Yenişehirli Kunduracı, Kavaf Ve Saraçlar (2)

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Yine Arasta içindeki işyerinde Samut Kalfa kundura imalatını kardeşi Halil Yeşil ile birlikte yapardı.

Bu aralığın renkli siması Badi Şükrü (Erkaya) siyah kollukları ve aynı renk olan kalın çerçeveli gözlüğü ile tezgâh başında eskicilik, yani ayakkabı tamiri yapardı. O zamanlar ayakkabı tamiriyle uğraşanlara eskici denirdi. Ne zaman dükkânına gitseniz onu hep çalışır halde görürdünüz. Ağzında metal çiviler ya da tahta çiviler olur, onları dudağının ucuyla tutarken, yarım ağızla da olsa yanındakilere laf yetiştirirdi. Elindeki çekiç ile örs üzerindeki ayakkabıya vuruşları ile adeta nağmeler çıkarırdı. Şakayı seven matrak bir insandı. Bu işi yapan sanatkârlar, gerektiğinde ikinci el ayakkabı satın alıp, onları tamir ettikten sonra satarlardı. Ayakkabı olsun, giysi olsun bu gibi ikinci el malzemelere müstamel denirdi.

Arif Erken (1921-1984): Murabıtların Mehmet Usta’nın ( Kaymakam Hüseyin Karaman’ın dedesi) yanında yetişti. Ayağı aksak olduğu için Topal Arif diye anılırdı. Bu aralığın en sessiz ve naif ustalarındandı.

Arastanın sonunda Şapkacı Tahir Üntut’un (Eski Belediye Başkanı Şakir Üntut’un babası) kumaşçı dükkânı vardı. Bununla ilgili anıyı Emekli Ziraat Bankası Müdür Yardımcılarından Aydoğan İrener (Kanlıların Öğretmen Osman Efendi’nin torunu) şöyle anlatmıştı:

“Öğrencilik yıllarımda akrabamız olan Kadir Gönce’nin yanında çırak olarak çalışmıştım. Aynı aralıkta kumaş ticareti ya- pan Şapkacı Tahir Üntut, ayakkabı yaptıracağı zaman, özel kalıplarını dükkâna kendi getirir, bu kalıplara Kadir Gönce özel ayakkabı yapardı…  Ayakları taraklı, biraz da büyük olduğu için dükkândaki kalıplar ona uymazdı. Meğer kendine ait olan bu kalıpları Tahir Üntut özel olarak kendisi için yaptırmış. Sonradan öğrendiğime göre bu kalıpların hepsini Kadir Gönce’ye kendi hediye etmiş.”

Yeni Sinema binasının olduğu yerde ahşap yapılı dükkânlar vardı. Burada da Hasan Özdoğan Usta (Mesenizli Sami Mines ile Meyhaneci Kör Emin’in ‘Akman’ın kayınpederi) kardeşi Hamdi ile birlikte ayakkabı imal ederlerdi. Hasan Özdoğan Usta’nın eşi Fethiye Özdoğan (1902-1935) vefat ettiğinde şimdiki şehir mezarlığına ilk defnedilen cenazedir.

Hüseyin Leblebici
Hüseyin Leblebici

Bu günkü yeni bina 1952 yılında faaliyete girince, bu binanın ortasındaki geçitte bulunan dükkânlarda, eski ustalardan Sadettin Leblebici’nin oğlu Hüseyin Leblebici 41 No.lu işyerinde ayakkabıcılık yapardı. Hüseyin Pirinççi de Hüseyin Usta’nın yanında yetişmişti.

Kamil Can ise No:39 da kundura imalatı yapanlardandı. Oğulları Sami Can, Zeki Can ve Sezai Can baba mesleğini ondan öğrendi. Yıllar sonra imalatı bırakarak evin altındaki kendi işyerinde oğlu Sezai ile birlikte kavafiye işine başlayıp, pazarlarda da sergi açtılar.

 

Osman Çetin

Osman Çetin

 

 

Osman Çetin No: 37de kundura imalatı yapardı. Baskı makinasını Yenişehir’e ilk getiren Osman Çetin’di. Yenişehir de kesilen birçok sayanın desenli baskılarını o yapardı. Oğlu Necdet Çetin’de yanında yetişti. Çok aktif bir insandı. Her türlü etkinliklerde yerini alır, gönülden çalışırdı.

İbrahim Gemici

İbrahim Gemici de No:35de Kundura imalatı yapardı. Oğlu Musa Gemici baba mesleğine bir müddet devam etti. Polis Memuru olunca bu

İbrahim Gemici
İbrahim Gemici

mesleği de zorunlu olarak bırakmıştı.

Kamil Yıldız ise No: 23 de kundura imalatıyla uğraşırdı. Kalfaları Sabri Örs ve İsmail Hakkı Sandık’tı. Daha sonraları bu mesleği bırakıp, tavukçuluk yaptı.

Emin Karakedi’de Yeni Otel altında faaliyet gösterirdi. İyi bir kunduracıydı. Tabelasında Altın Çekiç yazardı.

Gelelim Kasaplar Aralığına. Burada kasap esnafının fazla olması nedeniyle bu adı almıştır (Kasaplar Sokak).

O zamanlar Kasaplar Aralığına güney tarafından girildiğinde, sağda Şükrü Sırman’ın (Hamdi ve Şükrü Sırman’ın dedeleri), sol köşede ise Mantar Ali Özbekler’in (Ahmet ve Sami Özbekler’in babaları), onun biraz ilerisinde Ali Karasıl’ın (Kamil ve Kemal Karasıl’ın ‘Tojo’ babaları), sol köşede de ilkin Salih Özgürler’in (Yılmaz Özgürler’in babası), daha sonra da Cemiyetli Mehmet Sınak’ın (Yusuf, Bekir ve Kerim Sınak’ın babaları) işlettikleri kasap dükkânları vardı.

Ahmet Kazan

Ahmet Kazan
Ahmet Kazan

Bu dükkânlarda satılan etlerin bile tadı ve kokusu bir başkaydı. Hele iri çekilmiş kıymanın içine sadece soğanı doğrayıp, tuzunu ve baharatını da koyduktan sonra, hazırlanan köfteler biraz irice olur, çeşme başındaki kömür ızgarasında pişirilirdi. Burada pişen köftelerin kokusu çarşının her yerinden duyulurdu. Bu köfte Yenişehir’e has olup, çevrede Kasap Köftesi diye anılırdı. O yıllar besicilik nedir bilinmezdi. Kesilen bütün hayvanlar doğal olarak dağda, bayırda ya da ovadaki meralarda yetişirdi. Mangal düzeni nedeniyle Kasaplar Aralığı, çarşının en renkli mekânı sayılırdı. Her türlü muhabbet, paylaşım ve yardımlaşma bu aralıkta sınırsızdı. Bu aralığın kralı Ahmet Kazan’dı. Sofrasından amiri-memuru, zengini- fakiri mutlaka bir yudum tatar öyle geçerdi. Adil bir insandı. Kafası bozulduğu zaman kimseyi kazımaz, kızdığında da kendine has söylemiyle (astir) der geçerdi. Bu tavırlarından dolayı da ona kimse kızmazdı. Çünkü o Yenişehir’in maskotuydu. Keyfine de çok düşkündü. En büyük hobisi balık avlamaktı. Canı çektiği zaman İznik Gölü’ne gider, oltası ile balığını tutar, ertesi günde mangal partisi kaçınılmaz olurdu.

 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Yenişehirli Kunduracı, Kavaf Ve Saraçlar (2)

Yorumlar kapalı.

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.