Bu satırlar yayınlandığında Cumhurbaşkanlığı seçimi büyük olasılıkla
tamamlanmış olacak.
Atatürk’ün Çankaya’sına aday olan 3 isim de Turgut Özal’a hayran.
RTE en başından beri Turgut Özal’a olan aşkını açıkça ifade ediyor. 12 Eylül darbesinin temizlediği yollardan iktidara yürüyen RTE hemen her seçimde Özal figürünü afişlerinde kullandı.
Diğer aday Selahaddin Demirtaş her ne kadar bu konuda net bir söz söylemese bile PKK ve uzantılarının Turgut Özal’a ne kadar hayran olduğunu biliyoruz. “Federasyon” sözcüğünü ilk olarak ağzına alan en yüksek devlet görevlisinin Özal olması nedeniyle parti olarak Turgut Özal aşkları sürüyor. PKK’nın lider kadrosu Özal’ı zehirlettiği iddiası ile Türk Silahlı Kuvvetlerinin bir generalini yargılatıyor. Bu konuda tanıklık ediyor.
Son olarak da “Çatı Adayı” Özal’a olan aşkını açıkladı. İşi daha da ileri götürerek Özal’ı gelmiş geçmiş “en sevilen Cumhurbaşkanı” ilan etti. Bir anlamda kendisini destekleyen CHP’nin 40 yıllık Özal karşıtı mücadelesini çöpe attı. “Sattırmam” diyerek masaya yumruğunu vurarak oy patlaması yapan Necdet Calp’i de harcadı. “Alışamadım” telgrafı ile bir direnişe imza atan genç subayları da, Özal’ı karşılamayan belediye başkanlarını da yok saydı.
Yazılı ve görsel basının beyin yıkama yöntemi ile vatandaşın bilincine şu kazındı. “Özal Türk Parasını Koruma Kanunun kaldırdı ve böylelikle cebinde dolar bulundurmayı suç olmaktan çıkardı.”
İşin tuhafı bu sözü hayatı boyunca cebine 100 dolar koyamamış insanlara söylettiler. Özal’ın bu girişimi ile değeri birkaç kuruş bile olmayan 10 santimetrekarelik yeşil renkli kağıt parçasına 215 lira değer yüklediler.
ABD dünyada parasının karşılığı olmayan tek ülkedir. En önemli ihraç kalemi de aslında değeri olmayan bu kağıt parçasıdır. Bu kağıt parçasının değersizliğini haykıran ülkeleri silah çekerek dize getirmek ister. Irak’ın işgali de Libya’nın işgali de bu yüzdendir. İran’a, Rusya’ya kızgınlığı da bu yüzdendir.
Özal döneminde yapılan bu değişiklik ile Türk halkı asla kazanamayacağı bir yarışa girmiş ve dolar kaçmış Türk lirası kovalamış, ne yazık ki hep dolar kazanmıştır. Bu değişiklik yüzünden Türk halkının en çok kaçtığı para Türk parası olmuştur. Bu durum bağımsız bir ülke için utanç vericidir. Bu politikalar nedeniyle 20 yıl sonra Türk parasından 6 sıfır atılmak zorunda kalınmıştır.
ABD doları karşısında değersizleştirilen bütün ülkenin paralarının gerçek bir değeri vardır. O paralar ne kadar değersiz olsa da bir değeri vardır. Kan ile, gözyaşı ile alın teri ile kazınmış bir değer. O paralar, hammaddedir, petroldür, sudur, enerjidir, paralı askerliktir. Ama bir karşılığı vardır. ABD dolarını ayakta tutan ise ABD’nin silahlı gücüdür.
Özal işte böyle bir para için Türk halkını deli danalar gibi koşturmuştur. İşçiler, memurlar yıllarca maaşlarını aldıkları gün yasa dışı döviz bürolarına koşup kapıda kuyruk olur, tüm maaşını dolara yatırır, sonraki günlerde gerektiği kadarını bozdururdu. Her bozdurduğunda biraz daha yüksek değer almasından sevinç duyar, hiç değilse sigara parasını karşıladığını söyleyerek teselli bulurdu. Oysa ertesi ay aldığı maaşı reel olarak çok daha fazla düşer aslında kaybederdi. Bütün tüketim maddeleri dolar ile beraber artar sadece maaşlar sabit kalırdı.
Bu durum tıpkı İngilizlerin tazı yarışlarında kullanılan mekanik tavşan olayına benziyor. Tazı ne kadar hızlı koşarsa koşsun, hep mekanik tavşan öndedir.
Türkiye 12 Eylül faşist darbesinin yarattığı baskı ortamında bu tür yasaları ABD baskısı ile çıkardı. Özal da bu oyunların en iyi sahneye koyucusu oldu.
Türk halkı Özal’ı çok iyi tanıyor. 24 Ocak kararları ile darbe şakşakçılığı ile banker skandalları ile işçi düşmanlığı ile özelleştirme politikalarını gündeme taşıması ile “zengini sevmesi” ile “papatyaları” ile Jaguarları ile, “bir koy üç al” iddiaları ile Türk Ordusunu savaşa sürme isteği ile tanıyor.
Özal adını Türk halkı unuttu. Ama getirdiği yasalar, yaptığı yıkım halen yürürlükte.
Aslında hayran oldukları politikalar 60 yıldır ABD’nin ezilen ülkelere silah zoru ile dayattığı uygulamalar. Ne yazık ki başımıza gelen felaketin farkında değiliz. Ve felaketimizi ödül olarak algılıyoruz.
Yorumlar kapalı.