1980’lerde AVM’ler (Alışveriş Merkezleri) faaliyete geçip her yerde yaygınlaşırken, bakkal ve benzeri küçük esnafta bu durumdan olumsuz yönde etkilendi. AVM’ lerde yer alan firmalarla rekabet edecek ekonomik güçleri yoktu. Kendi öz sermayeleriyle günlerini zorluklar içinde geçiren bakkal esnafının, her küçük esnaf ve sanatkâr gibi, peşin alışverişleri az, çoğu da vadeli olurdu.
Vadeler, ipek böceği kozasına, arpa, buğday, ayçiçeği ve mısırın harmanları sonuna, pancar sökümüne, tütün satımına ya da koyun kırkımına verilirdi. Nakit para işçi ve memur kesiminde olurdu. İşçiler ücretlerini gündelik ya da haftalık, memurlarda ay başlarında alırdı.
Bir çok esnaf ve sanatkâr dahil, halkın bankalarla çalışma alışkanlıkları yok gibiydi. İnsanlarımız banka şubelerini borç para veren kurum gibi algıladıklarından, bu yerlere girmeye sakınırlardı. Banka da çalıştığımız yıllarda işyerlerine her gün öğleden sonraları gider orada hesap açardık. Bu hesaplara yatırılmak üzere makbuz karşılığı mevduat toplardık.
Bu faaliyetimizin adı “Damla Planı” idi. Bir ayda hesaplarında biriken paraları, hesap sahibi olan esnaf veya sanatkâr dilediği zaman hesabından çekerdi. Amaç; bankaya girmeye çekinen bu insanlarımızın şubeye gelmelerini sağlamaktı.
Onların iş yerlerine kadar gidip, bankacılık hizmetimizi sunarken, bankalar yasası gereği sır vermenin yasak, gizliliğin de esas olduğunu telkinlerimizle ikna ederdik.
Geçen zaman içinde her şey değişti. Bu değişimlere ayak uyduramayan küçük esnaf ve sanatkârın olumsuz etkilendi. En başta da bakkal esnafının bu olumsuzluktan nasibini aldığını gördük. Bakkal esnafının yok olup tükenmesi nedeniyle, bu kez marketler, tekel bayileri, şarküteriler, kuruyemiş ve çerezciler her türlü donanımlarını, fiziki görünümlerini değiştirerek faaliyete geçtiler.
Bakkal esnafından işyerini yenileyen sadece Lapacı Marketin sahibi merhum Mustafa Lapacı olmuştu. Babası Emin Lapacı’dan devir aldığı Çarşı Mahallesi Zafer Caddesi No: 4 deki bakkaliye dükkânını uzun süre çalıştırdıktan sonra, markete dönüştürüp ömrünün sonuna kadar da bu mekânda çalışmıştı. Bugün ise oğulları Faruk ve Tahsin Lapacı kardeşler ata mesleğini aynı yerde sürdürmekteler.
Yenişehir’de 1930-1970’li yıllar arası bakkaliye olarak gerek merkezde gerekse mahallede olsun faaliyet gösteren bu esnaflarımızın isim ve lakapları, iş yeri adresleriyle birlikte şöyleydi:
Süleyman Ahı ve kızı Sabahat Ahı-Belediye Altı No: 42
Mehmet Aşık (Çavuş) ve oğlu Osman Aşık-Belediye Meydanı
Tatar Bayram (Akman)-Belediye Meydanı sonra da Yeni Otel Altı No: 14
İsmail Aykol – İstiklal Caddesi
İlhami Büyükemir – Süleymanpaşa Türbesi Karşısı
Recep Büyükkardeşler-Tabakhane Mahallesi Cami Sok. No: 2
Hasan Beysel ve oğlu Yüksel Beysel-Belediye Meydanı
Mustafa Beysel – Belediye Meydanı
Osman Baştürk – Bursa Caddesi No: 1
Ali Birant – Cumhuriyet Caddesi
Mehmet Emin Can – İstiklal Caddesi No: 45
Arnavut İlyas (Ceylan)-Yılmaz Mahallesi İnegöl Caddesi
Arnavut Hüsko-(Hüseyin Coşkun ve oğlu Koli Enver Coşkun) Yılmaz Mahallesi İnegöl Caddesi
Arnavut Malik (Coşkun) İstiklal Caddesi sonrasında Belediye Meydanı
Ekrem Can – Yeni Otel Altı No: 21
Mustafa Çevik – Yeni Otel Altı No: 15
Seyit Ahmet Çelebi-Ulucami Mahallesi Namazgah Sokak No: 20/A
Ahmet Çolakoğlu ve oğlu Lütfü Çolakoğlu-Belediye Meydanı No: 12-19
Osman Çevik – Bursa Caddesi No: 2
Hasan ve oğlu Hüseyin Duğan-Yeni Mahalle Kurşunlu Sok. No: 10
Yemişçi Hakkı Demirci, oğlu Burhan Demirci-Belediye Meydanı No: 43-45
Hacı Ahmet Ersöz – İstiklal Caddesi
Yemişçi Hüsnü Doburca-Çayır Mahallesi Şalvarlı Sokak No: 27
Muzaffer Engür – İstiklal Caddesi
Süleyman Elber – Cumhuriyet Caddesi
Recep Eriş ve oğlu Mustafa Eriş – Yeni Otel Altı
Zogo Ahmet (Ersöz)-İstiklal Caddesi Belediye Altı
Hüseyin ve Sadi Engür – İstiklal Caddesi No: 17
