Bakmayın “beraber yürüdük biz bu yollarda” dediklerine. Onların kimlerle beraber yürüdüğünü artık çok iyi biliyoruz. Çoğu zaman zenginlerle, “milletin a..na” koyanlarla, arsa kapatanlarla, hırsızlarla, rüşvetçilerle birlikte yürüdüklerini çok iyi biliyoruz. Onların yürüdükleri yalan. Yürüttükleri doğru. Yürümek yerine milyar dolarlık uçaklara binmeyi seviyorlar.
“Beraber ıslandık yağan yağmurda” dediklerine de inanmayın. Onlar kazara yağmur altına çıktıklarında şemsiye tutucuları bile hazırda bekletilir. Ara sıra üzerlerine sıkılan gül suyu ile hafiften nemlendikleri çok olmuştur. Islanmak ise hak aramak için meydanlara çıkanlara TOMA’ların sıktığı su ile reva görülür. Soma’da daha 5,5 ay önce 301 işçimizi karbon monoksit gazı ile boğdukları yetmemiş gibi bu kez Ermenek’te 18 işçimizi su ile boğdular.
Kendileri paraya, rüşvete boğuldu. Yatak odalarındaki çelik para kasalarına sarılarak uyurken, yeraltında ölüme gönderilen işçilerin birbirlerine sarılmış cansız bedenleri bulundu.
Afşin Elbistan’da 3 yıl önce toprakla boğulan 9 işçinin bedenlerini arama zahmetine bile katlanmadılar. Zonguldak’ta grizu patlaması sonucu aleve boğularak ölen madencilerimiz için ise “güzel öldüler” demişlerdi.
Bu koşulları düzeltmek gerekçesi ile çıkardıkları yasa, işçilere yemek paydosunu bile çok gördüğü için yeraltında yedikleri kuru ekmeğin üzerine milyonlarca litre suyla boğuldular.
Yaşam sevincimizi boğdular. Bayramlarımızı zehir ettiler.
İktidar oldukları günden bu yana neredeyse her ulusal bayrama bir facia rast geldi. Kaza olmazsa al bayrağa sarılı şehit cenazeleri geldi. O da olmazsa, başları ağrıdı, kulakları iltihaplandı. Atatürk’ün huzurunda sap gibi dikilmemek için…
Sadece ölen işçilerin, şehitlerin evlerine ateş düşürmediniz. Bütün evlere, ocaklara ateş düşürdünüz.
Gencecik bedenleri dağlarda, kent sokaklarında terörist kurşunlarına hedef yaptınız. Açlıktan ölmemek için madenlere inen işçilerimizi yeraltına gömdünüz. Tersanelerde, inşaatlarda öldürdünüz. Küçücük bebekleri arabalı vapurlardan düşürdünüz. Rögar kapakları açık bırakılmış kanalizasyonlarda öldürdünüz. 15 yaşındaki, 18 yaşındaki gençleri meydanlarda kurşunladınız.
Artık “güzel ölmek” istemiyoruz. Analar evlatları şehitlik mertebesine yükselmeden daha mutlu olacak. Artık madenlerde suyla, zehirli gazlarla boğulmak, inşaatlardan düşmek, cesetleri bile çıkarılamadan toprak altında kalıp çürümek istemiyoruz.
Çekip gitmenizi istiyoruz. Yeter…
Yorumlar kapalı.