Hayat durur bir anda, hareket edemezsin. Silikleşir her şey etrafında.
Yol bulamazsın, çıkamazsın. Çaresizlik hissi sarar her yandan.
Hayatın bitti sanırsın, bitmez. Keşke bitse dersin. Bitse de kurtulsam.
Ama kaçış yoktur. O cenderede, o çaresizlikle kıvranmaktan başka seçenek yoktur.
Tam olarak bunlardı hissettiklerim, denizin ortasında fenalaşan anneyi ve yanında çaresizce çırpınan kızını gördüğümde.
Bir feribotta, yüzlerce kişiyle yolculuk ederken, her şey yolundayken, bir anda tersine dönmesi dünyanın ne demek bilir misiniz?
Belki torunları olacak yaşta bir kadın, annesinin yanında yedi yaşında gibiydi bugün.
Ne yapacağını bilememek işte o, elinden gelse dünyayı yakabilirsin sanırken kolunu bile kaldırmaktan aciz hissetmek tam olarak o işte.
Çok iyi biliyorum.
Aslında böyle zamanlarda alınan kararlar belirliyor hayat yolumuzu. Bundan sonraki yaşamımızı.
Dönüm noktasıdır çünkü orası. Yaşarken fark etmesek bile.
Bir önceki an bir daha geri gelmeyecek diyip duruyoruz ya, asıl o noktadan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmuyor.
Ama umut var işte.
Yaşamın bana göre temel yapı taşı umut etmek. Olmazsa olmazı.
Umut varsa çıkmaz yol diye bir şey yok çünkü.
Savaşma ve mücadele etme gücü verir insana.
Hayatın bize sunduğu seçenekleri görebilmek için ihtiyacın var ona.
Her şeyden önce kabul etmek var.
Kabul etmek ama asla pes etmemek var.
Mücadele etmek ve başına geleni anlayıp sindirerek yeni yollar açmak için umuda ihtiyaç var.
Hayatta yaşayabilmek için umuda ihtiyaç var.
Güzel bir hayat için, yeniden gülebilmek için, mutlu olmak için, nefes almak için…
Ne için olursa olsun umut varsa hayat da var.
Umutsuzluğa düştüğünde ya da yorulduğunda da yeniden başlamak için yine bir umut arıyorsun çünkü. Başka türlüsü mümkün değil.
O yüzden gelin hep beraber umut edelim.
Bireysel ve toplumsal olarak her geçen gün zorlaşan hayat şartlarına rağmen, geleceğimizin belirsizliğine rağmen, toplumsal yıkımımıza ve kaybettiğimiz tüm değerlerimize rağmen…
Umut edelim ki yeni yollar açılsın önümüze, umut edelim ki bitmesin hayat.