2006 yılında özelleştirme tutarının neredeyse üç katına el değiştiren Mey İçki’nin “değerinin artmasına” dönemin Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ilginç bir açıklama getirmişti.
2003’ten itibaren yaşanan olumlu gelişmeler nedeniyle yabancı sermaye girişinde büyük artış yaşandığını ve şirket değerlerinde hızlı yükselmeler gözlendiğini belirten Unakıtan, özelleştirilen kuruluşların değerindeki artışların da ekonomideki olumlu gelişmelerin sonucu olduğunu savunmuştu. Unakıtan, “TEKEL özelleştirmesi ilgili dönemdeki piyasa şartına bağlı olarak, kamuoyu önünde şeffaf olarak gerçekleştirilmiştir” diyerek yaşananları meşrulaştırmaya çalışmıştı.
Unakıtan, meşhur “babalar gibi satarım” sözünü de TEKEL’in sigara ve içki bölümleri satışı ile ilgili olarak söylemişti.
“Babalar gibi satarız” diyerek art arda devletin kaynaklarını satışa sundukları dönemde TEKEL’in Alkollü İçkiler Bölümü 2004’te satıldı.
TEKEL, diğer birçok kamu kuruluşu gibi, parçalara ayrılarak özelleştirildi. Dört ayrı anonim şirkete bölünen TEKEL’in, Alkollü İçki ve Sanayi ve Ticareti A.Ş. adını alan Alkollü İçki Bölümü blok olarak 24 Şubat 2004’te özelleştirme ihalesini kazanan Nurol, Limak, Özaltın ve Tütsab şirketlerinden oluşan konsorsiyumun oluşturduğu Mey İçki’ye devredildi.
Mey İçki, TEKEL’in 17 fabrikası ve çeşitli taşınmazları ile stoklarına 292 milyon dolara sahip oldu. Ödemenin yarısı peşin alınırken, kalanı iki yıla yayılarak taksitlere bölündü. Özelleştirmenin üzerinden iki yıl geçer geçmez, şirketin ABD’li Texas Pacific Group’a (TPG) devri gündeme geldi.
TEKEL’in Alkollü İçkiler Bölümü’nü alan konsorsiyumun, asıl iştigal alanı ABD ordusuna ve işgal bölgelerine müteahhitlik yapmak olan bileşenleri, Mey İçki’nin yüzde 92’lik hissesini, büyük bir vurguna imza atarak Nisan 2006’da 810 milyon dolara TPG’ye sattı.
TEKEL’in özelleştirilmesinden sonra iki yıl içinde Mey İçki, neredeyse üç katı prim yapmış oldu. Alkollü İçki Bölümü’nün satışından kamunun yaklaşık 500 milyon dolar zarara uğratıldığı ortaya çıktı.
Üstelik bu satışa kadar geçen iki yıl içinde, özelleştirilen fabrikalara değil yatırım yapmak, tek bir çivi çakılmadı. Mey İçki, iki yılda stokta bulunan ürünleri satarak fahiş kârlar elde etti. TEKEL Alkollü İçki Bölümü satıldığında depolarında bulunan şişelenmiş durumdaki içki stoklarının piyasa değerinin yaklaşık özelleştirme bedeli kadar olduğu belirtiliyordu.
Yani oluşan kamu zararı, özelleştirme ihalesi ile bundan iki yıl sonra yapılan satış işlemi tutarları arasındaki 500 milyon dolarlık farktan daha büyüktü.
Fabrikaları Mey İçki’den satın alan TPG ise “rasyonalizasyona” gitmiş ve birçok üretim tesisini kapatmış, çok sayıda işçiyi kapı önüne koymuştu.
Kamuoyuna duyurulan satış mutabakatı ise 2004 yılında 292 milyon dolara satılan TEKEL Alkollü İçki Bölümü’nün yedi yılda değerinin sekiz kat arttığını gösteriyor. İngiliz Diageo şirketi, Mey İçki’yi 3,3 milyar TL’ye (2,1 milyar dolar) satın aldı.
Özelleştirme sırasında TEKEL’in bayi ağını da devralan ve 50 bin bayiye sahip olan Mey İçki, halen rakı pazarının yüzde 80’ini kontrol ediyor.
İngiliz menşeli dünyanın en büyük alkollü içki üreticisi olan Diageo, dünyanın en çok satan birçok içki markasına sahip. 180 farklı ülkede ürün satışı yapıyor. Şirket New York ve Londra borsalarında işlem görüyor.
Diageo’nun başlıca içki markaları arasında Johnnie Walker, Crown Royal, J&B, Windsor, Buchanan’s ve Bushmills viskileri, Smirnoff, Ciroc ve Ketel One votkaları, Baileys, Captain Morgan, Jose Cuervo, Tanqueray ve Guinness gibi ürünler bulunuyor.
Bizimki ise sanki milli olan bir şeyimiz kalmış gibi “Milli içkimiz ayrandır” diyor.
Evet, haklıdır da.
Babalar gibi sattığı TEKEL artık yabancıların elinde.
Rakı içmek günahtır diyenler.
Milletin malını satanlara ses çıkartmadılar.
Yorumlar kapalı.