Bazen kendini sıkışmış hissedersin. Her şey, herkes, her yer birbirine benzer ve hatta aynı olmaya başlar. Benim gibi rutin seven insanlar için bile boğucu olmaya başlar yaşamak.
Bir günün diğerinden farkı kalmadığında, üstelik her gün üzülmene sebep olacak yeni haberler duyduğunda, sabahları uyanmak için sebep bulmak zorlaşır.
Kendini sorgularsın. Depresyona girip girmediğini anlamaya çalışırsın.
Terapiye mi ihtiyacın var yoksa kısa bir tatile mi emin olamazsın.
Sizi bilmem ama ben son zamanlarda tam olarak böyle hissediyorum. Bir süre geçici bir depresyon yaşadığımı düşündüm. Hatta kendime hak verdim.
Bu ülkede yaşıyorken iyi bile dayandığıma inandım. Yanlış anlaşılmasın hala kendimi bu konuda tebrik ediyorum.
Bu koşullar altında benim gibi yaşamaya çalışan ve antidepresan kullanmadan hayatta kalmayı başaran kaç kişiyiz ki şurada J
İş ve ev arasında gidip gelirken ruhumu besleyecek hiçbir şey yapmadığımı ve bu yüzden ruhumun boğulmaya başladığını fark etmem biraz zaman aldı.
Ruhun beslenmesi için sanat şart. Sanattan daha kısa sürede insan psikolojisini olumlu yönde etkileyen başka bir şey ben bilmiyorum.
Bu nedenle son bir ayı çeşitli sanat faaliyetlerini takip ederek geçirdim. Müzik, bale, opera, tiyatro, resim, sinema, edebiyat alanlarında harika eserler izledim.
Bunların içinden özellikle Fazıl Say projesi olan Dünya Anne konserini sanırım uzunca bir süre unutamayacağım. Yakında konserin albümü çıkacakmış umarım videosu da çıkar.
Çünkü hali hazırda hiçbir destek almadan ve hatta bir çok şehirde kendisine sahne verilmediği halde halen Türkiye’de yaşamak için inatla direnen bu adamın bizimle aynı yüzyılda ve aynı ülkede yaşıyor olması hepimiz için büyük şans.
Keşke herkes sahnede izleyebilse. Umarım o günleri görmeye ömrünüz yeter. Şimdilik sadece belli illerde sahne alabiliyorlar. O nedenle konserin videosunun her yere yayılmasını diliyorum.
Çünkü içinde umut var. Sanırım hepimizin ihtiyacı olan en önemli duygu şu sıralar.
Fazil Say, iz bırakmış kadın şairlerin şiirlerini bestelemiş, Serenad Bağcan muhteşem sesiyle bu besteleri seslendiriyor, Yekta Kopan ise şairlerin kısa hikayelerini anlatıyor. Gerçekten muhteşemdi.
Biz kadınların hayatının hiçbir zaman kolay olmadığını hatırlatırken, hep cesur olmayı başarmış olduğumuz gerçeği umut veriyor.
Atatürk her zamanki gibi çok haklı. Sanat gerçekten bir milletin hayat damarlarından biri. Sanatın olmadığı bir hayat için yaşamak kelimesi kullanılamaz diye düşünüyorum. Olsa olsa nefes alıp vermeyi yaşamak sanan insanlar oluruz her birimiz.