Türkçemiz kirleniyor. Özellikle son yirmi yılda “Ergen dili” diye uyduruk bir dil oluştu. Bu sorumsuzluk hız kesmiyor. Uydurdukları sözcükler dilimizin kurallarına uymuyor. Pek çoğu argo. Argo sayılmayanlar da son derece itici. Bazılarını ne yazık ki yetişkinler de kullanmaya başladı.
Türkçemizin gelişmesine katkı vermeye çalışan bir aydın olarak bu uyduruk sözcüklerden çok rahatsızlık duyuyorum. Bunları dillerine pelesenk edenlerin ağızlarına sineklikle vurasım geliyor. Gıcık oluyorum.
Şimdi size iki ergenin konuşmalarından kısa bir bölüm sunacağım. Sözcükleri, onların kullandıkları biçimde yazdım. Bakalım beğenecek misiniz?
“Güno kanka! Naber?”
“Sana da Güno kanka! İyidir, senden naber? “
“Kardo! Bak ne diycem? Bu gün okulu kıralım mı ne dersin?” Bizim moruk iş gezisine çıktı. Anişko da teyzoşlara gitti. Senin morukla anişko evde mi?”
“Moruk yok da anişko evde ama sıkıntı yok kardo. Okulu asabilirim. Biraz da hayat okulunda okuyalım. Nereye akalım?”
“Tamam o zaman. Aşkitoları da alacak mıyız? Benim aşkitom babasıyla terso olmuş, çok tırsıyo. Gelemeyebilir. Biraz da trip atıyo. Dünkü konuşmalarından of falan oldun yani.
“Aynen kardo. Aynen aynen. Yani benimki de tırsıyor. Devamsızlık noktasında sıkıntıları varmış. Babuşkosu ve abişkosu takibe almışlar. Sanırsam çıkamaz.
“O zaman şöyle yapalım bilader. Aşkitoları boş ver. Yeni manitalar buluruz. Sen beni erdonun yerinde bekliyor ol. Ben en geç bir saat içinde oraya geliyor olurum.
“Okey bilader. Ben var çıkmak, seni orda bekliyor olmak. Sonracıma birlikte devamke. Çıkarıp telefonlarımızı göstersek bir sürü manita tepemize çıkar. Biz alfa erkeğiyiz kardo. Efsaneyiz. Hep bi tık üsteyiz.”
“Okey bilader! Öyle yapalım. Sende arpa var mı? Benim kartım kapalı. Sıkıntı olmaz değil mi?”
“Valla ben de bitiğim bilader ama bakarız. Anişkoyu biraz silkelerim. Yeni kitap alacağım falan derim. Beyaz yalanlar yani.”
“Peki, kanka. Ben de teyzoşa uğrayayım, anişkoyu belki azıcık yolarım. Teyzoşu da kafalamaya çalışırım. Şimdilik byby! Çabucak tokuşalım.”
“Tabikidekardo. On numara beş yıldız bir gün geçirelim dermişim .”
Durum bu. Bu durumun sorumluları kimler? Öncelikle aile sorumlu, sonra ülkemizi yönetmeye çalışanlar.
Çocuklarını çok iyi yetiştiren aileleri tenzih ederek söylüyorum. Özellikle genç aileler, çocuk yetiştirme konusunda geleneksel yöntemlerle çağdaş yöntemler arasında sıkışıp kaldılar. Pek çoğu çocuk yetiştirmiyor, sadece çocuk büyütüyor.
Bana: “Peki, ne yapmalıyız?” diye sormayın. Anlatsam ne olacak siz yine bildiğinizi okuyacaksınız. Çenemi boşuna yormayayım.