1930’lu Yıllarda İlçemizin Spor Kulüpleri

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

15122015tyc

1936 yılında Yenişehir Gençlerbirliği’nin Atlar Çayırı’ndaki sahada bir maç öncesi takım halindeki görüntüsü:

Fotoğrafa soldan itibaren baktığımızda 1. ve 2. yi tanıyamadık. 3. Cırnıkların Mustafa Doğancı, 4. Kütahyalı Mahmut, 5. Eski Belediye Başkanlarından Ali Can, 6. Kumaşların Ethem Özeç, 7. Tellalların Bedri, 8. Bilinemedi, 9. Arnavut Şuayip, 10. Hacı Tahirlerin Ali Osman Gür, 11. Hacı Veysellerin Hasan Beysel, 12. Karaağaçlıların Mehmet Ali Erbaş ve 13. Şiptiklilerin Sarraf Mahmut. (Fotoğraf kaynağı: Yüksel Beysel)

Rahmetli ağabeyim Adem Yüce ile ne zaman bir araya gelsem, hem geçmiş yıllardan dem vurur, eskileri yâd ederken, günümüzle de kıyaslamayı ihmal etmezdi.

Küllenmiş anılarını sade bir dille anlatırken, onu can kulağı ile dinlemek bana büyük bir keyif verirdi.

Bir bayram ziyaretimde gençlik anılarını daha dünmüş gibi heyecanla anlatıyordu. Kaybolan alışkanlıklara, yitirilen dost ve dostluklara derin bir ah çekmeden yapamıyor, bazen de nemlenen gözlerinin buharına engel olamıyordu.

Bizim gençliğimizdeki dostluk ve arkadaşlıklar hiçbir zaman menfaate odaklı değildi. Aramızda sıkı bir bağlılık, yardımlaşmatyc ve paylaşma vardı. Gençlerin en büyük hobisi bir tek futboldu. Oynamak ayrı bir zevk, seyretmek ise daha bir başka zevk veriyordu insana. Zira tatil günleri sporseverleri oyalayacak bu müsabakalar dışında başka bir şey yok gibiydi. İlçemizde o zamanlar Sanatkârlar gücü ile Yılmaz Gençlerbirliği adlı iki gayri federe kulüp bulunuyordu. Ben de Sanatkârlargücü’nde oynuyordum.  Kulübümüz eskiden Karga Kemal’in büfesinin olduğu yerdi. Formamız yeşil-kırmızı idi. Bütün futbolcular kendi malzemelerini kendisi temin ederdi. Yine bizlerin bağışları ile her türlü giderler karşılanırdı. Topumuz bugünkü gibi siboplu değildi. İçi ayrı, dışı ayrı satılırdı. Ağzımızla şişirir, bazen de pompa ile takviye ederdik. İç lastiği sıkıca bağlardık. Dışı ise şaplı deriden olurdu. Özel bir deri bağ ile ağzını bağlayarak, oynamaya hazırlardık.

Kalecimiz Kedi Mehmet, diğerleri ise Sarı Hasan, Hapçıların İsmail, Saraç Şükrü, Berber Rıza, Dallı Sabri, Sürmeli Tahirlerin Kâmil ve İbrahim, Pirolların Ahmet, Hacı Naimlerin İsmail, Gırnatacı İs-mail Kayalı idi. Bir de bando takımımız vardı. Şefimiz ise Babasultanlı Hacı İslam’dı. Onun ölümünden sonra oğlu Mustafa çalıştırmıştı.

Hiç unutmam; Cumhuriyet’in 10. yıl kutlamalarında bando eşliğinde çok görkemli bir fener alayı düzenlenmişti. Bunun muhabbeti çok uzun yıllar dillerde dolaştı.

Yılmaz Gençlerbirliği ise yeşil-sarı renkte olup, lokali bugünkü İngiliz Pasajı’nda bulunuyordu. Cezaevi buraya gelince lokal şimdiki Halk Eğitimi Müdürlüğü’nün olduğu yere taşındı. Sanatkârlargücü; esnaf ve sanatkâr ile çiftçi ailelerin gençlerinden, Yılmaz Gençlerbirliği ise ilçenin ekabir ailelerinin veya memur ailelerinin gençlerinden oluşuyordu. Bu takımın kalecisi Bursalı Hafız’ın oğlu Fahri, diğerleri ise: Hacı Veysellerin Hasan, Salih Ustaların Ethem, Tellalların Bedri ile Hasan, Şiptiklilerin Mahmut, Kumaşların Ethem, Kütahyalı Mahmut, Karaağaçlıların Mehmet Ali, Kuşçu Mahmut, Cırnıkların Süleyman ve Mustafa, HacıTahirlerin Ali Osman ve Terzi Muzaffer’di.

Antrenmanları Atlar Çayı’nda (şimdiki itfaiyenin olduğu yer)olduğu alanda yapardık. Başımızda ne bir antrenör, ne de bir teknik direktör bulunurdu. Yaşı en büyük olan takıma kaptanlık eder, hem de çalıştırırdı. Her şey amatör bir ruhla yapıldığı için hepimizde özveri vardı. Deplasmanlara giderken bile araba paralarını kendi aramızda toplardık. Çevre ilçelerde müsabakalar yaparken de onlarla dostluk ilişkileri kurmayı ihmal etmezdik. Tellalların Bedri İznik’te postanede çalışırdı. Bu insan burada maç olduğu zaman İznik’ten yaya gelir, maçtan sonra da yine yaya olarak İznik’e dönerdi. Bugün bu özveriyi hangi sporcu gösterebilir ki? Bu iki kulüp kendi arasında da müsabakalar yapar, bazen de kırıcı olunurdu. Ama asla ne bir küfür, ne de hakaret söz konusu olmazdı. Seyirciler bile takımlarını belli bir edep çerçevesinde izler, tuttuğu tarafı alkışlarla desteklerdi. Rekabet iki takım arasında fazla artmış olacak ki, o dönemin Belediye Başkanı Hacı Ahmet’in oğlu Burhanettin Ersöz bu iki kulübü Yenişehir Gençlerbirliği adı altında birleştirdi. Renkler lacivert-beyaz olurken, lokal yeri de Yılmaz Gençlerbirliği’nin lokali oldu. Bundan sonra da bütün gençler bir arada toplanmış olduk” diyor.

 

 

 

 

 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
1930’lu Yıllarda İlçemizin Spor Kulüpleri
Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.