Üzerinden 40 yıldan fazla zaman geçti…
Sol parti ve gurupların sayısını bilen yoktu. Yani sol paramparça idi. Hemen her konuda ayrı tespitler yapılıyor, ayrı sloganlar söyleniyordu. Birlikte eylem yapma olanağı bile kalmamıştı. Ölüm gibi acı olaylarda zorunluluktan bir araya geliniyordu. İşte o zamanlarda kavga yaratmayan, solu birleştirebilen tek slogan vardı:
“Bağımsız Türkiye”…
Biraz kaba kaçsa da “Hoşt Amerika…P..t Amerika” sloganı da nakarat gibi söylenirdi. Şimdilerde çok zengin olduğunu duyduğumuz bir arkadaşımız da, her fırsatta çıkıp “Çok Yıldızlı Amerikan Bayrağı” adlı şiiri okurdu. O şiir de, paramparça olmuş sol gurupları birleştirirdi. Bağımsız bir Türkiye ideali ve ABD’nin azgın bir emperyalist devlet olduğu konusunda düşünce ayrılığı yoktu.
Amerikan bayrağı üzerindeki yıldızların çokluğu, saldırganlığının da sınırsızlığını simgeliyordu. Vietnam savaşı bütün şiddetiyle sürüyordu. ABD’nin Vietnam yenilgisini bütün dünya ile birlikte kutladık.
Oysa Amerikan bayrağı İngiliz sömürgeciliğine karşı birleşen 13 koloninin bağımsızlığını simgeliyor, yedisi kırmızı, altısı beyaz 13 şeritten ve mavi zemin üzerinde 13 yıldızdan oluşuyordu. ABD ulusal marşı da “Yıldızlarla Bezenmiş Bayrak” adını taşıyordu. Her ne kadar bestesi İngiltere’de meyhanedeki sarhoşların şarkılarından alınsa da Amerikan bağımsızlık savaşının simgesi haline gelmişti. Zaman içinde yıldız sayısı arttı. ABD bayrağındaki yıldız sayısı arttıkça, ABD saldırganlığı da arttı.
Gün geldi bu bayrağı taşıyan savaş gemileri dünyanın öteki ucunda top namlularını mazlum ulusların liman kentlerine çevirerek gambot politikaları ile baskı kurdu. Gün geldi ABD bayrağı ve canavar resimleri ile süslenmiş ABD uçaklarının attığı binlerce ton bomba ile ölüm kustu. Bunların hepsi ABD bayrağındaki yıldızların sayısını artırmak içindi. Zaman içinde yıldızlar o kadar çoğaldı ki bayraktaki yıldız sayısını 50 ile sınırladılar. Ancak bu sınırlama ABD saldırganlığını ve egemen olmak istediği ülke sayısını sınırlamadı. ABD saldırganlığını sınırlayabilen tek güç, mazlumların mücadelesi oldu.
Son olarak Körfez savaşları öncesi ortaya atılan BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) ile Ortadoğu bölgesinde 22 ülkenin haritasının değişeceğini pervasızca ilan ettiler. Alenen dağıtılan bu haritalarda ülkemizin “yeni” durumu da gösteriliyordu. Birileri, meydanları, salonları gezerek “BOP eş-başkanı” olduğunu gururla ilan etti. Bunu söylerken “Diyarbakır’ı da yıldız yapacağız” diyordu. Bu söz “Diyarbakır ile ABD bayrağına bir yıldız daha ekleyeceğiz” anlamına geliyordu.
Ve yeni yıla merhaba demeye hazırlanırken, “Türkiye’nin Partisi” olduğunu ilan edenler Diyarbakır’da, “özerklik” söylemlerinde yeni bir aşamaya geçtiler. “BOP eş-başkanı” olmakla övünen, “Diyarbakır’ı yıldız” yapacağını söyleyen adam, aslında Diyarbakır’ın ABD bayrağına eklenecek bir yıldız olmak üzere olduğunu anlayamasa da birden bire celallendi.
Kurtuluş Savaşı vermek üzere Büyük Millet Meclisi’ni kurmasının üzerinden 1 yıl geçmeden İstiklal Marşını kabul eden ulus, bağımsızlık savaşından 155 yıl sonra İngiliz sarhoşlarının şarkısını ulusal marş olarak kabul eden ülkenin oyuncağı oluyor ve “solcu” geçinenler Diyarbakır ile ABD bayrağına bir yıldız daha eklemenin “gururunu” yaşıyordu.
“Çok Yıldızlı Amerikan Bayrağı” şiirini protesto için okuyanlar ve alkışlayanlar da 40 yıl sonra “Çok Yıldızlı Amerikan Bayrağına” bir yıldız daha armağan edilmesine alkış tutuyorlardı.
Yeni anayasa, yeni Türkiye, yeni saray, yeni CHP, yeni Cumhuriyet gazetesi diyenler ise yeni yılda ABD bayrağına yeni bir yıldız eklenmesini sessizce izleyecekler mi?
Göreceğiz…
Yeni yılda, “yeni” denilen eski yöntemlerle mücadelede yeniden birlikte olmak dileği ile…