Geçen hafta sizlere Milli Eğitim Bakanlığı’nın hazırladığı yeni projenin çocukların gelişimine sağlayacağı katkıdan bahsetmiştim. Bu hafta ise konunun bakanlık boyutu hakkındaki fikrimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bakanlık neden sosyal etkinliklere destek vermek istiyor?
Yaşadığımız dönem, siyasi yapılanma, yanlış politikalar derken malumunuz her alanda bir yozlaşma ve tükenme söz konusu. Böyle bir dönemde Milli Eğitim Bakanlığı’nın sonuçları olumlu olabilecek bu girişiminin bizleri şaşırtması ve kim bilir altından ne çıkacak gibi bir bakış açısı yaratması maalesef ki tuhaf gelmiyor bana.
Bugüne kadar mevcut düzeni yapboz tahtasına çeviren, uyguladığı ‘iyileştirmeler’ ile koca bir nesli denek yapan, sonucunda ise kayıp bir nesil yetişmesine sebep olan bir bakanlığın sanat ve sporu desteklemesi gayet şaşırtıcı bir durum bence.
Bu proje ortaya çıktığından beri biz sosyal etkinlik branş öğretmenleri olarak konuyu her boyutuyla kendi aramızda ve ilgili velilerle tartışıyoruz.
Çok üzücüdür ki bu güne kadar bir tek kişiden ‘sonunda bizim de çocuklarımız ilgi alanını ortaya çıkarabilecek, sosyal olabilecek, üstelik bunu derslerinin yanında yapabilecek, Avrupa standartlarında öğrencilerimiz olacak’ gibi cümleler duymadım. Duyduklarım daha çok ‘kim bilir kimler zengin edilecek, bakalım bunun altından ne çıkacak, velilere ek bir gider daha yaratılacak, benim çocuğum yeteneksizse o başarısız mı olsun yani’ gibi cümleler dinledim.
İnsanları haksız göremiyorum maalesef. Bugüne kadar yapılan uygulamaların tamamı bunları gösterdi çünkü bize.
Yetenek konusunda öncelikle şunu belirtmeliyim ki sanat ya da spor dallarında eğitim alan öğrenciler için mutlak yetenek şart değil. Eğer siz çocuğunuzun sosyal etkinliğini mesleği olarak seçmesi konusunda ısrarcı değilseniz biz çocuklarınızda yetenek aramıyoruz. Tam tersine çocuklarınızın gelişimine katkı sağlamayı hedef edindiğimiz için kendi yeteneği ölçütünde başarı gösterebilmesini sağlamaya çalışıyoruz. Dolayısıyla her insanın başarı ölçütü kendisi olursa ve doğru eğitim alırsa ilgilendiği herhangi bir alanda başarısız olması mümkün değildir.
Konumuza dönersek bence bakanlığın bu girişiminin birkaç sebebi var. İyimser bir bakış açısıyla Avrupa standartlarında eğitim için AB’nin zorunlu tuttuğu bir madde diye düşünebiliriz. Malum AB’ye girmek için tekrar görüşmeler başlatıldı.
Ancak bana göre daha gerçekçi bir bakış açısıyla TÜSAK (Türkiye Sanat Kurumu)yasasını yürürlüğe koymak için atılan bir adım bu. Kısaca belirtmek gerekirse sanatçılara iş kolu yaratmak adına böyle bir girişim gerçekleştiğini düşünüyorum.
Kulağa sanatçılar adına iyi bir şeymiş gibi gelse de bu yasanın çıkması uzun vadede ne sanatçılar için ne de toplum için iyi bir şey değil maalesef. İşin içinde olan biri olarak TÜSAK yasasıyla ilgili detaylı bilgi vermek ve nelere sebep olacağını anlatabilmek adına TEOG konusuna bir alt başlık açarak bir sonraki yazımda sizlere bu konuyu anlatmak istiyorum.