Türkiye’yi yoktan var eden, tarihin karanlık sayfalarına gömülmek üzere olan bir ulusu ayağa kaldıran büyük insanın kim olduğu konusunda hiçbir tartışma yok. En kindarları, en haddini bilmezleri bile başı sıkışınca “Mustafa Kemal Paşa”, “Gazi Mustafa Kemal” diyebiliyorlar.
Başları daha da sıkışırsa “Atatürk” sözcüğüne de sığındıkları oluyor. Ama çok zor söylüyorlar. Kim bilir, belki de “Atatürk” dedikten sonra günlerce ağızlarını çalkaladıkları, tövbe ettikleri de oluyordur.
Oysa Dünyanın pek çok ülkesinde, Atatürk’ün yenilgiye uğrattıkları da dahil olmak üzere, Atatürk heykelleri, büstleri, adına düzenlenmiş parklar, meydanlar, caddeler var. Çin Halk Cumhuriyetinde Ortaokul tarih kitabının kapağında Atatürk fotoğrafı var. Atatürk 2,5 sayfa anlatılıyor. Bizde ise stadyumları yenileme adına Atatürk stadyumları terk ediliyor, ya da yıkılıyor, yerine “Timsah Arena” gibi acayip ve özenti isimler takılıyor. Atatürk heykelleri kaldırılıp yerine çay bardağı konulmaya kalkılıyor.
Özel seçilmiş, başı bohçalanmış kızlar TV kanallarına çıkartılıp Atatürk’ü sevmedikleri ilan ettiriliyor. Osmanlıcılarla bölücüler Atatürk büst ve heykellerine saldırıda yarış halindeler. PKK’nın kandırdığı gençler her fırsatta Atatürk heykellerini kırıyor, yakıyor, boyuyor, söküp top oynuyor.
Atatürk soyadı 1934 yılında çıkan Soyadı Kanunu ile Mustafa Kemal Paşa’ya veriliyor ve başkası tarafından kullanılamayacağı hükmü konuyor. Ancak bu soyadı, yani Türklerin atası olması kavramı o kadar benimseniyor ki, daha geniş bir kavram olan “ata” sözcüğü ile de anılıyor. Artık, “Atam” , “Atamız” denince de herkes tarafından Atatürk anlaşılıyor. Atatürk yerine kısaca “Ata”, “Atam”, “Atamız” diyenlerin iyi niyetinden kuşkumuz yok.
Ancak bu durumdan Atatürk adını kullanmayı sevmeyenler yararlanmayı beceriyor. Yine takiyye yaparak zorunlu kaldıkları durumlarda asla Atatürk demeden “Atam”, “Atamız” diyorlar. Böyle yaparak ata kavramını genişletmiş, Atatürk’ten başkasını da kast etmiş sayılıyorlar. Böylece de yandaşlarının sitem ve eleştirilerinden kurtulmuş oluyorlar.
Atatürk adını ağzına almayanlar, Türk deyip millet diyemeyenler, millet kavramı ile ümmet kavramını bilerek karıştıranlar. “öbür tarafa gidince hangi millettensin diye sormayacaklar, kimin ümmetindensin diye soracaklar” yaygarası yapanlar birden bir Atatürk adını sevmeye başladılar. Ama onların “Atatürk” diyerek göklere çıkarmaya çalıştıkları başka biri var. Bu sözde “Atatürk”, Atatürk devrimlerini yıkmaya, Cumhuriyete son vermeye kararlı biri.
Atatürk olmaya özenmek bir yana, bu ülkeye lider olabilmenin yolu bu ülkenin tarihine sahip çıkmaktan geçiyor. Sizden emperyalizmi yenilgiye uğratmanızı beklemiyoruz. Dilinizin ucu ile bile olsa emperyalizme şöyle bir laf söyleyin o da yeter…