50-60 yıl öncesi başta televizyon olmak üzere diğer elektronik araçların adları dahi bilinmezdi. Çok önemli ülke haberleri radyo ve gazetelerden takip edilirdi. Yenişehir elektriğe 1938 yılında kavuşmasına rağmen, o yıllarda bu enerji radyo dışında sadece aydınlatma aracı olarak kullanılıyordu.
Elektrik ve radyo hali vakti iyi olan evlerde ve işyerlerinde bulunurdu. Köylerde ise elektrik olmadığından bataryalı radyolar kullanılırdı. Gazete Bayii Süleyman Ahı idi. Daha sonra Tayyiplerin Mehmet Aşık oldu. Oğlu Osman ve torunu Mehmet bayiliği son birkaç yıl öncesine kadar sürdürdüler.
Yenişehir sinemaya 1950’lili yıllarda kavuştu. Sinema ile beraber renklenen o günlerin geceleri çok eğlenceli ve keyifli oluyordu. Hele tiyatro ve konser geldiğinde ünlü sanatçıları yakından görmek, coşup eğlenmek, izlenen eserlerden bir şeyler öğrenmek, kültür ve sanat adına takdire değerdi. Gençleri buluşma yeri, sevgi dolu muhabbetler hep bu mekânlarda olurdu.
Daha çocuk iken bu meslekte başlayan yaşamı, ona ekmek kapısı ve de isim takısı olmuş. Sinemacı Kadir (Tongur). Onunla sinemalı günleri konuştuk. Bizleri bir sofrada buluşturan Camcıların Nazım oldu. Arkadaş Restaurant sahibi Zeki Dörtkardeş; “Babam (Paşa İbrahim) Lale Sineması’nı 1960’lı yıllarda Çarşı Hamamı’nın bahçesinde açıp çalıştırmıştı” derken, bu sohbeti dörtlü yaptık. Katkılarından dolayı teşekkür ediyorum.
Sinemacı Kadir:
“Yenişehir’de ilk sinema olan Yıldız Sineması’nı Yalovalı Mahmut açtı. Yeri de Cırnıkların
Mustafa Doğancı’ya ait olan evin yanıydı. Makinistliğini Elektrikçi Ömer Demirel yapıyordu.
Sonra, Yalovalı burasını bırakınca Ömer Demirel ile Abit Günece birlikte çalıştırdı. Çerkez Mehmet Gür’lerin evinin bahçesi yazlık olarak kullanıldı. Kardeşi Ünal Demirel ile Arap Hüseyin’de her iki sinemanın makinistliğini yapıyordu.
Belediye Başkanı Mehmet Gökgöz’ün inşa ettiği yeni binadaki Şehir Sineması’nı ilk işletmeye açan Paşaların Adil Karatuğ idi. Şehir Sineması açılınca diğer sinemayla rekabet başladı. Filmlerde kalite arttı. Rekabet fazla sürmedi. Adil Karatuğ sinemayı bırakınca Abit Günece burasını 1957 yılına kadar çalıştırdı. Ondan da, Bolu’dan Yenişehir’e göçen ve asıl işleri sinemacılık olan Mustafa Emil Tekin ve kardeşi burayı devraldılar. Makinisti de Arap İbrahim (Çakıroğlu), sonra da Şükrü Özgün’dü. Yıldız Sineması kapandığından bende Şehir Sineması’na geçtim. Önceleri kapıda bilet kontrolü yapıyordum. Daha sonra gişede bilet satmaya başladım ve nihayet sinemanın her şeyinden sorumlu müdürü oldum.
Yeni vizyona girecek olan kaliteli filmleri belirliyor, ücretlerini İstanbul’daki şirketlere ben ödüyordum. Her gece bir suare olurken, uzun kış gecelerinde ikiye çıktığımız da oluyordu. Bayramlarda gösterim sayısı beşe çıkardı. Sadece 10 Kasım günleri matine ve suare olmazdı. Gündüzleri matine salı günleri köylerden gelenlere, çarşamba ve pazar günleri bayanlara, cumartesi günleri de talebelere yapardık. Bayanlar matinesinde ara verildiğinde çekilişler düzenlerdik. Şanslı seyircilere süs eşyaları, çeşitli bayan giysileri hediye olarak verilirdi. Bayan Terzisi Coşkun Uluköy’den ücretsiz dikiş ikramiye olurdu.
Bir film iki makaradan(bobin) ibaretti. Her makara en az 45 dakika sürerken, verilen ara dahil film bir buçuk saatte son bulurdu. Filmleri şirketlerden en az 100, en fazla 800 liraya kiralık alırdık. Ücretler ise: çocuklar ve talebeye 10 kuruş, bayanlara 15 kuruş, salon 25, balkon ise 35 kuruştu. Balkon sadece aileye ait olurdu.
Kaliteli filmleri belediyenin ilan bürosundan duyururduk. Bir de sokak aralarında bir elinde filmin afişi, diğer elinde de tenekeden konik bir borusu olan Kör Selahattin kendine has sesi ve tavırlarıyla: “Bugün saat ikide Şehir Sineması’nda (filmin adını söyler), başrollerde eşsiz kraliçe Türkan Şoray, beyaz perdenin yakışıklı delikanlısı, genç kızların sevgilisi Ayhan Işık, kötü adam, büyük karakter Ahmet Tarık Tekçe yine bu sinemada” diyerek filmin reklamını şahane bir şekilde yapardı.
Sinema büfesini, Esnaf Kefalet Kooperatifi eski başkanı, örnek insan Mustafa Murabıt ile kardeşi Ferruh çalıştırırdı. Ayrıca, Çıtırcı Harun, Kabasakal İsmail ve Manav Hasan da, camekân içinde eğlencelik denilen kabak çekirdeği ve aydın’ı (ayçiçeği) her yerde seyyar satarlardı.
Santral Park’taki sinema binası, Türkiye’nin ilk ilçe tiyatro binası olarak 1959 yılında Belediye Başkanı Şakir Üntut döneminde yapıldı. Açılışı ise 1964 yılında zamanın Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Bedrettin Tuncel tarafından yapılmıştı. Bu sinemanın ilk işletmecisi Macuncu Kardeşler (Mehmet, Şükrü ve Eyüp)idi. Bursa Devlet Tiyatrosu her ay son oyununu burada oynardı. İlk oynanan eser de “İsyancılar” idi.
Bu sinemayı daha sonraları Bilecikli Kadir, Bursalı Mustafa Çamoğlu, Arap İbrahim (Çakıroğlu), Kadir Tongur ve Mustafa Altın sırasıyla kiralayıp çalıştırdılar. Büfesini de Fırıncı Gulibiç Abdullah (Dalhan)çalıştırıyordu.”
Şehir sineması satılıp, Park Sineması da siyasilerin kısır çekişmeleri sonucu yıkılınca Yenişehir sinemalı günlere veda edeli 20 yıla yakın bir süre oldu. Bu sürenin daha fazla uzamaması dileğimle…
Yukarıdaki fotoğraf 22 Kasım 1962 günü Santral Park’ta çekilmiş. Makinist Şükrü Özgün, Belediye Fen Memuru Elek-trikçi Muzaffer ve bir zamanlar Park Sineması’nın işletmecisi olan ortaokul arkadaşım Mustafa Altın birlikteler.