Yalnız hissedersiniz kendinizi bazen..
Sebepsiz, anlamsız ama yalnız..
Bir sürü insan vardır etrafınızda üstelik
Sürekli yapılan programlar, gidilecek yerler,
Susmayan telefonlar, sohbetler, eğlenceler..
Oradan oraya koşturup dururken birden gelir bu duygu içinize.
Bir an, sadece bir an durursunuz ve ne kadar yalnız olduğunuzu bağırır içinizde bir ses. Mutlaka daha önce de bağırmıştır.
Ama siz o kadar yoğunsunuzdur ki ya duymamış ya da bir illüzyon olduğunu düşünmüşsünüzdür.
Bir anlık ses sizi kocaman bir mutsuzluğa götürür.
Ağlamak gelir içinizden.
Ya da en yakınınızdakini aramak.
Ama o ses o kadar ele geçirir ki sizi olduğunuz yerde kalır, hareket edemezsiniz.
Gerisi kocaman bir boşluk.
İşte tam olarak böyle yaşadım yalnızlığımla olan yüzleşmemi.
İlk şoktan sonra durup biraz düşününce aslında temelde hepimizin yalnız olduğu geldi aklıma. Çeşitli örneklerle destekledim tezimi kendi içimde.
Sağ olsun atalarımızda bu konuda epeyce yorum yapmış.
Aslında olan tam olarak şuydu ‘kendinle iletişimini koparmak’.
Buna kendinden uzaklaşmak da diyebiliriz.
Günlük hayat içinde hep yapılacak işlerden, uğraşılacak problemlerden arta kalan zamanlarda sohbetini sevdiğimiz, belki güvendiğimiz ya da çeşitli çıkar ilişkileri nedeniyle bulunmak zorunda hissettiğimiz ortamlarda geçiriyoruz günlerimizi.
Çoğumuzun hayatı büyük bir rutinin içinde. İş, okul, ev..
Benimki pek öyle değil.
Hatta tam tersine her gün yeni uğraş alanları yaratıyorum kendime.
Yeni çevreler, yeni ortamlar gibi.
Aslında birçok insana göre çok keyifli görünüyor.
Keyifli de zaten.
Ama bir süre sonra tüm bu hareketin içinde kendiyle kalmayı unuttuğunu fark ediyor insan. İşte sanırım benim başıma gelen de bu.
İşin kötü yanı sürekli aranan ya da sevilen insan olduğunuzu hissederken birden bire karşılaşıyorsunuz gerçekle.
Gerçek dediğim nedir biliyor musunuz?
Yalnızlık…
Kabul etmesi zor ama reddedilemeyecek kadar gerçek..
İşte tam bunu çözdüm ve kabullendim diyebilecek noktaya geldiğimde bu sefer başka bir gerçek ikinci yıkımı yarattı bünyemde.
Gerçek sevgi var mı gerçekten?
İtiraf etmeliyim ki bunun cevabı yalnızlıktan daha ağır geldi.
Önce üzüldüm, sinirlendim, suçladım hayatımdaki insanları.
Sonra durdum ve baktım ki ben de onlardan farklı değilim.
Önce kendinden başlamalı insan eleştiriye.
Sonunda gerçekleşen kendi idrakimi sizinle de paylaşmak istiyorum şimdi.
Ama önce şunu bilmenizi isterim bu kesinlikle umutsuzluk ya da pes etme değil.
Sadece gerçeği kabul etme.
Yorumlar kapalı.