İşte 63 Yıl Öncesine Ait Bir Düğün Fotoğrafı
Bu yazımızla, Arnavut kaldırımı kaplı sokaklar ve avlulu ahşap evleriyle bir kasaba görüntüsü içindeki Yenişehir’in 1950’li yıllarına uzanıyoruz.
Fiziksel yapısı ile birlikte o günlerdeki sosyal yaşamın ne denli değişime uğradığını bugün daha iyi anlayabiliyoruz. İşte, evlilik öncesi yapılan hazırlıkların o günlerde ne ifade ettiğini, insanlar üzerinde ne gibi etkilerinin olduğunu ortaya koyan örnekler…
Görücü usulü ile yapılan evliliklerde çiftlerin önceden büyükler tarafından münasip görülmesi gerekirdi. Gelin adayı genç kızlar, düğün ve hamam gibi etkinliklerde beğenilirdi. Genç kızın kusursuz olmasına dikkat edilirdi.
Aracılara dünürcü başı denilirdi. Kız evi naz evi olduğundan, ilk istemede evet denilmezdi. Erkek tarafının sonraki ısrarları sonucunda kız evi “evet” kararını Dünür başı ile gönderirdi.
Dünürcü başının haberiyle erkek tarafı yeniden kız evine gider ve kız isteme bir kez daha yinelenirdi.
Dünür başı: “Allahın emri, peygamberimizin kavli ile kızınızı oğlumuza münasip gördük. Sizler de uygun görürseniz evet işaretini belgeleyen mendilinizi alıp gidelim” derdi.
Kız tarafı ise “evet” dedikten sonra şartlarını sıralar, ardından gelin adayının sunduğu bol şekerli kahveler içilirdi. Kız evinin uygun gördüğü bir kişi tarafından özel ipek bohça içinde mendil ve çorap, damat adayının babasına verilir, münasip görülen para bahşişi alınırdı.
Bu mendile “küçük mendil” yani “söz kesen mendili” denirdi.
Oğlan evi pazartesi ya da perşembe günü akşamı yatsıdan önce bir iki sandık lokumla kız evine büyük mendil almaya giderdi. Buna da “yağlık” adı verilirdi.
Oğlan evinin yakınları, konu komşu ve damadın arkadaşları eşliğinde yatsı namazından önce kız evine hareket edilirdi. Grup içinde bir kişi löküs tabir edilen lüks lambasını taşır, böylece herkes bunun yağlık olduğunu anlardı.
Büyük mendilin içinde damat ve ailesine alınan giysiler ve çeşitli eşyalar bulunurdu. Bu bohçayı kayınpedere veren kişi, küçük mendilde olduğu gibi bahşişini alırdı.
Bu arada oğlan evinden gelen davetliler, kız evinden çeşitli eşyaları gizlice alarak damada ulaştırırdı. Damattan bahşiş alınması da ihmal edilmezdi. Bu tür âdetler suiistimal edilmesi nedeniyle günümüzde artık yapılmıyor.
Düğün gününe kadar, her hafta salı akşamları oğla nevi tarafından, kız evine götürülmek üzere çerez sepeti düzenlenir, yanına mutlaka hediyelik eşya konulması da ihmal edilmezdi. Kız evi bu çerez sepetini, içine bir çeşit tatlı koyarak boş göndermezdi.
Her iki aile yakınları birlikte damadın ve gelinin eşyalarını, ziynetlerini alırlar, buna “çeyiz düzme” ya da “esvap düzme” denilirdi.
Düğüne bir ay kala döne döne oynanması nedeniyle “dönme” olarak adlandırılan eğlence gerçekleştirilirdi. Nişan yüzükleri bu törende takılırdı. Bundan sonra düğün hazırlıklarına geçilir, en kısa zamanda düğün gerçekleştirilirdi.
Şapkacı Tahirlerin Cengiz Üntut’un Düğününden Bir Kesit
Soldan itibaren: Elinde sürahi bulunan Bakkal Arnavut İlyas’ın oğlu Sansar Orhan (Ceylan), Camcıların Halil, Hancıların Hayırlı Basri, düğünün sağdıcı Şekerci Necdet Kuru, damat Cengiz Üntut, Shell Bayii Nuri Yılmaz ve Kâzım Söğüt. (Fotoğraf kaynağı: Kâzım Söğüt)