Yenişehir’in Bakkal Esnafları(4)

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Ahmet Zogo (Ersöz) ; Özel bir şahsiyetti. Dükkânı Eski Belediye binasının kuzeydoğu köşesinde idi. Mekânında bakkaliye harici güveçlik toprak tencere ve benzeri toprak kaplar, bayisi olduğu içinde, senet, poliçe benzeri kıymetli kağıtlar ile damga pulu burada satılırdı.

Yenişehir’de ilk televizyonu alıp, görüntüyü net izleyenlerdendi. Bir gün bankaya geldiğinde kendilerine görüntüyü nasıl sağladıklarını sorduğumda bana şöyle cevap vermişti: “ Tuğgut bey, atalayımız ne deymiş biliymisin? Ucuzduy vadıy bi illeti, pahalıdıy vadıy bi hikmeti. Sen payadan habey vey onun yapmacağı bişey yoktuy kağdeşim.”

Fuzuli masrafı asla sevmezdi. Bankaya tahsile verdiği senetlerin pulları kendisi tarafından yapıştırılmış gelirdi. Ne tahsil masrafı, ne de havale masrafı ödemez, masraftan söz ettiğinizde “Bozuluyum bak,” derdi. Her bankada ticari bir hesabı bulunur, masraf vermemek için de mevduat hesabını koz olarak kullanırdı.

Yemişçi Hakkı Demirci, Kazım Murabıt, Muzaffer Tavşanlı, Yemişçi Hüsnü Dobruca ve İsmail Aykol’un işyerlerinde kuruyemiş ile şekerleme çeşitleri ağırlıktaydı, bu dükkânların tertip ve düzenleri albenisi bakımından daha bir başkaydı.

Tatar Bayram Akman’ın dükkânı çocukların uğrak yeriydi. O günün şartlarına göre oyun tarzı ne ise burada bulunurdu. Mantar tabancaları, çatpatlar, kaynamış renkli yumurtalar, tunç bilyeler, camdan misketler ve de toprak yapımı miliş çeşitleri sadece Tatar Bayram’dan temin edilirdi. İlk iş yeri Şifa Eczanesinin olduğu yer iken, 1951 yılında Yeni Otel altındaki kendi yerine taşınmıştı. Pazar günleri hanlar, hamamlar, aşçılar, lokantalar, fırınlar kahvehaneler ve meyhaneler haricinde bütün işyerleri kapalı olurken, Tatar Bayram’ın dükkânı kapalı olsa da iş yerinin biraz önünde 1,5 mx2m ebadında kontrplaktan yapılmış bir barakası bulunurdu. Alışverişlerini de buradan yapardı. İş önlüğü ile lastikli siyah kollukları her zaman üzerinde olurdu. Soğuk kış günlerinde kullandığı kadife kulaklıklar ona pek yakışırdı. Şu an bu iş yerini varislerinden satın alan Mehmet Kerim ve oğulları çalıştırmaktadır.

Paket Hüseyin ve oğlu Ömer Karnabat’ın iş yerleri Cezaevinin tam karşısındaydı. Bu gün cezaevinin olduğu yerde İngiliz Mehmet Göktekin’in Pasajı bulunmaktadır. Bu dükkân mini süper market gibiydi. İstediğiniz her şey burada bulunurdu. Baba-oğul ikisi de güler yüzlü, tatlı dilli insanlardı. Dükkândan içeri kim girerse girsin, mutlaka müşterilerini gülerek karşılarlardı. Bir tek zarf dahi alsanız, size “Başka bir ihtiyacınız var mı?” diye sorarlardı. Tatar Bayram gibi bu ikilinin iş önlükleri ve siyah kollukları vazgeçilmez giysileriydi.

Süleyman Ahı’nın işyeri Eski Belediye binası girişinin solunda olup kızlarıyla birlikte çalışırdı. Burada saat çeşitleri bulunur, öğrenciler içinde hür türlü kırtasiye malzemeleri satılırdı. Aynı zamanda da gazeteler bayii idi. Kardeşi İsmail Ahı Cumhuriyet Caddesinde şimdiki C.P.Piliç’in olduğu yerde idi. Önceleri bakkaliye ile uğraşan İsmail Ahı sonraları kırtasiye çeşidine ağırlık vererek tamamen okulların araç ve gereçlerini satardı. Oğlu Vural Ahı Yenişehir aşığı, Yenişehir Gençlik Kulübünün en kibar futbolcusuydu. Hayat onları sevdiği ilçeden kopararak, İstanbul’a uçurmuştu. Cumhuriyet Gazetesi’nde, Aydınlık dergisinde makale türü yazıları yayınlanırdı. İyi bir hiciv üstadıydı.

Arnavut İlyas Ceylan ve oğullarının Yılmaz Mahallesindeki dükkânları, Roman vatandaşlarımızın alışveriş merkezleriydi. Ne isterlerse burada bulunurdu. Bu mekân her zaman renkli kişilerle şenlenirdi. Gırgır ve şamatanın bol olduğu bu iş yerinde zamanın nasıl geçtiği anlaşılmazdı.

