Siz kimsiniz? Kendinizi tanıyor musunuz? Bir doğanız var. Ona meram anlatabiliyor musunuz? Kendinizi çalışmaya zorlayabiliyor musunuz? Sevdikleriniz için ne kadar fedakarlık yapabilirsiniz? Kendinizde değerli ve hoş bulduğunuz şeyler neler? Kendinizi sadece bir yük hayvanı gibi hissetmemek için önlem alıyor musunuz? Dinlenmeye ve eğlenmeye zaman ayırabiliyor musunuz? Günlük angaryaları tamamlayayım derken değerli günlerin geçip gittiğinin farkında mısınız?
Koşullarınızı gözden geçirin. Elinize geçen fırsatlardan yararlanabildiniz mi? İşiniz için yeterince çaba gösteriyor musunuz? Sizi engellemek ve aşağı çekmek isteyenlere karşı direnebiliyor musunuz? Eşinizle, çocuklarınızla ve kardeşlerinizle barış sağlayabildiniz mi? Sağlığınızı tehdit eden alışkanlıklarınızdan uzaklaşabiliyor musunuz? Yapabileceğinizi bildiğiniz işleri yapıyor musunuz? Sorumluluklarınızı üstlenebiliyor musunuz?
Bu soruları “Hayır” şeklinde yanıtladıysanız bir de şunları deneyin: Yanlış olduğunu bildiğiniz şeyleri yapmayın. Yaptığınız işin yanlış olduğundan eminseniz yanlışı sorgulayarak zaman yitirmeyin. Bir şeyin doğru ya da yanlış olduğunu deneyimlerinizle anlayabilirsiniz. Yersiz sorgulama kafanızı karıştırabilir ve eyleme geçmenizi engeller.
Herkes kendini tanıyabilecek kapasiteye ve bilgeliğe sahiptir. Durmanız gerektiğinizi fark ettiğiniz zaman durun. Sizi güçsüz bırakan ve utandıran sözleri söylemeyin. Sadece güçlü yapan şeyleri söyleyin. Onurla anlatabileceğiniz şeyler yapın.
Dışsal uyarılara aldırmak zorunda değilsiniz. Kendinizin rehberi olabilirsiniz. Bunu yaparken kültür birikimlerinizin rehberliğini de dikkate alın; çünkü geçmişin bilgeliği önemlidir. Atalarınızın size söyleyecek yararlı şeyleri olabilir.
Eşinize, patronunuza, çocuklarınıza, akrabalarınıza gerçekten ne istediğinizi ve neye ihtiyaç duyduğunuzu söylemeyi deneyin. Bir işi yarım bırakmayın. O işle ilgili ihmalleriniz varsa hemen düzeltin. Hayatınızı bahanelerle ve yalanlarla doldurmayın.
Siyasal İslam’ı, ırkçılığı, adaletsizlikleri, liyakatsizlikleri, baskı ve zulümleri, hırsızlıkları ve tehdit dilini eleştirin. Bunlarla savaşan demokratik güçlerin yanında yer alın ama önce kendi evinize barış ve huzur getirin.
Hayatınızı yok yere zorlaştırmaktan vazgeçin. Yaşamınızı sadeleştirin. Ön yargılarınızdan ve karamsarlıktan arının. Böyle yaparsanız güçlenirsiniz ve ileriye doğru daha emin adımlarla ilerlersiniz. Kaygılarınız, umutsuzluğunuz, küskünlüğünüz azalır.
İtaatkar ve zararsız bir kucak köpeği rolünü üstlenmek istemiyorsanız cesaretli ve dürüst olun. Sesinizi yükseltin. Ne istediğinizi neden istediğinizi ifade etme cüretini gösterin. “– miş” gibi yapmayın. Sessiz kalmanın sonu kötüdür. Sessiz kalarak çatışmadan kaçınabilirsiniz ama bu asla iyi bir seçenek değildir. Sizi köleleştirir. Söyleyecek bir şeyleriniz varken susmak yalan söylemektir ve zorbalık yalandan beslenir. Baskıya karşı koyamazsanız gizli intikam hayalleri kurmaya başlarsınız. Bu duygu hayatınızı zehirler.
Önce hayatınızda temizlik yapın. Neleri boş vereceğinize nelerin peşine düşeceğinize karar verin. Dünyada olup bitenleri eleştirmeden önce kendi evimizde barışı ve düzeni sağlarsak dünyayı kötü bir yer olmaktan kurtarabiliriz.
