Her Şeyin İlacı Zaman Değilmiş Meğer

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Merhaba hepinize…

Yeni bir hafta ve yeni bir ay. Henüz hala kilometrelerce uzaktayken son iki aydır kendimle baş başa kalmanın getirdikleriyle uğraşıyorum.

Dönüş hazırlıklarım başladı. Yaz tatili sona erdi. Birçok insana göre şanslıyım biliyorum. Hem iki ay tatilde olmak hem de her şeyden uzaklaşmak nasip olmuyor çoğumuza.

Hayatimin en zor senesiydi. Her şeye sıfırdan başlamak, alışmaya çalışmak ve bununla uğraşırken insan hayatında var olabilecek her yerden yeni darbeler almak.. Gerçekten çok zor bir seneydi. Bu yüzden geldim buraya. Yeni bir başlangıç için önce iyi bir tatil gerekir diye duşundum.

Biraz kendimle baş başa kalmak, olanı biteni uzaktan görmek, ne istediğimi anlayabilmek…

Bu kendinle baş başa kalma halinin avantajları kadar dezavantajları da var tabii ki.

Bir kere insanın kendiyle kalması bir sürü soruna neden oluyor özellikle de öylesine yasayıp gitmeye alışanlar için.

Kendini dinlemek, kendinle tanışmak pek kolay değilmiş gerçekten.

Hatta bazen insan nefret bile edermiş kendinden.

Zaman zaman zorlaşan yüzleşme hali kendime yeni kızgınlıklar getirse de fark ettim ki insan aslında hiç tanımıyor kendini. Ben ki kendimi bildiğimi ve sevdiğimi iddia eden biri olarak bu noktaya geldiysem kendinin bile farkında olmayan insanlar için durum ne kadar vahim.

Önce kendimle başladı her şey. Sonra etrafımdaki insanları duşundum uzun uzun. Acı çekenleri, mutlu olanları, umutsuzları, kazananları, kaybedenleri…

Fark ettim ki aslında hepimiz yalnız ve mutsuz yasayıp gidiyoruz hayatin içinde, sorgulamadan. Basımızı kaldırıp gökyüzüne bakmıyoruz. Sormuyoruz kendimize ne istediğimizi. Hayat koşulları o kadar ağır ki omuzları çöktü taşımak zorunda kalanların.

Genel hayat şartlarını tartışacak değilim. Herkesin kendine göre derdi var dertsiz insan yok biliyorum.

Sadece sunu söylemek istiyorum. Hayat dertler ve çözümlerinden ibaret. Üstelik biri bitti derken diğeri başlıyor. Zamanı nasıl tükettiğimizi anlamıyoruz bile.

Evet, hayat böyle. Bu sınavlar, basamaklar hayatin ta kendisi. Ama tüm bunların yanında bir şey var hayati kolaylaştıran. En azından mücadele gücü veren. Sevgi…

Kelime olarak küçük ama bence hayatin kilit noktası.

Sevmek ve sevilmek hayata karsı dik durmanın tek anahtarı. Üstelik sadece bir insanı değil, önce kendini sevmeli insan sonra çevresindekileri ve hayatında olan her şeyi…

Demek istediğim sevmek sevgiyle bakabilmek aslında. Siz sevgiyle bakarsanız aynaya o sevgi mutlaka geri dönecek ve ısıtacaktır içinizi. Nefretle, çıkarla, korkuyla değil sevgiyle bakmak. Deneyin göreceksiniz her şeye iyi geldiğini.

Dünyadaki bütün mutsuzlukların, acıların, hastalıkların temel sebebi sevgisizlik.

İnsan sevildiğini hissettiğinde güçlenir. Ve sevildiğini hisseden insan sınırsızca verir sevgisini. İste bu yüzden sevmeli insan her şeyi, sevgiyle yaklaşmalı. Önce içinde hissetmeli sevginin sonsuz gücünü ve sonra paylaşmalı. Çünkü sevgi paylaştıkça çoğalır.

Kolay olduğunu söylemiyorum ama denemeye değer.

Çok romantik bir yaklaşım ya da savsata gibi gelebilir, saçmaladığımı, dünyadan bir haber olduğumu düşünebilirsiniz.

Ama değilim.

Sadece birçok sorunun temelini düşündüğümde gördüm ki cevap hep aynı kapıya çıkıyor.

Kabul etmesi zor olsa da hepimizin tedaviye ihtiyacı var ve iyileşmek için bir doz sevgi yeter herkese.

Ben artık bunu biliyorum. Umarım siz de en azından öğrenmek için denersiniz.

Sevgiyle…

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Her Şeyin İlacı Zaman Değilmiş Meğer

Yorumlar kapalı.

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.