Arnavut Hüsko’nun bakkal dükkânı da, İlyas Ceylan’ın karşısında idi. Hüsko her zaman takım elbisesi giyer, kravatını da takardı. Başında fötr şapkası eksik olmazdı. Dükkânı önünde ahşap sandalyede otururken piposu vazgeçilmez aksesuarıydı. Malik Coşkun kardeşiydi. İki kardeş aynı zamanda da bacanaktı. Hüsko tüccar gibi tütün alımları zamanı bir hayli mal alır, bu işten iyi de para kazandığını babama söylerdi. O’nun ölümünden sonra iş yerini oğlu Koli Enver bir müddet çalıştırıp, işkolunu değiştirmişti. Oğlu Sadık ile saf su ve asit imalatını bu mekânda yapmışlardı.

Poker Hasan Peker Hükümet Konağının hemen arka köşesindeydi. Burası sinekli bakkal gibi, temizlikten bir haberdi. Ne istersen burada bulunurdu. Dükkânın bir başka özelliği de bazı ürünlerinin mekân önündeki sergide satılmasıydı. Böyle salaş bir yerde yaş sebze ve meyveyi, sigarayı da tane ile satan tek bakkal Poker Hasan’dı.

Mehmet Çavuş ve oğlu Osman Aşık Belediye Meydanındaki Arasta girişinin sol köşesindeki kendi iş yerinde bakkaliye harici, çok uzun yıllarda gazete bayiliği yapmıştı.

Baba mesleğini hâlâ, aynı yerde devam ettirenlerden Mustafa Erbaş, babası Mehmet Erbaş’tan devir aldığı İstiklal Caddesi No: 24-26 Nolu dükkânlarında küçük çapta da olsa oğlu Alican ile birlikte bu mesleği sürdürmektedir.

Mazhar Sırman ise kayınpederi Mehmet Sönmez’den devir aldığı bakkaliye işini Bilecik Caddesi’ndeki iş yerinde daha da geliştirmiş ve halen bakkaliye ürünlerini toptan satmaktadır. O da kayınpederi gibi işlerini damadıyla sürdürmektedir

Kaymakçı Mehmet Sunar Çarşı Mahallesi Zafer Caddesi No. 10’daki iş yerlerinde babasıyla birlikte bakkaliye ile uğraşırken, Yenişehir’in bütün kaymaklarını toplayıp, ertesi gün sabahı erkenden Bursa’ya gidecek olan ilk araba ile kaymakları müşteri adreslerine ulaştırmak, Kaymakçı Mehmet Sunar’ın işiydi.

Mahalle bakkalı Ferit Özer’in yeri Hıdırbali Mahallesinde Ali Çomçom’un Otelin karşısındaydı. Ağabeyimiz kadar sevip değer verdiğimiz bu insana Diş Hekimi Abdullah Akalın ile birlikte her zaman uğrardık. Onun küçücük olan bu dükkânında çok büyük işler yaptığına çok tanık olmuştuk. Çünkü o yardıma muhtaç olan insanları bilir, kimseye hissettirmeden özellikle geceleri onları ziyaret ederek memnun ederdi.

Kurtuluş Mahallesinde Lütfü Hatipoğlu’nun dükkânı ise bir başka mekândı. Mahallenin en çok sevilen insanlarındandı. O gençlere çok önem verirken, kahve köşelerinden kurtarmak içinde gereken her türlü fedakârlığı yapar, onları spora teşvik ederdi. Bir bacağı dirsekten hiç kıvrılmadığı halde, o haliyle gençlere taş çıkartırcasına mücadele eder, futbol oynamaya bayılırdı. Rahmetli adeta futbol kolikti.

Kendi mesleği olan terziliği terk edip, bakkaliye ile uğraşan esnaflarımızdan, Kara Ahmet Özsoy, Terzi Mehmet Emin Can, Şapkacı Tahir Tanrıverdi, Camcıların Ekrem Can Kasap, Sütçü ve Yoğurtçu Mustafa Çevik, Kunduracı Recep Eriş, Demirci İsmail Hanlı, Düvenci Hasan ve oğlu Hüseyin Duğan ve Baba Hamamı İşletmecisi Osman Şemaki, ilgili mesleklerini bırakıp bakkaliye dükkânı açmışlardı.

İlhami Büyükemir, Recep Büyükkardeşler, Osman Başkurt, Seyit Ahmet Çelebi, Osman Çevik, Hasan ve Hüseyin Duğan, İsmail Hanlı, Ali Kocabaş, Emin Kobak, Mehmet Kahya, Ömer Özer, Salih Özsolak, Osman Şemaki, Basri Yurdacan, Mutaf Hafız, Kazım Tosun, Topal Murat ve Tahir Tanrıverdi mahalle bakkalıydılar.

Hayatta olup en yaşlı olan bakkal esnafı Şükrü Sığın 20 Ağustos 2011Cumartesi günü 96 yaşında vefat etmiştir. Bu değerli büyüğümüze rahmet, ailesine sabırlar dilerken, ebediyete intikal eden bütün esnaf ve sanatkârımızı minnetle anıyor, hayatta olanlara sağlıklar temenni ediyorum.

 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Yenişehir’in Bakkal Esnafları(4)

Yorumlar kapalı.

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.