Şu evren enerjisi dedikleri şey gerçekten çok garip. Bazen öyle şeyler oluyor ki, böyle bir sistem olduğuna inanmamak elde değil. Son günlerde tuhaf denilebilecek şeyler yaşıyorum. Hani derler ya ‘aklıma gelen başıma geldi’ diye, benimki de aynen öyle.
Kendimle ilgili aldığım yeni karaları uygulamaya koyduğumdan beri sanki bilmediğim bir gücün yardımını alıyorum.
İşimle ilgili yönelmek istediğim alanlarda uzman insanlarla tanışmanın yanı sıra, eğitim alma olanağı buluyorum. Üstelik hiç beklemediğim zamanlarda. Çok zor olacağını tahmin ettiğim ve başlamakta zorlandığım bazı kişisel işler ise sanki su gibi akıyor. Aklımdan geçen insanların beni araması ya da alakasız yerlerde karşıma çıkmasını saymıyorum bile.
Hal böyle olunca gerçekten inanmaya başladım sanırım kuantuma ve evren enerjisine. Dedikleri gibi bir şey istiyorsam söylüyorum evrene ve bırakıyorum arkasından da olmasını izliyorum eğer bu gerçekse, böyle bir güç varsa umarım hiç peşimi bırakmaz.
Şaka bir yana, fark ettim ki insan kararlı olduğunda, kendiyle uzlaştığında ve doğruluğuna inandığında elinden kurtulabilecek hiçbir şey yok. Karar vermek başarmanın yarısı derler ya aynen öyle.
Son dönemde çok farklı hayat hikayeleri olan ve çok farklı işler yapan insanlarla karşılaşıyorum.
İnsanın kendi kabuğundan çıkmasının, tanıdık bildik alanlardan ayrılmasının, gözünü dışarıya çevirmesinin her zaman yenilik getirdiğine ve iyi geldiğine inanmışımdır. Bazen bunu unutup kendi çemberimde debelensem de bir noktada kendime geliyorum.
Çemberin dışına çıkmak, dışarıdan içeriye bakmak çok farklı hissettiriyor ama en önemlisi bakış açısını ve hayattaki güzellikleri ya da yanlışları görmeyi sağlıyor.
Hepimiz bir şekilde kendi yolumuzda yürümeye, hayatta kalmaya ya da hayatı yaşamaya çalışıyoruz. Bunu yaparken de kendimizce doğru bildiğimiz, bize öğretilen yollardan gitmeyi tercih ediyoruz.
Çünkü daha önce denenmiş olan her zaman daha güvenli geliyor. O yolu sevmesek de, mutlu olmasak da devam ediyoruz. Çünkü biliyoruz ki o yol daha önce kullanıldı ve orta kalite bir hayat yaşamaya yetti.
Peki, orta kalitede, genel geçer, toplum normlarına uygun, güvenli bir hayat yaşıyor olmak, yaşıyor olmak mıdır? yoksa hayatta kalıyor olmak mıdır?
Hepimizin bir kere geldiğini bildiğimiz bu hayatı deneyip yanılmadan, sorgulamadan, değiştirmeye çalışmadan yaşamak bence işin kolayına kaçmaktır. Nefes alıp vermekten öteye de gidemeyecektir.
İşte bu yüzden madem ki bu hayata geldik o zaman denenmiş yolların güvenli şeritlerinden gitmek yerine ara sokakları da denemek, hatta belki kaybolmak ve sonucunda kendi yolumuzu yaratmak bizim elimizde.
Lütfen düşünün, sorun kendinize. Neler istediniz bu hayattan? Hatta belki de bir şey istediniz mi? İstediklerinizi yapmak için nelerden vazgeçtiniz mesela ya da ne yaptınız?
Hepimiz bir kere geliyoruz gerçekten bu dünyaya. O zaman biraz cesur olmak hepimizin hakkı. İsteyin ve harekete geçin. Her şeyin sonunda yani yıllar geçtikten sonra sadece pişmanlıklarınız olmasın elinizde.
Yorumlar kapalı.