Bahsetmiştim bu aralar hayatımda yeni başlayan ve beni heyecanlandıran bir projem var. Çok vaktimi alıyor. Zihnen ve bedenen yorucu fakat keyifli bir süreçten geçiyorum.
Birkaç hafta öncesine kadar miskinlikle her şeyden yakınırken şimdi bir telaş halinde oradan oraya koşturuyorum. Rutinim fena halde bozuldu ,
Ama fark ettim ki yoğunluğum arttıkça tuhaf bir enerji yüklemesi yaşıyorum. Sanki ‘biraz önce doping aldım 10 km’yi bir nefeste koşabilirim’ halleri var üzerimde.
Uzun zamandır yeni bir şey lazım ayağa kalkmak için diyordum doğruymuş.
Önce hayal kurmak lazımmış. Yetiyormuş hayal kurmak fitili ateşlemeye. Bir hayal, bir umut silkeleyip kendine getiriyormuş insanı.
Size bunu neden anlatıyorum peki?
Bu akşam eve geldiğimde pestilim çıkmış vaziyette koltuğa attım kendimi.
Günü düşünürken birden farkına vardım ki iki hafta öncesine kadar ‘ vaktim yok, öff bunu da mı ben yapacağım, aman kimse beni aramasın sessizlik istiyorum’ gibi söylenmelerden’ bunları bunları yaptım, dur şunu da arayayım da bu konuda bir çözülsün, yarın da bunu bunu yaparım’ gibi söylenmelere geçmişim.
Baktım bir tane bile şikayet cümlesi yok. Onu bırakın bütün gün koşturmuş olan sanki ben değilmişim gibi hala bir sürü iş planlıyorum.
Demek ki iş-ev arası mekik dokumaların verdiği yorgunluk ve tahammülsüzlük hissiyatı aslında basit bir can sıkıntısından ibaret. Hayat içindeki rutinler sanki bütün enerjimizi kullanmışız gibi hissettiriyor.
Oysaki bir değişiklik bir yenilik olmadığı için sıkılıyoruz ve aslında bu sıkılmışlık hali tüketiyor tüm enerjimizi.
Çalışan kesimde büyük çoğunluğun 8-5 mesaisi dediğimiz saatlerde çalıştığını düşünürsek neredeyse günün diğer yarısı kadar boş vakitleri var. Hafta sonlarını saymıyorum bile.
Peki, ne yapıyorlar mesaisi bitenler?
Eve gidip ev işi yapıyorlar belki ya da çocuklarıyla ilgileniyorlar. Belki kafeye, kahveye, komşuya gidiyorlar. Bir kısmı alışverişe çıkıyor. Ve hepsi sonunda eve dönüp uyuyor. Gün bitiyor.
Hiçbir şey yaratmadan, bir iz bırakmadan, hayal etmeden, merak etmeden. Ömründen bir gün daha gidiyor.
Üstelik mutlu da değiller, sorsanız yüzlerce konu var şikayetçi oldukları. En çok da zaman yetmiyor diyorlar. Oysaki bir günün içinde o kadar çok vakit var ki her şeyin sığabileceği.
Çok biliyormuş gibi oldum farkındayım. Aslında ben de bunu yeni keşfettim sayılır. Doğru planladıktan sonra bolca vakit varmış bir günün içinde demeliyim sanırım.
Önemli olan enerjimizi tüketen, hep tekrarladığımız şeylerle öldürmemek zamanı. İşi hayatımızdan çıkaramayız evet. Çoğumuz yaşamak için çalışmak zorundayız.
Evi ya da ailemizi de çıkaramayız tabii ki hayatımızdan. Sorumlu olduğumuz insanlarla ilgilenmek zorundayız.
Sadece şunu söylemek istiyorum. Zorunluluklarımızı doğru planlarsak, kendimize ayırabileceğimiz zamanlar mutlaka kalacaktır. Önemli olan bu zamanlarda ne yaptığımız.
Kendiniz için bir şey yapın. Hayatınıza bir yenilik katın. Hayal edin,üretin,yaratın.. Mutlaka bir şey yapın.
Yeni’nin sizi baştan yaratmasına izin verin.
Yorumlar kapalı.