Enver’in Millî Mücadele’ye katılmak istediğini 16 Temmuz 1921 yılında Mustafa Kemal’e yazdığı mektuptan öğreniyoruz.
Anadolu Büyük Millet Meclisi Reisi Mustafa Kemal Paşa’ya.
Muhterem Paşam,
…Bir sene zarfında iki defa tutularak beş ay hapis olmak ve altı defa tayyareden düşmek suretiyle nihayet Moskova’ya geldim.
…Zannedilenin aksine, bizlere Bolşeviklik teklif edilmedi.
…Hiçbir vakit resmen Anadolu adına hareket etmedim. Bakü’ye geldiğimde, değil yalnız Türkiye’de, fakat bütün İslam memleketlerinde derhal aksi tesir göreceğinden ve bunun da İngilizler ‘in işine yarayacağından emin olduğum için Türkiye’de ve Şark’ta komünizm taraftarı olmadığımı kongrede açıkça söyledim.
…Anadolu’nun kazandığı başarının şerefini üzerime almayı hiçbir zaman düşünmedim. Anadolu hükümeti namına resmen bir işe girişmediğim halde, Moskova’ya geldiğimiz zaman Anadolu heyeti üyelerinin her önüne gelen Rus’a ‘Enver Paşa’nın ve arkadaşlarının bizimle münasebeti yoktur’ demelerinin sebebini de anlayamadım.
Hatta arkadaşların filmi çekilirken Ruslar benim de bulunmamı ısrar ettikleri halde, bütün şerefin bunu resmen yapanlara ait olduğunu ileri sürerek kabul etmedim.
Enver Paşa’nın üslubu, bu noktadan sonra ise gel-gitli bir hale dönüşüyor. Siz diye hitap ederken, sen diye yazmaya, dili giderek tehdit havasına dönmeye başlıyor.
Beni eğer zatı alinize rakip telakki ediyorsanız, yanılıyorsunuz, bu aklımdan geçmemiştir. Bizce memleketin kurtuluşu esastır.
Değil bunu sizin gibi uzun seneler beraber çalıştığımız bir arkadaş, belki Ferit Paşa gibi ihtiyar bir herif yapabilseydi ona bile hürmet eder ve muvaffakiyetine yardım ederdim.
Yalnız bir ricam var. Tekebbüre (kibir) kapılmayınız!.. Sizi cidden seven bir arkadaş gibi rica ediyorum. Senin muvaffakiyetin Anadolu’nun muvaffakiyeti demektir. Fakat eğer siz şimdiden şiddetli davranırsanız, korkarım hayırlı neticeler vermez. Millet Sultan Hamit zamanındaki millet değildir. Artık tahakküme dayanamaz.
Bak! Seni bütün arkadaşlarım namına temin ederim ki, bizim hiçbir mevkide ve memuriyette gözümüz yoktur. Bana gelince, ben bir ideal takip edeceğim, o da İslam’ı ezen Avrupalılar ile pençeleşmek için bütün Müslüman ve Türkleri harekete geçirmektir.
Başta Türkiye olmak üzere kurtarmaya çalıştığımız İslam alemi için faydamız ve belki de tehlike olduğunu hissettiğimiz anda memlekete geleceğiz… İşte bu kadar.
Enver Paşa, Eşi Naciye Sultan’a daha önce yazdığı bir mektupta da Ankara’ya her an geçebileceğini bildiriyordu:
Ruhum! Anadolu’dan gelen haberler iyi değil.
Zannedersem Rumlar bizim orduyu geri çekilmeye mecbur etmiş. Meclis, Ankara’dan Sivas’a gidiyor. Ordu da Kastamonu-Ankara sınırına çekiliyormuş. Eğer muharebe neticesi ile çekilmişse memlekete yeni bir ruh vermek için belki de Anadolu’ya yakında geçmek lazım gelecek.
İngiliz İstihbaratı da bu ikili arasındaki mücadeleyi yakından takip ediyordu. Neredeyse başından beri Mustafa Kemal’e karşı bir darbe beklentisi içerisinde olan istihbarat birimleri, Londra’ya konuyla alakalı şu raporu sunacaktı:
Türk ulusu Enver’den çok Kemal yanlısıdır.
Bolşeviklerin, Mustafa Kemal’in yerine şimdilik hiçbir gücü olmayan Enver’i değil, Fevzi Paşa’yı getirmeye çalışmaları daha olanaklıdır. Rusların bir hükümet darbesine kalkışmaları muhtemeldir, ama bunda başarı sağlamaları olanak dışıdır.
Ancak Enver Paşa; Ankara’da, işleri iyi idare eden bir irade varken, gidip bir darbe yoluyla güçleri eline almaya kalkışacak kadar habis karakterli biri değildi.
Kendisine Anadolu’dan güçlü bir davet gelmesini bekledi; gelmeyince başka yollara tevessül etmedi. Kaderini Orta Asya’da aradı. Link: https://youtu.be/9vYjRyjpswE