Bazen pes etmeye çok yakın hissediyorum kendimi. Umutsuzluğa elimi, kolumu kaptırıyorum. Hatta o kadar ki yataktan çıkmak için bir sebep bulmak zor oluyor.
Yine böyle günlerden birinde bir arkadaşımın babaannesinin hikayesini dinledim.
Cumhuriyet döneminde doğan, ikinci dünya savaşını gören bir kadın. Üstelik hepimizin ailesinde var olan kadınlardan.
Başına gelen her şeye rağmen dik duruşu, yaşadığı acıları karşılarken mağrur tavrı, durmaksızın hareket halinde hiç bitmeyen işlere koşturması, tarla/bağ/bahçeden geri durmaması, hepsinin içinde ailesinin ihtiyacı olan her şeye yetişmesi ve en önemlisi gün içinde mutlaka mutlu olup şükredecek bir şey bulması.
Asıl Süpermen bence budur.
Bu hikaye benim için çok büyük ilham oldu.
Sonra tanıdığım ya da hikayesini duyduğum diğer büyükanneleri hatırladım.
Öncelikle büyükannelerimizin yaşadıklarına rağmen hayatta kalmayı başarmış ve nesli devam ettirebilmiş olmalarına hayranım. Bizim kesinlikle pes etmeye hakkımız olmadığını fark ettim. Onlar o koşullarda başardılarsa biz bırakamayız.
Bir diğer farkındalığım ise kendimizi ne kadar büyük gördüğümüzle ilgili oldu. Çünkü bu hikayeyi bana anlatan arkadaşım babaannesine yapılan haksızlıklara öfkeli ve onun hakkını savunmak için anlatıyordu.
Bazen sevdiğimiz, değer verdiğimiz insanların yaşadıklarını kendi zihnimizde büyütüp küçültebiliyoruz.
Bize göre çok zor olan onlar için o kadar da zor olmayabiliyor. Ya da bizim dinlerken büyük haksızlık diye değerlendirdiğimiz şey aslında hayatının fırsatı olabiliyor karşı taraf için. Üstelik biz küçük olarak büyüğün hakkını savunabilme yetisine sahip olduğumuzu sanıyoruz. Oysa öyle değil.
Hayatta herkes yerini bilmeli.
Hiçbir çocuk ebeveynine ebeveynlik yapamaz bu mümkün değil.
Yaptığını sanır, haddini aşar, ebeveyni de onunla mücadele etmek yerine izin verir belki. Ama akış bozulur. Hayatın olağan akışında görevler karışınca kişilerin hayatları da karışır.
Haddi bilmek önemli meziyet. Biz bu çağda akıllı, güçlü, becerikli olduğumuzu düşünüyoruz eski nesillerimize göre ama acaba bu da mı bir hadsizlik?