Herkes yorgun, herkes şikayetçi yaşamından. Bahar yorgunluğu ile açıklanamayacak kadar uzun süredir mutsuz herkes. Başka türlüsü nasıl olabilir ki zaten şu yaşadığımız hayatta. Her yer sorun, her yer stres, her yerde anlamsız bir yetişme çabası.
Hayat çok hızlı akıyor. Sürekli bir telaşe içinde geçip gidiyor günler. Sakin kalmak, bulunduğun yerin ya da anın getirdiklerini karşılamak neredeyse imkansız. Hepimizin aklında bir sonraki iş, bir sonraki adım varken nasıl mümkün olabilir ki geleni fark edebilmek.
İnsan kendi içindeki sükûneti korumaya çalışsa da yaşadığı toplumun gürültüsüne engel olamıyor maalesef.
Geçen haftaki yoğunluğum yazmama engel oldu. İzin versem bu hafta da alıp başını gidiyordu. Gerçekten bir koşturma içinde birbiriyle yarışırcasına geçiyor günler. Üstelik kimse durup da kendisine sormuyor nereye koştuğunu.
Hal böyle olunca bazen yaşadığını bile unutuyor insan. Nerede kaldı nasılsın, iyi misin soruları. Kendini görebiliyor mu ki insan etrafına bakabilsin?
Gerçekten nereye koşuyoruz? Ya da dursak mesela durur mu ki dünya? Bir baksak etrafımıza. Sevdiklerimiz iyiler mi acaba? Ya da mutlu muyuz geçen günleri yaşarken?
Fiziksel refleks olarak değil de gerçekten bir nefes alsak şöyle derinden. Fark etsek yaşadığımızı yeniden. Şükretsek görebildiklerimize, sevdiklerimize.
Başımı ne tarafa çevirsem kötü bir haber, dertli bir insan, sürekli şikayet edilebilecek binlerce şey. Peki, ne yapmak lazım? Bu soruya tatmin edici bir cevap henüz alamadım kimseden ama umutluyum. Bir gün herkes kendisi için en azından cevabını bulacak bu sorunun.
Biliyorum hep düşünüyoruz bunu. Biliyorum hep istiyoruz içimizden geleni yapmayı. Bir gün her şeyin yoluna gireceğini ve mutlu olma vaktinin geleceğini umut ediyoruz. Umut zaten hiç tükenmiyor insanın içinde. Tükense bitecek belki hayat. O yüzden nefes aldıkça umut var diyorlar belki de.
Evet, bahar geldi geçiyor. Yaza az kaldı. Ülkenin ve dünyanın kara kışa doğru sürükleniyor olması umurunda değil güneşin. Doğa kendi içinde dengede kalarak, hatta bizlere rağmen yaşamını sürdürüyor. Mevsimler değişiyor, her şey olması gerektiği gibi devam ediyor.
Belki bizim de ihtiyacımız olan sadece budur. Doğa gibi. Sakince. Dengede. Olması gereken yöne doğru kendimizi bırakmak. Biraz durmak ya da en azından yavaşlamak. Belki o zaman biraz huzur bulur hepimizi. Hatta belki insanları bulursa huzur dünyaya da egemen olur bir gün. Kim bilir. Nefes aldıkça umut hep var. İyi ki de var.