AKP iktidarı kendince 4 eski bakanını “akladı”.
Rüşvete ve yolsuzluğa battıkları konusunda halkın vicdanında çoktan mahkum olan bu 4 isim bütün hukuk kuralları alt üst edilerek TBMM komisyonunca “aklandı”.
Bakanların “aklanması” sırasında çiğnenen hukuk kurallarından en önemlisi “Tabiî Hâkim İlkesi”. Tabiî hâkim, kanunla, yargılanacak uyuşmazlıktan önce kurulmuş, yargılanacak uyuşmazlıkla kuruluş bakımından herhangi bir ilgisi bulunmayan, herkes için genel-geçer bir çerçevede ve soyut olarak görevi ve yetkileri tâyin edilmiş olan mahkemenin hâkimidir.
Tabiî hâkim ilkesinin iki temel öğesi vardır. Bunlar, “kanunîlik” ve “öncedenlik” unsurlarıdır. Kanunîlik unsurundan maksat, mahkemelerin kuruluş, görev ve yetkileri ile işleyiş ve yargılama usullerinin ancak kanunla düzenlenmesidir. Tabiî hâkim ilkesini karakterize eden, ona asıl rengini veren öğe de, “öncedenlik” öğesidir. Dolayısıyla, bir yargı yerinin, kuruluş, görev, işleyiş ve izleyeceği yargılama usulü itibariyle hukukî yapılanmasının, tabiî hâkim ilkesine uygunluğunun sağlanabilmesi için, bu alana ilişkin belirlemenin kanunla yapılmış olması tek başına yetmez; ayrıca sözü edilen belirlemenin, yargılanacak olan uyuşmazlığın gerçekleşmesinden önce yapılmış bulunmasıdır. (Prof. Dr. Süha Tanrısever)
Artık adları kaçınılmaz olarak rüşvet ve yolsuzlukla anılacak olan bu 4 eski bakan kendini mahkeme yerine koyan ve “Tabiî Hâkim İlkesi” ile hiçbir ilgisi olmayan TBMM komisyonu tarafından “suçsuz” bulunarak “aklanmıştır”. Her ne kadar bu karar TBMM Genel Kurulunun gizli oyuna sunulacak olsa da böylesine bir hukuk tepelenmesinin yolu bir kez açılmıştır.
Kurulan komisyonun kuruluşunun kanuniliği konusunu bir tarafa bıraksak bile, çalışmaya başlaması ve çalışması sırasında yapılan hukuk ihlalleri, yargılamanın aleniliği ilkesine karşılık komisyon çalışmalarına yayın yasağı getirilmesi, bu yayın yasağına basının neredeyse hiç uymaması başka bir konudur.
TBMM komisyonu her ne kadar bir mahkeme olmasa da kendini mahkeme yerine koyarak “aklama” kararını ilan etmesi, karar öncesi gazetelere verilen ilan ile en yüce mahkeme olan Anayasa Mahkemesine saldırılması, komisyonda verilen kararın verilen ilanda istenene uygun olması, delillerin komisyon tarafından imha edilecek olmasının açıklanması rezaletin boyutlarını göstermektedir. İşin en trajik tarafı ise “Tabiî Hâkim İlkesi”nin en “karakteristik” unsuru olan “öncedenlik” ögesine asla uymayan bir komisyonca sözüm-ona yargılama ve “aklama” işleminin yapılmış olmasıdır.
Söz konusu komisyon 4 bakanın yolsuzluk ve rüşvet olayının ortaya çıkması ve istifalarından sonra bir meclis kararı ile çalışmaya başlamış ve komisyonun “aklama” şeklinde oy kullanan 9 üyesi de iddiaların konusu olan ve bu iddiaları reddeden siyasi partinin yöneticilerinin işareti ile seçilmiştir.
İşin daha kötüsü “aklama” yönünde oy kullanan 9 milletvekili 5 ay sonra yapılacak milletvekili seçimlerinde yeniden aday olup olmamaları konusu partilerinin doğal liderinin 2 dudağı arasındadır. Sadece bu durum bile “Tabiî Hâkim İlkesi” ile asla uyum göstermeyen bir tablodur.
Verilen karar ne olura olsun milletin “Yüce Vicdanı” kararı bellidir. Partinin adında bulunan “ak” bu rezaleti “aklamaya” yetmez.
Yorumlar kapalı.