Din siyasallaşınca ideoloji durumuna dönüşür. İdeoloji durumuna dönüşen din, geniş kitleleri kucaklayacak niteliklerinden uzaklaşır.
Bin dokuz yüz seksenli yıllarda ülkemizde uygulanan neo liberal sağ politikalar, muhafazakârlığı ve cemaatçiliği besleyerek Siyasal İslam’ın palazlanmasına büyük katkı sağlamıştır.
Siyasal İslam’ın hedefi rejim değişikliğidir. Şeriat düzenini getirebilmek için iktidarı ne pahasına olursa olsun ele geçirmek ister. İktidara gelmek ve iktidarda kalabilmek için her türlü yolu mubah sayar. Makyevelizmin kurallarını en etkin şekilde uygular; üstelik bu kuralları kendine yontarak uygular.
Müslümanlık bir inanış sistemidir; Siyasal İslam ise emperyalizmin taşeronluğunu yapan bir ideolojidir. Özünde bir Arap milliyetçiliği olan bu ideoloji, kuzey Mezopotamya’da emperyalistlerin işgaline diz çökmüştür.
Kutsal kitabın ana dilimizde okunmasına, orada yazılanların öğrenilmesine, akılla gözden geçirilip yorumlanmasına karşı çıkarlar.
Siyasal İslam, her şeyi mubah sayan saldırganlığıyla dini kuralları eleştirilebilir durumuna getirir; insanlar inancı sorgulamaya başlarlar.
Onlara göre, bir oy fazla kazandıracak her söz, her eylem, her yalan, her istismar mubahtır. Oy kazanmak için popülizm yapar, birilerine para akıtırken özellikle seküler kesime hakaretler yağdırır; siyasal etik diye bir değer tanımaz.
Siyasal İslam, İslami kuralları, rakip seküler politik akımlarla yarışa sokar. Onlara göre Atatürkçüler, Cumhuriyetçiler, solcular, sosyalistler, mezhepleri farklı olanlar dinsiz imansız kesimlerdir. İktidar onlara bırakılmamalıdır.
Siyasal İslam mensupları son derece örgütlüdürler. Fişleme konusunda, istihbarat örgütlerinin bile ulaşamayacağı bilgilere ulaşırlar. Her mahallede, her sokakta, her apartmanda, her evde kim kimdir, ne iş yapar, siyasal görüşü nedir bilirler.
Siyasal İslam’ın yandaşları vergi kaçırırlar hatta hiç vergi ödemezler, rüşvet alırlar, askere gitmemek için her türlü yola başvururlar, yalan söylerler, takiye yaparlar; Zekâtlarını yoksullara değil partiye verirler. Hac ve Umre ziyaretlerinde parti propagandası yapar.
Cumhuriyet ve ulus devlet karşıtı unsurlarla işbirliği yaparlar. Kurtuluş Mücadelesini ve bu mücadelenin liderlerini asla sevmezler. Her fırsatta onları itibarsızlaştırmaya çalışırlar.
Siyasi İslam, batının örgütleyip şekillendirdiği bir ideolojidir. Batı, toplumumuzu, din ile vurmak için “Ilımlı İslam” aldatmacasıyla Siyasal İslam’ı kakalamıştır. Emperyalistler, Ortadoğu ile ilgili planlarını gerçekleştirmek için bu ideolojiyi kullanır.
Siyasal İslam diye ortaya çıkanların tek amacı para ve güç kazanmaktır. Bu ideolojinin patronları, dini baskı aracı olarak kullanıp kutsal sayılan değerleri dünyevi hırslarına alet ederler ve bunu İslam’ın emri gibi göstermeye çalışırlar.
Siyasal İslam, demokrasiyi, demokrasiden uzaklaşma aracı olarak kullanır. Muhaliflerini “vatan hainliği” ile itham eder. Kinci, kibirli, intikamcıdır. Bu ideolojinin lider kadrosu, toplumu ısırıcı bir dille ötekileştirir ama mağdur rollerini oynamaktan asla vazgeçmez. Bu hareket, cehaletten beslenen bir vurgun organizasyonudur.
Siyasal İslam, neo liberalizmin Müslüman versiyonudur. Sermayenin hizmetkârlığını yapar ama bununla yetinmez; kendi sermayedarlarını oluşturur. Bu ideolojinin mensupları, iktidarda kalabilmek için ekonomiyi ele geçirmenin çok önemli olduğunu öğrenmişlerdir.
Siyasal İslam, iktidarını sürdürebilmek için toplumun ayarlarını bozar; şu üç operasyonu mutlaka yapar: Eğitimin içini boşaltarak bilimin dışına iter, toplumu kültürsüzleştirir ve dini kişisel alandan alıp kamusallaştırır.
Siyasal İslam ikiyüzlüdür; Batıya dikleşmiş gibi görünür ama batının taşeronluğunu yapar. İsrail ile avlanıp Filistinlilerle ağlar. Bu gerçeklerden habersiz olan biatçi kitle liderlerini çılgınca alkışlar.
Siyasal İslam, İslamiyet’i tüketen bir virüstür; İslamiyet’in kanseridir. Hayatlarında bir baltaya sap olamamış eziklerin sarıldığı bir yılandır.
Siyasal İslam, insanları cebren ve hile ile kendi çuvallarına sokmaya çalışan takım elbiseli primatların ideolojisidir.
Siyasal İslam, sadece İslam’ın başına gelen en kötü şey değildir; insanlığın başına gelen en kötü şeydir. İşte bu nedenle Siyasal İslam’ın manevra alanı giderek daralıyor. Kurulmakta olan yenidünya düzeninde yeri olmayacak çünkü yeterince kullanıldı ve verimsizliği görüldü. Cehaleti örgütleyen bu tehlikeli ideoloji dünya halkları için ürkütücü ve can yakıcı olmaya başladı.
Hakkı, hukuku, adaleti hiçe sayan, ranttan nemalanan, cehaletten beslenen, kendi yandaşlarının dışındakilere yaşam hakkı tanımayan bu ihale obezleri tarihin kara deliğine süpürülmek üzereler. Yaradan da yaratılmış olanlar da bu çakalları affetmeyecek.
“ Hükümdar Yol Vermeden Eşkıya Kervan Basamaz” kitabından