Totaliter rejim heveslilerin yaşamlarını özellikle de çocukluk dönemlerini incelerseniz dramatik bazı bulgulara ulaşırsınız. Bunların yaşamları yoksulluk ve yoksunluk içinde geçmiştir. Sevgi nedir bilmemişlerdir. Horlanmışlardır, başları bir kez olsun okşanmamıştır. İşte bu nedenlerle narsistik, hırslı, kindar, doyumsuz, saldırgan, mal mülk düşkünü bir kişilik geliştirmişlerdir.
Yoksulluğun ve yoksunluğun hırpaladığı bu kişi, güzel olan, farklı olan, yaratıcı olan, çağdaş olan her şeye ve herkese saldırır. Tek isteği tek başına ve tüm yetilere sahip olmaktır. Bu gücü elde ettiği zaman güzel olan her şeyi bozmaya çalışır.
Bir totaliter hiçbir zaman “Mevcut hırsım neden hatalı?” diye sormaz. Aksine onu mutlak doğru gibi ele alır. Onun düşüncelerini, duygularını ve motivasyonunu belirleyen bu hastalıklı hırstır. Bu kişi, hırslarını tatmin etmek ve hedeflerine ulaşmak için her şeyi körü körüne ve kasıtlı olarak eğip büker.
Bu kişi, istediği gücü ve yetkileri eline geçirdiği anda demokratik güçlere acımasız bir hırsla saldırır. Onun için iktidarını güçlendirecek her yol mübahtır. Toplumdaki muhalif güçleri sindirmek ve geniş halk kitlelerini uyutmak için yalana ihtiyacı vardır. Nitekim, dünyayı cehenneme çeviren Hitler, “Kavgam” adlı kitabında bu ihtiyacı açıkça ifade etmiştir.
Hitler ve onun propaganda bakanı yalan söyleme ve hayal pazarlama konularında çok başarılıydılar. “Büyük yalan” söylerlerdi; çünkü büyük yalanın inandırıcı gücünün çok fazla olduğunu kendi pratiklerinde test etmişlerdi. Halk, büyük yalana küçük yalandan daha kolay inanıyordu.
Yalan sadece gerçeğin yanlış ifadesi değildir, toplumu çökertebilecek bir komplodur. Yalan, kişinin işlediği ve zevk aldığı kötülük eylemlerini gizlemeye yarar. Kibir ve geçici başarılar yalanı daha tehlikeli manipülasyonlara açık duruma getirir. Yalan toplumu yozlaştırır, niyeti de budur.
Yalana ve sahtekarlığa dayalı bir düzen ilelebet sürdürülemez. Totaliter rejimi güçlendirdiğini, halkın kandırıldığını, yaptığı kötülüklerin yanına kar kaldığını düşünerek kibirlenen kişi hiç beklemediği bir anda duvara toslayabilir. Duvara toslamasıyla birlikte hüsrana uğrayan bu kişi, kötümserlik ve panik içinde baskının derecesini artırır.
Duvara toslamıştır ama henüz her şey darmadağın olmamıştır. Bu yüzden daha büyük yalanlar üretmeye daha fantastik hayaller pazarlamaya devam eder. Bunları yaparken başkalarını suçlamayı ihmal etmez. Gerçeklikten iyice kopan bu kişi insanlara bu dünyada cehennemi yaşatır.
Ruhsal dengeleri yerinde olan kişi gerçeği görür ve gerçeği söyler. Gerçek, tükenmek bilmeyen doğal kaynaktır. Karanlığı ışıtır.
Gerçeği görebilir ve gerçekte kalabilirseniz insanı kötüleştiren hırslardan, kibirden, aç gözlülükten, kinden, öfkeden, şiddetten uzak durabilirsiniz. Gerçeklerle uyum içinde yaşamayı becerebilirseniz olgun, sorumlu ve bilge bir kişi olursunuz.
Doğruyu söyleyin, en azından yalan söylemeyin.