Öfkeli bir toplum olduk.
Hemen her şeye parlayan.
Sürekli savunmada.
Her an kavgaya hazır.
Trafikte, kamusal alanda, markette, bankada her yerde, her an birbirini parçalamaya hazır insanlar topluluğu haline geldik.
Kimin kime gücü yeterse onun üzerine gidiyor.
Sanki günlerdir içinde biriken öfkeyi kusmak için bir an bekler gibi.
Ben de öfkeli hissediyorum.
Dinlemeye, anlamaya, uzlaşmaya hiç isteğim yok.
Bağırmak, yıkıp dökmek, ortalığı ateşe vermek sakinleştirecek gibi hissediyorum.
Öfke çok yorucu bir duygu.
İnsanı sürekli tetikte ve savunmada olmaya zorluyor.
Oysa biz sağduyusu yüksek, yardımlaşmayı seven, samimi bir toplumduk.
Hangi noktada kaybettik sakinliğimizi bilmiyorum.
Her şeyin yolunda, huzurumuzun yerinde olduğu zamanlar vardı eskiden.
Toplumda bu kadar kutuplaşma ve yıllar süren bilinçli yönlendirmelerin ekonomik dar boğazla birleşmesinin kaçınılmaz sonucu olduğunu düşünüyorum bu öfkenin.
Bardak doldu. Tek damla bile yetiyor suyu taşırmaya.
İnsanı hayvandan ayıran tek özellik bilinç.
Çünkü bilinç, muhakeme yeteneğini beraberinde getirir.
Sebep sonuç ilişkisi kurmamızı sağlar. Sağduyu ve empati becerisi ancak bu şekilde gelişir.
Tabii ki insanın da bir limiti var.
Her yerden sıkıştırıldığında, ilkel benliğiyle hareket etmeye başlıyor. Bir nevi savunma mekanizması.
İşte tam bu noktada toplumların, toplumsal uzlaşı yoluyla oluşturulmuş kurallara ihtiyacı var.
Adalete ihtiyacı var.
İnsan haksızlığa uğradığında adalete başvurmalı. Hakkını aramalı. Hakkını alabileceğine güvenmeli. Huzurlu bir toplum ancak bu şekilde mümkün olabilir.
Kendisini koruyacak bir adalet sistemi yoksa, hakkını aramak için kendi yöntemlerini kullanmaya ihtiyaç duyar.
Herkes kendi adaletini sağlamaya kalktığında, bir toplumun varlığından söz edebilir miyiz?
Sanırım toplumsal olarak, sürekli öfkeli olmamızın temel sebebi bu.
Adalete güvenimiz kalmadı.
Haksızlığa uğrarsak, hakkımızı savunamayacağımıza inanırsak, kendimizi sürekli tetikte ve güvensiz hissederiz. Bu da öfkeye sebep olur.
Sürekli gergin ve öfkeli olmaktan başka çaremiz kalmaz.
Adalet, toplumun güvende ve huzurlu hissetmesinin en temel koşuludur.