Haydi, Hepinize Rastgele

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

21122015tyc2

Diş Hekimi Abdullah Akalın’ın Arşivimize Kazandırdığı Bir Av Sonu Ve Sofra Öncesi Fotoğraf

1980’li Yıllara Ait bu Fotoğraftakiler soldan sağa: Gazozcuların Adnan Okandan, Yağhaneci Ali Olgun, Hasan Tahsinlerin Ali İhsan Us, Tulumbacı Fehmi’nin oğlu Necmi Manaş, eski terzilerden Hakkı Mete, Diş Hekimi Abdullah Akalın, Sadık Hanlı, Kâmil Abi ve yerde oturan şoför Hüsnü Abi.

Tatil günlerinizde; büyük bir keyifle hoşça bir vakit geçirmek ister misiniz? Av yapmanızı tavsiye ederim. İster balık avı, ister kara avı olsun… Av süresince iş ortamından ve yoğunluğundan uzak, temiz bir havada maksatlı kros şahane oluyor.

İçinizde bu spora karşı birazcık istek uyandığında, hemen bu işe meraklı dostlarınızla derhal yakın bir temas ve ilişkiler içinde olun ve böyletyc bir av partisine katılın. Umarım tadına doyamayacaksınız.

İlçemizdeki av sohbetleri, Yenişehir Avcılar Kulübü’nde olurdu. Kulübün 2000’li yılları başlarındaki başkanı arkadaşım Diş Hekimi Abdullah Akalın idi. Onun tetiklemesi ile bende bulaşır gibi oldum. Önce balık oltasıyla başladı bu hastalığım. İyi de alışmıştım ama ne yazık ki pek uzun sürmedi. O hobim içimde sönmüş bir volkan gibi küllenmiş olarak kaldı.

Bu mekânda atmanın limiti yoktur. Lokalin uygun bir köşesinde hayalcileri uyaran bir çan bulunurdu. Anlatılan hikâye abartılı ise yakın bir arkadaş çana dokunur, şangırtı sesi ile herkeste gülücükler birer birer piyasaya çıkardı. Devamı zorlanmadan gelirse bu âlemde gülmece dolu sohbetlere doyum olmazdı.

Av için kararlar burada alınırdı. Her kafa denginin bir grubu vardır. Grubun da birbirinden farklı hikâyeleri gizliden yarışırdı. Espri de buradaydı: “Farklı olmak!”

Kararı alınan grup avı için, gruptaki arkadaşlar erkenden toplantı yerine gelir, bir gün önceden hazırlanan malzemeler, yiyecek ve içecekler bagajın uygun yerine özenle yerleştirilir. Bu sporun en büyük kahramanları avcının sadık dostu av köpekleri de çok değişik adlarda olup, bu seyahatin en değerli yolcusudur artık.

Tatlı bir yolculuktan sonra av mahalline gelinmiş olur. Grup başkanı bütün arkadaşlara nerede toplanılacağını bildirir. “Haydi, hepinize rastgele” temennisiyle herkes doğadaki yerini alır, nasibine takılırdı. Bütün gözler köpeklerde olur, heyecan, nabız atışlarındaki artış ve arkasından isabetli bir atışta, önce köpek avının üstüne çullanırdı. Avı ağzına alıp çiğnemeden sahibine getiren köpek en makbul olanıydı.

Avcılık sporu mevsiminde, çevreye ve doğaya zarar vermeden, hayvan neslini de tüketmeden yapılırsa yarınlar için av sıkıntısı çekilmeyeceği ortadadır.

Yöremizde av hayvanlarından bıldırcın, üveyik, keklik, tavşan bulunurdu. Hele o sığırcıkların güneşi bir bulut gibi engellediği nasıl unutulur?

Zararlı hayvanlardan domuz avı sürekli yapılır. Kurt, çakal ve tilki’nin kışın köylerin içlerine kadar geldiği duyulurdu. Küme avında eskisi gibi kaz ve ördeğe pek rastlanmasa da oyalanacak kadar da oluyor sanırım.

Av sonu geldiğinde; herkes teker teker başkanın belirttiği noktaya doğru yol alırdı. Torba ve künteler dolu ise büyük bir keyif olmakla beraber taşıyan için de büyük bir eziyettir. Yürüdükçe kurşun gibi ağırlaşır, bazen çekilmez olur bu yürüyüşler. Güzel bir çeşme başında ağırlıklar hemen yere bırakılırdı. Eller ayaklar adeta kanatılırcasına bol suyla yıkanır, sıra sofra düzenine gelirdi. Herkes yapacağı görevi bilir, yaygıların üzerine her çeşit yiyecek ve içecek yerli yerince konulurdu. Bu görüntü açlığın doruk noktasında sabırsız bir bekleyişe dönüşürdü. “Haydi, buyurun sofraya” komutu ile bütün yorgunlukların elektriği topraklanırdı adeta.

Izgaralar, yahniler ve de banaklar, şişeleri boşaltan gıdaların başındadır. O günkü anılar yeni para gibi yavaş yavaş tedavüle çıkmaya başlar. Ve işte doyumsuz sohbet böyle olmalı ki, içinde alınganlık bulunmadan kahkahaya dönüşsün.

Eski marangoz ustalarından Uluköylü Rıza Usta’nın kayınbiraderi, çırağı, kalfası hatta en büyük evladı merhum Fuat Ceylan ile 2003 yılında yaptığımız bir söyleşide kısa da olsa geçmişi şöyle bir harmanlamıştık.  Hep kullanılmış güzel günlerin egemen olduğu bu sohbeti buraya da taşıyalım istedim.

Avcılar Kulübü 1955 yılında Hasan Tahsinlerin Osman Nuri Us başkanlığında ilk kez kurulmuş. Yönetim kurulu da Kumaşların Ethem Özeç, Edip Karabacak, Terzi Hakkı Mete, Değirmenci Ali Osman Yılmaz, İsmail Lapacı ve Fuat Ceylan’dan oluşmuş. Kulübün yeri Şalvarlı Çıkmazı’ndaki 12 No.lu dükkân.

21122015tyc1

 

1953 yılının hazan mevsimi ve adeta hüzün kokan bir tatil günü. Subaşı köyü çamlığının Kaçakçı Çeşmesi mevkiinde öğle yemeği için toplanılmış.

Fotoğrafta sırasıyla:

1- Fotoğrafçı Hasan Baba (Karahan), 2- DSİ Şoförü Kara Süleyman, 3- Kuşçu Mustafa, 4- Kalaycı Turan Dıngıl, 5-Fehmi Karahan(Hasan Baba’nın kardeşi), 6- Akücü Arap Hüseyin(Turhanlı), 7- Terzi Hakkı Mete, 8- Şındak İsmail, 9- Fuat Ceylan. (Fotoğraf kaynağı: Merhum Arap Hüseyin eşi Semiha Turhanlı).

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Haydi, Hepinize Rastgele
Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.