Cumhuriyetimizin çürüyüşten dirilişe geçmesi için iktidarın el değiştirmesi gerekir. İktidara gelmenin en önemli aracı da siyasal partilerdir. Demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurları olan siyasal partiler ne yazık ki siyasal yaşamı ve devleti yozlaştırmanın da araçları olabiliyorlar. İşte bu yüzden devleti düzeltme işine siyasal partileri düzeltmekle başlamak gerekiyor.
Demokrasimizi çürüyüşten kurtarıp diriltmek isteyenleri ve şimdiki yozlaşmaya bulaşmamış bilinçli insanlarımızı bir siyasal partinin bütünlüğü içinde örgütleyip eyleme geçmek lazım. Siyasal mücadeleye yeni yaklaşımlar getirecek herkese, özellikle de gençlere ulaşmamız gerekiyor. Böyle bir bütünleşmeyi gerçekleştiremeyen partiler iktidar olmayı başaramazlar.
Lider ve onun dar çevresi ile bilinçsiz bir şekilde örgütlenmeye çalışan bir parti, toplumu çürüyüşten dirilişe taşıyamaz. Geniş halk yığınlarının katılımıyla şekillenen ortak aklı örgütleyip işlevsel duruma getirmek zorundayız. Bunun sağlanabilmesi için üyelik sisteminin yeniden düzenlenmesi şarttır.
Bir siyasal partiye sempatiyle bakan kişi çalışma koşulları ve zamansızlıktan dolayı etkin üyelik görevlerini yerine getiremeyebilir. Bu durumdaki yurttaşlara parti kapılarını büsbütün kapatmak doğru olmaz. Çünkü onlar günü geldiğinde seçim kampanyalarında, mitinglerde vb. gösterilerde yer alabilirler. Partiye maddi katkı da sağlayabilirler.
Koşulları nedeniyle parti çalışmalarına düzenli şekilde katılamayan bu kişileri kimlik kartından yoksun bırakmak hatalı bir davranıştır; çünkü kimlik kartı bağlılığı ve aidiyeti ifade eder. Bu insanlar için “Aday üyelik” sistemi getirilebilir. Kendilerine verilen parti kartında “Aday üye” ifadesi yer alabilir.
Parti toplantılarına ve etkinliklerine karılan, aidatını hiç aksatmadan ödeyen, çalışmalarıyla ve paylaşımlarıyla niteliklerini kanıtlayan aday üyeler, altı aylık ya da bir yıllık süre sonunda “Aktif üye” konumuna getirilmelidirler. Böyle yapılırsa hem halk desteği genişletilir hem de o desteğin içinden bilinçli ve etkin kadroların çıkması sağlanır
Aktif üyeler, parti içi seçimlerde ve alınacak kararlarda etkili ve yönlendirici olurlar. Yönetim kurulları ve diğer kurullar bu üyelerin oylarıyla oluşturulur. Parti genel merkezi bu süreçlere müdahale etmekten kaçınmalıdır. Özellikle seçim işleri herkesin gözü önünde ve aktif üyelerin geniş katılımıyla gerçekleştirilmelidir.
Önerdiğimiz bu model, yurttaşlarımızın ve özellikle gençlerimizin dışlanmışlık ve politikaya küskünlük duygularını aşmakta çok yararlı olacaktır. Gençlerin eğitim ve çalışma koşulları göz önünde bulundurularak kendilerine en uygun gelecek etkinliklerde yer almaları mutlaka sağlanmalıdır.
Kadınlarla, kadın kuruluşlarıyla, işçilerle, sendikalarla, sivil toplum örgütleriyle organik ilişkiler kurulması büyük önem taşımaktadır. Tüm cumhuriyetçi güçleri toparlayıp partiye kazandırmak zor ama gerekli bir stratejidir. Bu işler lafla olmaz.
Bütün bunlar, partileşmeyi “Ortak aklın örgütlenmesi olarak gören bir yaklaşımın gereğidir. Bir lider ya da hizip çevresinde sıkışıp kalan partilerin iktidara gelmeleri hayal bile edilemez. Türk siyasal yaşamının pek alışık olmadığı bu yöntemlerin denenmesi gerekiyor.
Çürüyüşe sürüklenen Türkiye’yi dirilişe yöneltmek içi boş sözlerle olmaz; akılla ve doğru eylemlerle olur. Ortak aklın doğru eylemler için örgütlenmesi bu amaca inanan insanlar için kaçınılmaz bir ödevdir.