“Maden ve Enerji Siyaset Değil, Memleket Meselesidir”
Yenişehir Kirazlıyayla Köyü’nde yatırım planlayan Meyra Madencilik’ten, yatırıma yönelik tartışmalara ilişkin açıklama geldi. Meyra Madencilik Sözcüsü Maden Yüksek Mühendisi Dr. Mustafa Zengin yaptığı açıklamada, her şeyin kılı kırk yararak hesap edilip incelendiğini ve izinlerin bu doğrultuda verildiğini belirtti.
Hiç kimsenin kafasında şüphe ve kaygıya yer vermemek için en doğru bilgilendirmeleri yapmayı sürdüreceklerini anlatan Zengin, “Asılsız, korkunç, hiçbiri doğruları yansıtmayan iddialarda bulunanlara da, ‘Hodri meydan’ diyoruz, halkımızın önünde akademisyenlerinizi de getirin, konuyu karşılıklı tartışalım, halk gerçekleri görsün. İddialarınızı kanıtlayacak elinizde bilimsel veriler var mı? Analizler, uzman kişilerce raporlarınız var mı?” dedi.
Bütün bu süreçleri ayrıntıları ile anlatacakları, işletmenin kuruluş aşamasına yönelik her konudaki sorulara cevap verildiği toplantılar ve maden işletmeleri gezileri düzenleyeceklerini ifade eden Zengin, ayrıca Kirazlıyayla sakinlerinden oluşan bir Denetim Komisyonu kurulacağını ve bu komisyonun işletmeyi denetleme hakkının bulunacağını kaydetti.
Maden meselesinin siyaset değil,bir memleket meselesi olduğunu söyleyen Zengin, Atatürk’ün bunu çok iyi gördüğünü vurguladı. Türkiye’nin enerjide yüzde 75 dışarıya bağlı olduğuna işaret eden Zengin, “Türkiye’nin bu esaretten kurtulması için madenlerin işlenmesi ve ekonomiye kazandırılmasını desteklemek gerekmektedir” dedi.
Gerçeklerin er yada geç sahneye çıkmak gibi bir özelliği olduğunu belirten Zengin’in açıklaması şöyle:
“Uzun zamandır olup bitenleri, yazılıp çizilenleri hayretle izliyoruz. İddia edilenleri okudukça acaba gerçekten bizim projemizden mi söz ediyorlar diye şaşırıyoruz. Son gelinen noktanın çığırından çıkmış olması bizde bir takım açıklamalar yapma zorunluluğu doğurmuştur. Ve bundan böyle gerek akademisyenler gerek uzmanlarımızla sahada daha fazla yer alıp hiç kimsenin kafasında, yüreğinde şüpheye ve kaygıya yer vermemek için en doğru bilgilendirmeleri yapmaya devam edeceğiz.
Bilimsel veriler ışığında toplantılar yaparak aynı ve benzer maden işletmelerine geziler düzenleyerek köy halkımızı en doğru bilgi ile buluşturacağız. Biliyoruz ki insan bilmediğinin düşmanıdır. Biz köylümüzü düşman değil dost kılarak memleketin kaynaklarını onlarla beraber, yine onlar için işleteceğiz.
“Bu oyunlar daha önce oynandı ve arkasından çok pis kokular çıktı”
Ortaya atılan iddialar o kadar kirli ve korkunç boyutta ki… İnsanların zehirleneceği, suların kirleneceği, siyanür kullanılacağı, asit yağmurları yağacağı gibi… Bütün bunları yapıyor olmamız için, bizlerin cani olması, devletin de bütün bunlara izin vermiş olması gerekir. Köylümüzü kirli bilgilerle kışkırtmanın ardında, devlete karşı halkın kin ve nefret beslemesini sağlamak mı var acaba? Aksi halde madem köylü zehirlenecekse, madem topraklar kullanılmaz hale gelecekse, madem burada hayat bitecekse bütün bunlara izin veren devlet bu halkın ölmesini mi istiyor? Hiç böyle bir şey olabilir mi? Böyle bir şey düşünülebilir mi? Bunu mu demek istiyorsunuz? Buradan bu iddialarda bulunanlara sesleniyoruz: Bunlar çok tehlikeli oyunlardır, bu örnekler Bergama’da yaşandı ve hepsinin altından başka oyunlar çıktı. Bu oyunlar daha önce de oynandı. Orada yaşayan halk çok sonra gerçekleri gördü. Ama maalesef herkes birbirine düştü, huzur kalmadı. O köylere dışarıdan gelip halkı kışkırtanlar veya bundan siyasi bir kahramanlık çıkarmak isteyenler bir anda ortadan kayboldular.
