Daha önce de yazdım.
Kimse oralı olmadı, kimse duymadı ki sorun büyüyerek devam ediyor.
Öyleyse yine yazacağız
Bu şehirde gürültü sorunu var.
Bu şehirde trafik sorunu var.
Bu şehir kuralsız yaşıyor.
*
Yayasından, bisikletlisine, motosikletliden otomobiline, herkes gürültü üretiyor.
Öyle bir gürültü ki bazen bu şehri yönetenlerin, özellikle geceleri Yenişehir’de yaşamadığını düşünmeye başladım.
Hiçbir insan yavrusunun katlamayacağı türden bu gürültüden sadece ben rahatsız oluyorsam söz veriyorum, şikayet etmeyecek ve takıp kulaklıklarımı yaşamaya çalışacağım.
*
Öyle bir trafik sorunumuz var ki araç kullanmanın kuralları unutuldu.
Öyle bir park sorunumuz var ki istisnasız her alan park yeri sanılıyor.
Yaya kaldırımları da dahil olmak üzere, insanımız dilediği yere, dilediği şekilde park ediyor,
Ve hiç kimse, nedir bu kardeşim? Diye sormuyor.
*
Bir de gösteriş budalası zavallılar var aynı trafikte.
Egzozları, yüksek sese göre ayarlanmış,
Senin benim arabama benzemiyor çıkardıkları sesler.
Kendilerinin teşrif etmekte olduklarını,kilometrelerce uzaktan anlamanız için tasarlanmış.
Özel imalat, yüksek sesli egzozları var.
Diledikleri yerde geziyor, diledikleri kadar ses çıkartıyorlar.
Hangi dönemden kaldığını bilmediğim favori müzikleri ise tam bir klasik(!)
Üstelik bu konuda çok cömertler.
Hiç kimseden esirgemiyorlar, dinledikleri güzel müziklerinin sesini.
Seyyar satıcılar gibi zaman zaman duruyor ve uzun uzun dinlemenize imkan veriyorlar.
*
Pardon, asıl trafik centilmenlerini unuttum.
Motosiklet sürücüleri.
Hangi yaş grubundan olduklarının, ne tür bir motora bindiklerinin hiçbir önemi yok.
Ortak özellikleri sağır olmaları.
Aksi halde, çıkardıkları seslere kendileri bile katlanamaz.
Kamyonlar gibi ara gazıyla geziyorlar.
Ben bunlara da, siz ne yapıyorsunuz? Diye soran birilerini görmedim.
Dileyen, dilediğini dilediği gibi yapıyor.
Hiçbir gürültü çıkarmadıkları varsayılan bisiklet kullanıcıları bile ses sistemi kurmuşlar bisikletlerine.
Gürültü üretimine katkı veriyorlar.
İnsanlar, kendileri bir çözüm üretecek.
Hazırda bekleyen yöntemleri var kafalarında.
Sonra yasalar var diyorlar.
Memleketin başsız olmadığını düşünüyorlar.
Bu şehri yönetenler geliyor akıllarına.
Polisimiz var, gerekeni yapacaktır, diye umutlanıyorlar.