Ceketsiz Hüseyin (Ferik) Çayır Mahallesi Şalvarlı Sokak No: 24
İsmail Hanlı – Kozdere Yolu
Mehmet ve oğlu Mustafa Erbaş-İstiklal Caddesi No: 24-26
Lütfü Hatipoğlu – Kurtuluş Mahallesi
Emin Lapacı ve oğlu Mustafa Lapacı-Zafer Caddesi No: 4
Paket Hüseyin ve oğlu Ömer Karnabat-Eski Tahıl Caddesi
Ali Kocabaş-Ulucami Mahallesi Çırakzade Sokak No: 15
Emin Kobak – Yeni Mahalle Yarımağa Sokak No: 26
Mehmet Kahya-Kurtuluş Mahallesi Yeşil Sokak No: 2
Kazım Murabıt oğulları Mustafa ve Ferruh Murabıt-Belediye Meydanı Çarşı Hamamı Yanı
Kara Ahmet (Özsoy) ve oğlu Nafi Özsoy-Ulucami Mahallesi İstiklal Caddesi No: 16/A
Salih Özsolak – Bilecik Caddesi No: 1
Mehmet Oğuz-Çayır Mahallesi Şalvarlı Sokak No: 29
Piroğlu Ahmet (Öz) Ulucami Mahallesi İstiklal Caddesi No: 10
Ömer Özer – Ulucami Mahallesi
Ferit Özer – Hıdırbali Mahallesi Bursa Caddesi
Poker Hasan (Peker) Ulucami Mahallesi İnegöl Caddesi No: 1
Hüseyin Pişkin-Tabakhane Mahallesi Tabaklar Sokak No: 2/A
Mehmet Sönmez-Gündoğan Mahallesi Bilecik Caddesi No: 28/A
Mehmet Sunar-Çarşı Mahallesi Zafer Caddesi No: 10
İsmail Sevinç – Yenihal No: 34
Şükrü Sığın-Tabakhane Mahallesi Etempaşa Sokak No: 2/A
Mazhar Sırman-Gündoğan Mahallesi Bilecik Caddesi
Osman Şemaki-Tabakhane Mahallesi Yediyol Sokak No: 17
Şapkacı Tahir (Tanrıverdi)-Ulucami Mahallesi Çatalçeşme Sokak
İbrahim Tavşanlı ve oğlu Muzaffer Tavşanlı-Belediye Altı sonrası İstiklal Caddesi
Celal Toraman – Belediye Yanı No: 5
Topal Murat – Gündoğan Mahallesi
Kazım Tosun – Tabakhane Mahallesi Tabaklar Sokak
Çavuş Mehmet ve oğlu İbrahim Tükel-Ulucami Mahallesi İstiklal Caddesi No: 8
Hafız Halil Tozman – Yenihal No: 10
Hasan Tahsin Us ve Halefleri – Şalvarlı Sokak
Ali Üzüm ve oğlu Hakkı Üzüm-İstiklal Caddesi No: 43
Basri Yurdacan-Tabakhane Mahallesi Etempaşa Sokak No: 5
Mutaf Hafız – Yenigün Mahallesi Kozdere Caddesi
Ahmet Canlı – Eski Garaj
Çocukluğumu ve gençliğimi yaşadığım bu yıllarda, adlarını yazarken gözümün önünde canlanan renkli simalarla ilgili anıları sizlerle paylaşmak isterim:
Örneğin, Arnavut Malik Ağa’yı hiç unutamam. Onu her daim film artisti Vahi Öz’e benzetmişimdir. Tontonluğu, sevecen tavırları, o fiziksel yapısıyla sanki Vahi Öz’ün ikizi gibiydi. Çok gamsızdı. Telaşeyi sevmez, Rumeli aksanı ile konuşması ona çok yakışırdı.
Büyük oğlu halen Gemlik’te avukat olan Hulusi Coşkun saygı duyduğumuz bir kişiliğe sahipti. Küçük oğlu Şinasi Ortaokuldan sınıf arkadaşım olduğu için, fırsat buldukça tarla faresi gibi bu dükkâna dalar, atıştıracak mutlaka bir şeyler bulurdum. Sonrasında da yapılacak olan ayak işleriyle yediklerimi tabii ki emeğimle öderdim.
Bu mekânda satılan ürünlerin başında tava yoğurdu, süzme yoğurt, peynir, lor, kaymak ve tereyağı ile turşu çeşitleri gelirdi. Hele lahana turşunu yemeye, suyunu da içmeye doyamazdım. Süt ürünleri olsun, turşu çeşitleri olsun hepsi kendi imalatlarıydı. Reçel çeşitleri, petek balları, teneke içindeki pekmezleri ve bulamaçları ile bu dükkân adeta şarküteri gibiydi. Siyah erik nerdeği de bu mekânda bulunurdu.
Buzdolaplarının yerine tel dolaplarının kullanıldığı yıllarda, soğutucu olarak kullanılan buzun adresi Malik Coşkun’du. Buz kalıplarını erimemesi için kereste talaşları içinde çullara sarılı olarak muhafaza eder öyle satardı.
Hacı Veysellerin Hasan Beysel’in Belediye Meydanı’ndaki işyeri, Günecelilere ait fırının bitişiğinde idi. Arçelik Bayii olan Halit Beysel; “Bakkal esnafı içinde ilk kapaklı buzdolabını işyerine 1963 yılında alan amcam Hasan Beysel’dir” demişti. Genç yaşta felç olunca oğlu Yüksel bu işi uzunca bir dönem devam ettirdi. Fakat değişime ayak uyduramayınca bu kez iş kolunu değiştirerek Hıdırbali Mahallesi Hacı Hasan Sokaktaki evlerinin altında, Tuhafiye ve Parfümeri olarak çocuklarıyla birlikte çalışmıştı.
Yorumlar kapalı.