“Maden meselesi siyaset meselesi değil, memleket meselesidir ve Atatürk bunu çok iyi görmüştür”
Şu bilinmelidir ki, Maden ve enerji meselesi siyasi bir mesele değil “Memleket Meselesi” dir . Mustafa Kemal ATATÜRK yıllar önce bunu görmüş “Ulusal Hakimiyet İçin Ulusal Kaynakların Kullanılması Şarttır Demişti Ve Bunun İçin Maden Teknik Arama’yı (Mta) Kurmuştur. MTA’yı Bu Ülkenin Madenleri Bulunsun, Çıkarılsın, İşlensin ve Türkiye Dışarıya Bağımlı Olmasın Diye Kurmuştur. Mustafa Kemal ATATÜRK madenlerin işletilmesini istemiştir, o bağımsız bir Türkiye için bunun önemini görmüştür. Bu gün, madenlerin çıkarılmasını engelleyenler bizim dışarıya bağımlı olmamızı istemektedir. Türkiye Enerjide yüzde 75 dışarıya bağlıdır. Bu milli güvenlik sorunudur. Türkiye’nin bu esaretten kurtulması için madenlerin işlenmesi ve ekonomiye kazandırılmasını desteklemek gerekmektedir.
Bugünkü teknoloji ile çevreci, insan sağlığı ve güvenliğini en yüksek seviyede gözeten maden işletmeleri mümkündür ve bugün Türkiye’nin dört bir yanında bu teknoloji ile madenler işletilmekte, bulundukları yerlere büyük katkılar sağlamaktadır. Bütün bunları yakından görmeleri için köylümüzü, isteyen herkesi şu an faaliyette bulunan ve içlerinde ödül alanların da bulunduğu işletmelere götüreceğiz. Ve herkes hiçbir şeyin kendilerine anlatıldığı gibi olmadığını görecektir.
“İzinler devletteki uzmanlar ve akademisyenlerin analizleri ile uzun bir aşamada verilir”
Şu çok iyi bilinmelidir ki, bütün madenler devletindir, bizler devletten bu madenleri sadece kiralarız ve kuralları ne ise üniversitelerdeki akademisyenler, devletteki uzmanların görüşleri ışığında uzun soluklu bir analizden ve zorlu izin süreçlerinden sonra çevreci, bulunduğu yerde ki dengeleri koruyan, son teknoloji ile donatılmış ve her ayrıntısı hesaplanmış şekilde işletme izni alınabilir. Madenlerin işletilmesi, tesislerin kurulması bir günlük iş değildir ve Türkiye Cumhuriyeti gelişigüzel izin veren bir kabile devleti değildir. Her şey kılı kırk yararak hesap edilerek incelenir ve izinler bu doğrultuda verilir. Bütün bu asılsız iddialar devletin her aşamasındaki bürokratlara, memurlara hakarettir.
“Köylüden oluşan bir denetim komisyonu kurulacak”
Bütün bu süreçleri ayrıntıları ile anlatan, işletmenin kuruluş aşamasında her konudaki sorulara cevap verildiği toplantılar dizisi, maden işletmeleri gezileri düzenleyeceğiz. Bununla birlikte “köylümüzden oluşan bir denetim komisyonu kurarak işletmenin kuruluş aşamasında ve kurulduktan sonra işletme aşamasında, işletmeyi denetleme hakkıma sahip olacaklar. Bizim için köylümüzün gönül ferahlığı her şeyden önemlidir. Bütün süreçlere şahit olacakları, denetleyecekleri bir parçası olacakları bir sistemle ilerleyeceğiz.
Son olarak, bu asılsız, korkunç, hiçbiri doğruları yansıtmayan iddialarda bulunanlara da “Hodri meydan” diyoruz, halkımızın önünde akademisyenlerinizi de getirin karşılıklı bunu tartışalım halk gerçekleri görsün. Bu iddialarda bulunanlara soruyorum, bunları kanıtlayacak elinizde bilimsel veriler var mı? Analizler, uzman kişilerce raporlarınız var mı? Yoksa köy sakinlerini korkuya sevk edecek sloganlarla yatırımları engellemeye mi çalışıyorsunuz?
Bu hayatta yapmak, oluşturmak çok zor, yıkmak, yok etmek çok kolaydır. Biz ülkemiz için çocuklarımızın yarınları için zor olanı seçtik. Yalanlar gerçeklerin üzerini örtmeye çalışsa da, gerçeklerin er yada geç sahneye çıkmak gibi bir özelliği vardır. Saygılarımızla.”