Yenişehir ilçe merkezinin batı kısmında kuruludur. 240 metre rakımda Yenişehir ile aynı adı taşıyan ovanın en batısında yer alır. Kuzeyinde Toprakocak ve Menteşe, kuzeybatısında Koyunhisar, güneyinde Çeltikçi, kuzeydoğusunda Karacaali ve doğusunda da Yolören yerleşimleri ile komşudur. Bursa asfaltını takip ederek 12. km den itibaren sola dönülüp asfalt yol takip edilerek köy merkezine ulaşabilmek mümkündür.
Köyün tarihi oldukça eskiye dayanmaktadır. Terk edilmiş bir Bizans köyü üzerine ya da civarına kurulduğu tahmin edilmektedir. Bursa’yı Kestel ve Dimboz üzerinden Tekke köyden geçen ünlü Roma yoluna bağlayan tarihi yol bu köyün hemen yanından geçmekteydi.
Köyün 1,5 km kadar kuzeyinde bulunan höyük bölgenin çok eski tarihlerden bu yana yerleşime açık olduğunu göstermektedir. 190 metre rakımda kurulu höyük ilk kez 1948 yılında Kılıç Kökten tarafından tespit edilmiş ve M.Ö. 2 binli yıllara tarihlendirilmiştir. Üveciktepe olarak da adlandırılan höyükte İlk Tunç Çağı çanak ve çömleklerinin yanı sıra küp ve testi parçalarına rastlanmıştır. Yaklaşık 200 metre çapında olan höyük Çardak Köyün tarihinin ne kadar eskilere dayandığının da açık bir ispatıdır.
Bir rivayete göre ise Bizans devrinde ordu donanmasının abanoz üretiminin çevre ormanlardan sağlanarak bu köyde yapıldığı belirtilmektedir.
Köyün arazisinin karasuluk olması nedeniyle olacak ki ilk kurulduğu dönemlerde buradaki evler çardak şeklinde iki katlı olarak yapılmıştı. Bu nedenle de çardak evli köy anlamına da gelen “Çardaklı Köy” veya “Çardak Köy” olarak anılmıştır. 1521 tarihli bir tahrir defterine göre köy ile Çeltikçi arasında kalan arazide kurulu olduğu tahmin edilen “Adaköy” isimli yerleşim yeri bulunmakta idi. Bu tarihte söz konusu Adaköy’de 10 hane Müslüman ve 10 hane gayrimüslim olmak üzere 20 hane yaşamakta idi. Köy zaman içerisinde boşalarak terk edilmiştir.
Dönem içerisinde kurumaya başlayan Marmaracık Gölü arazisi üzerine kurulmuş olan Çardak Köyü’nün ilk kurulduğu yıllarda oldukça geniş arazileri bulunmaktaydı. Söz konusu köy toprakları o dönemde kuzeyde Karacaali ve Menteşe Köyü arazilerine, doğuda Çeltikçi ve Karasıl’a, güneyde Boğazköy’ün bulunduğu yerlere, batıda da Marmaracık Gölü kıyılarına ve Meseniz’e kadar dayanmakta idi. Orhan Gazi döneminde buraları döneminin tanınmış kumandanlarından Çavuşbaşı Ahmet Bey’e verildiği söylenmektedir. Bir çiftlik yeri olan Ahmet Bey’in bu toprakları köy olarak yarıcı ve ırgatları tarafından kurulmuştur. İlk zamanlar adının Çavuşbaşı Çiftliği olduğu konusunda rivayetler de mevcuttur. Mehmet Göktekin’e göre Çavuşbaşı Ahmet Bey köyde yaptırmış olduğu caminin bahçesinde gömülüdür.
Osmanlı’nın kuruluş döneminde bir var olma savaşı niteliğini taşıyan Koyunhisar Muharebesi’nde şehit düşen alp ve dervişlerin gömülü olduğu Çardak Köy arazisinde bugün dahi yapılan kazılarda bu şehitlerin kılıç ve kemiklerine yer yer rastlanmaktadır. Köy halkı ise kazılarda çıkan bu şehitlere sahip çıkarak yatırlar yapmıştır. Köyde bulunan “Dedebaşı Şehitliği” ve “Süt Dede Yatırı” bunlardandır. Ayrıca köyün içinde önceleri “Erkızım” ismi verilen bir yatır bulunduğu bilinmektedir.
1530 tarihli tahrirat defterinde adına rastlanan köyü Sultan I. Murad Orhan Çelebi’ye helallik olarak verdiği anlaşılmaktadır. Ondan da Emir Süleyman’ın kızının oğlu Mehmet Çelebi’ye ve kızı Fatma’ya geçmiştir. Mehmet Çelebi’ye ait olan hisse daha sonra da Davut Paşa’ya satılmış ve köy paşanın İstanbul’da bulunan imaretine vakfedilmiştir. Fatma Hatun’a ait olan hisse ise Fatma Hatun tarafından aynı imarete mezarında kuran okutmak karşılığında vakfedilmiştir. Köylüler bir dönem Katranbeli geçidini korumakla görevlendirilmişler ve köyde kayıtlara derbentçi olarak geçmiştir.