tanımlanabilir.
Saygı, kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi başkalarına yapmamaktır. Başkalarını rahatsız etmekten, incitmekten çekinmektir. Bunun için insanın kendi değerlerini üstün görme aymazlığından kurtulması gerekir.
Saygı, başkalarının kararlarına, yaşam tarzına, tercihlerine, düşüncelerine, giyimine kuşamına, diline, şivesine, dinine, mezhebine, şarkısına, türküsüne değer vermektir.
Saygı, bükemediğin eli öpmek ya da el pençe divan durmak değildir. Dalkavukluk yapmak hiç değildir. Korku ile saygı olmaz. Korku yüzünden saygı gösterisinde bulunmak soysuz bir çaresizliktir. Saygı, özgür ve eşit kişilerce oluşturulur. Gerçek saygı, hiyerarşinin olmadığı yerdedir. Saygı zorunluluk içeriyorsa anlamsızdır.
Saygı karşındakini dinlemek, sözcükleri özenle seçmek, insanlara önyargısız yaklaşmak, emeğine, haklarına saygı göstermek, nankörlük etmemektir. Saygı vefadır.
Saygılı insan, karşısındakinin duygularının, düşüncelerinin, dünya görüşünün, tercihlerinin, doğrularının ve mantığının farklı olabileceğinin bilincindedir. Kendi düşüncelerini dikte ettirmeye kalkışmaz. Yargılamaz ve küçümsemez.
Saygı ile sevgi arasında güçlü bir bağ karanlar da vardır. Onlara göre saygı, sevginin doğal getirisidir. Tolstoy, saygıyı “Sevginin bıraktığı boşluğu dolduran bir şey.” şeklinde tanımlar.
Saygıyı hak etmek gerekir. Yaşam alanımıza saldıran, empati kuramayan, çeşitliliğe tahammülü olmayan, doğaya duyarsız kalan insanlar saygıyı hak etmeyenlerdir.
Ezik insanların saygı talebi baskı kurma hırsının bir yansımasıdır. Bu tür kişiler kurnazların, çakalların, dalkavukların tezgâhına kolayca düşerler. Saygı zorunluluk içeriyorsa anlamsız ve tehlikelidir.
Saygı, post modern kültür tarafından mundar edilmiştir. Duyulan bir davranış olmaktan çıkmış duyurtulan bir davranışa dönüşmüştür. Günümüzde pek çok insan için saygı, “saygılıymış” gibi davranmaktan öte bir anlam taşımamaktadır.
“Düşüncelerine katılmıyorum ama saygı duyuyorum.” şeklindeki ifade tam bir yavşaklıktır. Düşünceler saygı duyulmak için değil tartışmak içindir. Saygı insana duyulur.
Sohbetimi, Bukowski’nin bir özü ile bitireyim: “Size zaman ayırmayan birine saygı duymayın.”
“Batı bizi kıskanıyor” kitabından