Dünya üzerindeki herkesin gündeminde olması gereken bir konu henüz yeterince ilgi çekmiyor ve bu konu hepimizin gündemine geldiğinde ne yazık ki herkes için çok geç olacak.
İş işten geçmeden bu konudaki tehlikeye karşı herkesi harekete geçirmeye çalışanlar yıllardır canhıraş uğraşıyor. Nihayet dünyadaki pek çok ülkede seslerini duyurmayı, dikkatleri tam anlamıyla üzerilerine çekmeyi başardılar bence. Elbette yine eleştiri oklarının hedefinde olarak…
Dil, din, ırk, sosyal statü, ekonomik düzey hatta hayvan, bitki gibi tür ayrımı dahi gözetmeksizin dünya üzerinde şu anda var olan ve hatta dünyada henüz var olmayan her şeyi tehdit etmekte iklim krizi.
İklim krizine, çevre talanına dikkat çekmek için gösteriler düzenleyen, çalışmalar yapan sivil toplum örgütleri dünyanın hemen her yerinde "bir avuç uçuk kaçık tip" diye nitelendirildi hep. Yıllar evvel televizyonlarda, gazetelerde karşılaştığınız kendilerini petrol varillerine zincirleyen çevreci aktivistleri hatırlarsınız…
Sosyal medya hayatımızda ciddi anlamda yer etmeye başladığından beri "iklim aktivisti" olarak karşılaştığımız o sevimli çocuklar birer genç oldu ve artık biraz da öfkeliler bize. Haklı bir öfke bu çünkü hâlâ kayda değer küresel önlemler alınmıyor ve ne yazık ki en duyarlı olmasını bekledikleri kesimlerden gereken desteği alamıyorlar.
Son çareyi dünyanın en ünlü müzelerindeki en ünlü eserlerin önünde eylemler yapmakta buldular. Paris'te "Mona Lisa" tablosuna pastayla, Londra'da "Son Akşam Yemeği” tablosuna çıplak elle, "Ayçiçekleri" tablosuna domates çorbasıyla, Almanya'da ise Claude Monet adlı ünlü ressamın "Saman Yığınları" serisinde yer alan bir yapıtına patates püresiyle…
Merak etmeyin, kendisine iklim krizini dert edinmiş bu insanlar tabloların üst düzey yöntemlerle korunduklarını, hatta bazılarının eserin kopyası olduğunu ve aslında gerçekleştirilen eylemlerde bu eserlerin zarar görmeyeceğini biliyorlardır. Pek çok şeyi bizden iyi bildikleri gibi…
Bizim bildiğimiz ne peki? Bildiğimiz şu: Aklımızın ermediği her şeye "marjinal" demek!
Bilmediklerimizi gizlemenin, sorumluluklarımızı yerine getirmediğimizi örtbas etmenin en kolay yolu…