Yetmişli yıllarda Süleymanpaşa Kütüphanesinin batısındaki Kelem Pazarına o dönemin Belediye Başkanı Vedat C. Şemaki tarafından yeni dükkânlar inşa edilmişti. Kütüphane Sokağı, 15 No.lu işyerinde Gömlekçi Hasan Faydalı, 13 No.da Terzi Ziya Mançular, sonrasında Sabit Güler, 11 No. da Terzi Mehmet Can, sonrasında kalfası İlhan Yaşar burada çalışmakta, 9 No. da Terzi Nurettin Çığırdan, 7No.da Terzi Ahmet Aydın, sonrasında yeğeni Hüseyin Aydın bu mekânda, 5 No. da da Terzi Mustafa Doğan terzilik yapmışlardı.
Levent Sokağında Rüstem Küçük’ün, Habil Sert’in, Necip Türkyılmaz’ın ve İbrahim Koral’ın terzihaneleri bulunuyordu. Bu mekânların karşısında da, Gömlekçi Şaban Avşar’ın, Terzi Şaban Bale’nin işyerleri vardı. Terzi Yakup Canıtez ise aynı mekânda hala çalışmaktadır. Tekel Sokağın da Karasıllı Ali Hoca’nın oğlu Hulisi Yılmaz’ın terzihanesi vardı.
Ali Can Caddesinde İsmail Uyanmaz, İsrafil Yaşar, Baysal Acar ve Mehmet Kaya terzilik yapmıştı. Yenigün Mahallesinde de Sami Özdil’in (Pate) terzihanesi vardı.
Hacı Hasan Sokakta Terzi Fahrettin Bilgit’in gömlekçi dükkânı, Ahmet İncelioğlu ile Mehmet Acar’ın da terzihaneleri vardı. Ünsal Pasajın da Mehmet Özkemer’in, Yusan İş hanında İsmail Doğan’ın, Değirmen Sokakta da Nasuh Aydın’ın terzihaneleri bulunuyordu.
Geçen sayımızda kendisinden bahsettiğimiz halde resmini yayınlayamadığımız Terzi Ustası Mustafa Pestil’le (1913-1997) ilgili bilgileri büyük oğlu İlhan Pestil’den aldım;
“Babam Terzi Kara Ahmet Usta (Özsoy) ile Şükrü Söğüt Ustanın yanında yetişmiş. Sonra da kendi işyerini açarak bu mesleğe başlamış. Tahıl Caddesindeki 11 No.lu işyeri dükkânımızdı. Faik Eruysal kalfa ile Uluköylü Mustafa Eker babamın yanında çalışıyordu. Bende fırsat buldukça dükkâna gelip bir şeyler öğreniyor, okul tatillerinde de devamlı çalışıyordum. Terzi Yusuf Ağa bitişiğimizdeki 9 No.lu dükkânda idi. Demirali Ağa ile Niyazi Ağa onun yanında çalışıyordu. Daha sonra dükkânını Cumhuriyet Caddesine taşımıştı. Babam terzilik mesleğini 1965 yılına kadar devam etmişti. İşini bırakınca birkaç zaman ben idare edip, daha sonra da dükkânı kapatmıştım. Bende önce Arif Horoz’un sonra da Demirali Ağa’nın yanında 1968 yılına kadar çalıştım. Aynı yıl içinde Yenişehir’deki Verem Savaş Dispanserinde memur olarak çalışmaya başladım. 1988 de emekli olunca İstiklal Caddesi
No:31 deki dükkânda tekrar terziliğe başladım. Bu arada konfeksiyon işine de girdim. Hâlâ konfeksiyon işini kendi mekânımızda küçük oğlum Olcay’la birlikte İlhan Giyim olarak hizmet vermekteyiz,” diyordu.
Yine eski ustalardan Lümbeli (Çiçeközü) Mehmet Emin Can’ın büyük oğlu Mehmet Can, baba mesleğiyle ilgili anılarını şöyle sıralıyordu:
“Babam bu mesleği köyünde öğreniyor. İşyerini de İstiklal Caddesinde Kavaf Mehmet Ay’ın olduğu yerde açıyor. İlk çırağı Ahmet Aydın’dı. Muhsin Üzülmez, Hüsrev Turan, Mustafa Sert ve ben yanında yetiştik. Daha sonra babamın izniyle 1958 yılında Bursa’ya giderek Terzi Ali Ton ustanın yanında görmediğim ve bilmediğim değişik uygulama ve metotları öğrenip 1962 yılına kadar burada çalıştım. Yenişehir’e dönerek bu mesleğe babamla birlikte askere gidinceye kadar devam ettim. Terhis olduktan sonra da 1968’e kadar birlikte çalıştık. Babam işi bırakıp Bakkaliye dükkânı açınca, bende terzilik mesleğini devir alıp aynen devam ettirdim. Sonra da işyerimi Hacı Hasan Sokak’ta Paşaların Ali Başer’in evinin altına taşıdım. Kalfam Seyit Ahmet Birol’du. Onunla birlikte Rahmi Uslu, Recep Sağır, İlhan Yaşar, İsrafil Yaşar, İsmail Oruç hep yanımda çalıştılar. 1970 de Kütüphane Sokaktaki 11 No.lu işyerini Belediye’den 150.- TL. ya kiralayınca iş yerim daha modern olup daha da genişlemişti. O yıllar dikiş makineleri ayakla çalışıyordu. Yenişehir’e ilk sanayi tipi dikiş makinesi ile overlok piko makinesini ben getirmiştim. Haftada beş altı takım dikiyorduk. Dikiş ücreti 125.- Tl. idi. Pantolonları ise 25-30 liraya yapıyorduk. Overlok makinesinde pantolonların piko işlemlerini yaparken, pantolon başına bir lira piko ücreti alıyorduk.
Diğer terzi arkadaşlarımızın pantolonlarının piko işlemlerini de biz yapardık. Overlok makinesini okul arkadaşım Şapkacı Mehmet Ustanın büyük oğlu Necmi Tanrıverdi kullanıyordu. Gece-gündüz aralıksız çalışırdı. O nedenle overlok makinesi yakın zamanda kendisini amorti etmişti. İşlerimiz bilhassa bayram arifelerinde çok yoğun olurdu. Özellikle Ramazan ayı girmeden bir hafta önce başka dikiş almıyor, elimizdeki işleri ancak yetiştirebiliyorduk. Bu meslekle uğraşırken Güven Partisi İlçe Başkanlığı da yapmıştım. Terzilikle uğraşanlar mutlaka sosyal olmak durumundadır. Bu tür faaliyetler müşteri portföyünüzün yoğunlaşmasını sağlıyordu. 1978 yılına kadar terziliği sürdürdüm. Sonra da yanımda yetiştirdiğim İlhan Yaşar’a bu iş yerimi devrettim,” diyordu.