Lakap: Takma addır. Aynı adı taşıyan eski insanlar birbirlerinden, lakap denilen bu takma adlarla anılıp tanınırdı. İlçemizin lakap zenginliği bir hayli fazladır. Soyları kalmamış olsa bile insanlar lakapları ile sırası geldiğinde hâlâ anılmaktadır. Yenişehir Lakaplar Dizisi’nin ilk yapımcısı Alanyalıların Mehmet Akyüz’dür. Bu dizini büyük bir titizlikle hazırlayıp, derleyen ve Yenişehir Gazetesi’nin 2 Ocak 1996 tarihli sayısında yayınlayarak kent kültürüne önemli bir katkıda bulunan Mehmet Akyüz’ü 25 Kasım 2010 günü kaybettik. Onun anısına bu dizini arkadaşımız Turgut Yüce geliştirerek ve tasnif ederek güncelledi. Lakaplar ili ilgili araştırmayı Yenişehir Belleği sayfamızda okuyabilirsiniz.
Lakaplarıyla 1937 Yılının Yenişehirli Gençleri
Tarih: 7 Mart 1937. Yenişehir’in o günlerdeki popüler gençleri bir araya gelmişler. Aşağı yukarı hepsinin de ayrı bir lakabı var.
Fotoğrafın arkasındaki yazı: “Yeni Mezarlık Hatırası”. Gerçekten şimdi kullanılmakta olan mezarlık yeri 1935 yılında Belediye Başkanı Mehmet Gökgöz tarafından hazırlanmış.
Fotoğraftakilere gelince:
Üsttekiler soldan sağa:
1- Hamamcı Emin (Taşatmanlar), 2- Tatar Sadık (Akman), 3- Hancıların Terzi Cevdet (Ataç), 4- Şişkoların Hamdi, 5- Kumaşların Ethem (Özeç), 6- Kavaf Şükrülerin Nuri (Özyıldırım), 7- Zade Mollaların Buçuk Emin.
Aşağıdakiler soldan sağa: 1- Berber A. Kerim ( Şenel) ( İçlerinde yaşamını sürdüren tek kişi. 87 yaşında Gemlik’te yaşıyor) 2- Naimlerin İsmail (Korkmaz), 3- Nazif Hocaların Ömer (Körüstan), 4- Horozların Terzi Arif (Horoz), 5- Civci Ahmet (Yetkin), 6- Battaların Gazozcu Adem (Battal), 7- Beyazların Berber Osman(Gençöz), 8- Leblebicilerin Kamil (Dereli), 9- Tatar Hasan (Örtekin), 10- Hasan Tahsinlerin Ahmet (Us). (Merhum Cevdet Ataç albümünden)
İnsan toplumsal bir varlıktır. İçinde yaşadığı çevreyi tanımak istemesi varlığının ayrılmaz bir özelliğini meydana getirir. Kişilik, insanı farklı ve onu özel kılan niteliğidir. İnsanlar arasındaki ilişkiler kültürel bir çerçevede cereyan eder. Bu ilişkilerde birbirlerini daha kolay hatırlamaları için, kişilik özeliklerine uyan adlar takarlar.
Bireysel yakıştırılan bu takma adlar da niteliği gereği ilgili kişinin hoşuna giden de olur, zoruna giden de! Fakat öyle bir yakıştırırlar ki, o ad kişinin bir parçası gibi olur. Bu gibi isim takmalar, okul çağında başlar ve yaşamın her kesintinde devam eder gider.
Bakarsınız başka bir çevrede değişik bir adla anılır ki, mevcut olan takma ismine bir ilave daha alır. Çevremizde böyle birden fazla takma ismi olanlar mutlaka vardır.
Takma isimli bireyler, yaşadıkları çevrede ailelerinin lakaplarıyla anılsalar da, O bireyler evlenip, zamanla geniş aileye dönüştüklerinde kendilerine has olan o takma ad bu kez o geniş ailenin lakabı olur böyle devam eder gider.
Her hangi bir aileyi veya bireyi tarif ederken lakaplarıyla açıklamak daha kolay olur. Benim en çok dikkatimi çeken lakapların başında “Cennet Buzağıları” gelir.
Bu sülalenin temsilcisi olan Çorapçıların İsmail Çorapçı (80); lakaplarıyla ilgili anıyı açıklarken: “Dedemin sesi çirkinmiş. Vakit namazları için Şemaki Camii’ne gidiyormuş. O zamanlar biliyorsun elektrik olmadığı için, ezanlar ve salâlar minareden okunurdu. Hoca veya müezzinin olmadığı zaman vaktin ezanını veya salâsını o okurmuş. Sesini beğenmeyenler de; ‘Yine Cennet Buzağısı gibi okumaya başladı’ derlermiş.”
İsmail ağabeyin hoş görüsüne ve ilgisine çok teşekkür ediyorum.
Bunun aksine öylesine nahoş takma isimler var ki insanın diline yakışmıyor. Ama yine de onları anmadan da yapamıyoruz. Gülüyoruz, neşelenip eğleniyoruz.
Fakat sosyal ilişkilerde insanları aşağılayıcı, alay edici etik olmayan tutum ve davranışlardan şiddetle kaçınmanın altını çizmek isterim.
Sağlık, varlık, makam, yaşam gelip geçici, lakaplar ise kalıcıdır. İnsanoğlu lakabıyla anılır ve bu böyle devam eder gider.
Aşağıda isim ve lakaplarını açıkladığımız Şehitlerimizin, bu bilgileri Milli Savunma Bakanlığı, Personel
Daire Başkanlığı, Arşiv Müdürlüğünden temin edilmiştir.
Bu atalarımız Osmanlı-Rus, Osmanlı-Yunan, Balkan, Birinci Dünya ve İstiklal Savaşlarında, Çanakkale, Galiçya, Garp, Irak, Romanya ve Şark (Kafkas) cephelerinde kahramanca savaşarak şehit olmuşlar, bu cennet vatanı, canlarını feda ederek düşman işgalinden kurtarmışlardır. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere bütün şehitlerimizi ve gazilerimizi saygıyla anıyorum.
Arşiv Müdürlüğünden temin edilen bu belgelerde, 391 şehidimizin künyesi bulunmaktadır. Bunlardan 196’sı merkez, 185’i de köy nüfusuna kayıtlıdır. Şehitlik mertebesine ermiş, bu yiğit vatan evlatlarını lakaplarıyla anarken toprakları bol, ruhları şad olsun diyorum.
İlçemiz merkez nüfusuna kayıtlı 196 şehidimizin 35’inin lakapları bir sonraki sayımızda devam erecek.
Yorumlar kapalı.