Kriz Zamanları

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bazen öyle anlar geliyor ki çığlık atmak istiyorum. Ya da bütün gücümle bağıra bağıra ağlamak. Aslında bu tip zamanları tanımlamak için kullandığım birkaç özlü sözüm var ama konumuz bu değil.

Çok sık olmasa da bardağın taştığı zamanlar yaşıyorum ben de herkes gibi. Evet, biliyorum herkese olur ara sıra. Bir şeyler yolunda gitmez, olumsuzluklar üst üste gelir, mutsuz, yalnız, çaresiz kalırız zaman zaman.

Bir şekilde içinden çıkmaya çalışırız durumun ve farklı baş etme metotlarımız vardır kendimize göre.

Kimimiz ağlar, isyaneder, kimimiz takdir-i ilahi der sabreder, kimimiz soğukkanlılıkla mücadeleye girişir, kimimizse pes eder hareketsiz kalır. Ama mutlaka vardır herkesin bir çıkış yolu.

Bunları neden yazdım şimdi?

Bugün o çok sık tekrarlanmayan kriz günlerimden birini yaşadım. Çok şükür ki çok sık tekrarlanmıyor gerçekten. Neyse.

Dün akşamdan itibaren başlayan olumsuzluklar silsilesi hayatımda ilk defa 24 saati tamamladı ve final yaptı. İnanın daha ne gelecek dedim kendi kendime.

Aslında soğukkanlı bir insanım. Sorunlarla vakit kaybetmeden uğraşıp(hatta zaman zaman beni tüketseler bile) çözüme ulaştıktan sonra bırakırım kendimi. Genellikle de ağlama krizleriyle noktalanır.

Bugünün diğerlerinden farklı olması ve dolayısıyla yazmaya değer bulmamın sebebi ise başka.

İnsanlar değişmez yargısına kesinlikle inanan biri olarak bugün yaşadığım deneyim bana insanlar değişmese de olaylara verdiği tepkiler ya da bakış açıları değişebilir dedirtti. Dahası bakış açısı ve yaklaşımlar değişince, aslında olayların seyri de değişiyor sanki.

Eski deneyimlerimden yola çıkarak söylemeliyim ki, şu dakikalarda ağzı burnu birbirine karışmış, gözleri kurbağaya dönüşmüş bir Zeynep olmalıydı bunları yazan.

Bütün gün sorun çözmeye uğraşmaktan helak olmuş, etrafını yakıp yıkmış, çözemediği şeyler için de kendini yiyip bitirmiş…

Ama tam tersine gülümsüyorum yazarken. Üstelik çözemediğim konular da var. Peki, nasıl oldu bu dedim kendi kendime. Neden ağlamıyorum mesela?

Düşündüm bu sefer farklı olarak ne yaptığımı. Fark ettim ki ilk defa problemlere toplu savaş açmak yerine sıraya koymayı seçtim. Bilerek yapmadım aslında. Kendimi ve birilerini suçlamadan önce olan oldu, şimdi ne yapabiliriz dedim.

Aynı anda gelen dört konuyla karşılaştığımda sadece bir an durdum. Derin bir nefes aldım. Bana göre önem sırasını belirledim. Sonra uğraşmaya başladım. Elimden geleni yaptım. Yapamadığım için kendimi suçlamadım. Gerekli insanlarla konuşup durumları anlattım. Benden bu kadar diyerek eve geldim.

Çok pembe bir tablo gibi görünse de eve geldiğimde midem bulanıyor, başım ağrıyor ve gözyaşlarım kapıda bekliyordu.

Kendimi duşa attım, sonra bir çay demledim. Bütün belirtiler geçtiğinde bu haftanın konusu belli olmuştu. Oturdum işte bunları yazdım.

Çünkü ilk defa kriz günü sonrası kendimi iyi hissediyorum. Hiç ağlamadım, kendime acımadım, çaresiz hissetmedim. Sanırım büyüdüm.

Genelde verdiğim tepkiler değişince, olayların seyri de değişti. Daha önemlisi bakış açım değişince, hissiyatım değişti. Kendimi savaştan çıkmış gibi hissetmiyorum.

Bütün güne rağmen huzurluyum en önemlisi de bu. Nasıl oldu bilmiyorum ama iyi ki oldu.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Kriz Zamanları

Yorumlar kapalı.

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.