Biliyorsunuz geçenlerde meclisten teskere çıktı. AKP-CHP-MHP ortak kararıyla onaylandı bu teskere. Yani milletçe oy verdiğimiz insanlar bizim adımıza savaşa girme yetkisi verdi askere. İlk defa aynı fikirdeler ne tuhaf.
AKP’nin aksini yapmasını kimse beklemiyordu zaten. MHP ise kaynayan bir kazan gibi. Bir tarafta elleri bağlı emir eri gibi yöneticileri, diğer tarafta ise kanları deli akan ve sokağa dökülmeyi bekleyen genç örgütleri. Tabii ki savaş yanlısı olmalıydılar. Hem gençleri üzerinde kaybettikleri itibarları için hem de verilen emir bu olduğu için.
CHP deseniz valla bende inanmak istemiyorum ama sanırım sadece savaştan korktu denmesin, çözüm taraflı oldukları anlaşılsın diye verdiler oylarını. Aslında seçim sonrası Kılıçdaroğlu’nun tavrını ve çözüm odaklı duruşunu çok takdir ediyorum. Bence üzerine oynanan oyunlara rağmen duruşunu bozmadan kendini her mecrada anlatma çabası örnek olmalı diğerlerine. Umarım yeni seçimde meyvesini toplar artık.
HDP’ye gelince, teskereye bir tek onlar karşı çıktı. Neden dersiniz? Dağlarda yıllardır savaşmaktan hatta canlı bomba olmaktan korkmayan bir örgütün siyasi ayağı neden onaylamadı bu teskereyi? Karşı durmak için mi? Kendi insanlarına karşı açılacak olası bir savaşa hayır demek için mi? sanmıyorum. Açıkçası yıllar sonra dertlerini anlatabilecek bir mecra bulmuş olmak onlara savaşmadan da özgür olabileceklerini gösterdi diye düşünüyorum. Dağdan inip takım elbise giydiklerinde kaybedecek şeyleri var oldu.
HDP’nin meclise girmesine son derece karşıyken, yaratılmaya çalışılan kaos sürecinde aklı selim durmayı başardıklarını, çözüm üretmeye çalıştıklarını gördüm. Eskisi kadar katı değilim. Hatta artık daha çok inanıyorum insanlık tarihinin beslendiği kaos ve ölüm üzerinden oynanan oyunlara.
Bugün okuduğum bir habere göre dünyanın önde gelen silah tüccarları yıllık kazançlarını açıklarken geçen seneye oranla artış olduğunu ve yılı karlı kapatmayı öngördüklerini belirtmişler. Bitmeyen bir yıl için bu kadar net bir öngörülerinin olması ne hoş. Demek ki dünyada gerçekleşecek savaşların haberlerini herkesten önce alıyorlar.
Peki, şimdi bir düşünün insanlık tarihini. Hep kıyımlar,savaşlar,toprak kavgaları..hep bir sebepleri vardı insan öldürmek için.
Peki, ölenlere bakın bir de. Emirleri verenlerin herhangi biri ya da bir yakını var mıydı içlerinde?
Sizce de trajik değil mi? Birileri para kazanacak ya da gücünü muhafaza edecek diye, zayıf olanın üzerinde hakimiyet kurup kendini güçlendirecek diye, ne olduğunu bile anlamaya gücü yetmeyen zavallı insanlar ölüyor. Hayatlar sönüyor. Yaşam şartları en asgari seviyeye yalnızca nefes alabilme becerisine indirgeniyor.
Üstelik tüm bunlar milliyetçi duygular ya da dini duygular sömürülerek yapılıyor. Peki, soruyorum size ölümün olduğu yerde hangi duygunun bir anlamı kalıyor?
En sevdiğinizi böylesi mantık dışı bir sebeple kaybettiğinizde hala aynı gür sesle savaşa evet diyebilecek misiniz?