BUGÜN SANA DOKUNMAYAN YILAN, YARIN DÖNER SENİ SOKAR!
Atalarımızdan bizlere yadigar birçok güzel atasözü var, bu topraklardan çıkan ve bir yaşanmışlığı olan. Hepsinin içerisinde muhakkak ki bir olay bulunur bu sözlerin, bir tecrübe, bir birikim vardır içlerinde. Herkes farklı atasözlerinden biri ya da birkaçını hayatına rehber olarak seçse de, toplumlara uyan, toplumu anlamada ve toplumları toplum yapmada rehber olan en önemli atasözü “BANA DOKUNMAYAN YILAN BİN YIL YAŞASIN” DIR.
Tam bize uygun bir atasözüdür bu, başka topraklardan gelmiş olamaz. Zira öylesine bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın’cı takılıyoruz ki, millet olarak haksızlığa karşı mümkün değil birlikte tepki gösteremiyoruz ve bölündükçe bölünüyoruz.
Aslında, “Filler tepişir, çimenler ezilir” denir ya, millet olarak tam da bu haldeyiz. Yani, “Kraldan çok kralcı olup”, bir taraf olmaya çalışıyoruz güya bertaraf olmamak için. Ama özellikle bir kez daha söylüyorum, mevcut düzende hepimiz çimeniz ve aslında hepimiz ezilmek için sıra bekleyenlerdeniz.
Yakın geçmişte yaşanan çok sevdiğim bir hikaye vardır tam da bu konuyla ilgili. Bilenler bilir, 1939’da Almanya’da bir diktatörlük düzeni başlamış; oyların çoğunluğunu almış, halk kitleleri tarafından desteklenen faşist yönetim, halkın bir bölümüne, komünistlere, solculara, sendikacılara, gazetecilere, avukatlara, belli bir din grubuna, muhaliflere ve o dönem Almanya’da azınlık durumunda olan Yahudilere karşı bir kıyım yapılmıştır. İnsanlar tutuklanmış, darp edilmiş, hakları ellerinden alınmış, örgütlenmeleri engellenmiş, karşı çıkan ve hatta karşı çıkmayanlar dahi, sırf iktidara göre “öteki” olduğu için öldürülmüşlerdi. İktidara mensup bu kişiler Naziler ve diktatörleri ya da liderleri de Adolf Hitler’di. Almanya’nın en büyük medya ailesinin tüm gazete ve televizyonları ile tüm malvarlığına sırf iktidara muhalif oldu diye el koyulmuştu. İnsanların meydanlara çıkması engellenmişti. Bir diktatörün yapacağı her şeyin belki de daha fazlasını Hitler Almanya’da uygulamıştı. Bu sadece dünyadan verilebilecek basit bir örnekti.
Bakın Almanya’da Rahip Martin Niemöller o günlerde Nazilerin yaptığı tüm bu müdahaleler, gözaltılar ve hukuksuzluklara karşı ne yaptığını nasıl utanarak anlatıyor : “Naziler önce komünistler için geldiler, bir şey demedim çünkü komünist değildim. Sonra Yahudiler için geldiler ve bir şey demedim çünkü Yahudi değildim. Sonra sendikacılar için geldiler ve bir şey demedim çünkü sendikacı değildim. Sonra Katolikler için geldiler ve bir şey demedim çünkü Katolik değildim. VE SONRA BENİM İÇİN GELDİKLERİNDE İSE ÇEVREMDE BENİM İÇİN BİR ŞEYLER DİYECEK KİMSE KALMAMIŞTI.”
Bu hikaye, bizim bugünlerimize ışık tutuyor aslında. Evimize el koymaya kalkıldığında yazıklar olsun bu yönetime diyor bir kesim, işyerimize ceza geldiğinde böyle iktidar olmaz olsun diyor diğer kesim; ürünümüz para etmediğinde nerde bu devlet diyenler, topraklarımıza çevremizi, arazilerimizi yok edecek bir fabrika yapıldığında nerde bu insanlık diyenler… Yani herkes, kendine “birisi” dokunduğunda konuşuyor ancak!
Eee ağabeycim, ablacım sen, senin sorunun olduğunda hatırlamayacaksın hakkı, hukuku adaleti, vicdanı, insanlığı; sen adaletsizliğe, haksızlığa kime yapılırsa yapılsın karşı geleceksin o dakikada! Baştan tepkini koyacaksın, haksızlığı haykıracaksın, mazlumun yanında dağ gibi duracaksın ki sonra mağdur olmayacaksın. Ya da mağdur olsan da, zamanında yanında durduklarını bulacaksın hemen yamacında!
Bizler hep aş istiyoruz, iş istiyoruz, ev, araba istiyoruz da, ne Allah’tan dualarımızda ne de yöneticilerden taleplerimizde ADALET istemiyoruz bir türlü.
Adalet bize aş gibi, iş gibi, hava gibi, su gibi, ekmek gibi gerekli oysa. Öyle ki, adalet geldiğinde geliyor zaten diğerleri.
Sizler yetemeseniz de, sizler haykıramasanız da, haksızlığa, adaletsizliğe, haksızlıklara her şekil ve şartta karşı gelen, hukuksuzlukları, adaletsizlikleri korkmadan söyleyen, dünyada en kutsal görevi savunmayı üstlenen bir güruh var bu dünya düzeninde ve ülkemizde. Onlar avukatlar, benim değerli meslektaşlarım. Onlar her zaman sizlerin yanında, onlar her zaman “Doğrucu Davut”, onlar her zaman “Doğru Söyledi Diye 9 Köyden Kovulan”, onlar hep bir 10. Köy arayan.
Molierac‘ın, “Görevimizi yaparken kimseye, ne müvekkile ne hakime, hele ne de iktidara tabiyiz. Bizim aşağımızda kişilerin varlığı iddiasında değiliz. Fakat hiçbir hiyerarşik üst de tanımıyoruz. En kıdemsizin en kıdemliden veya isim yapmış olandan farkı yoktur. AVUKATLAR TARİH BOYUNCA KÖLE KULLANMADILAR AMA HİÇBİR ZAMAN EFENDİLERİ DE OLMADI!” diye anlattığı insanlarız bizler.
Şimdi kalkmış birileri, kendi beceriksizliklerini, kendi yeteneksizliklerini, kendi pisliklerini, kinlerini, nefretlerini avukatlara yöneltiyor, avukatları bu sistemden dışarıya atıp Almanya’daki gibi bir düzenin son perdesini yaratmaya çalışıyor.
Hukuk Sistemini allak bullak eden, dava dosyalarına ısmarlama savcı-hakim getiren, ısmarlama kararlar çıkaran, yargıyı “kendisine yarar karar çıkarma” mekanizması olarak gören, yargıyı kendini aklamak için kullanabilen, Savcı ve Hakimleri O’cu Bu’cu diye ayıran, VATANDAŞIN YARGIYA OLAN GÜVENİNİ ORTADAN KALDIRAN, Berkin Elvan Davası dahil tüm davalarda istedikleri gibi karar çıksın diye sürekli Savcı-Hakim değiştiren, Gençlerimizi, çocuklarımızı öldürenleri yargı eliyle koruyan, Gençlerimizi, çocuklarımızı öldürenlere komik cezalar verdiren, GENÇLERİMİZİ, ÇOCUKLARIMIZI ÖLDÜRENLER İÇİN “EMRİ BEN VERDİM” DİYEBİLEN, YARGI GÜVENLİĞİNİ, HUKUK DEVLETİNİ ORTADAN KALDIRAN, Avrupa’nın en büyük adliyesi diye övündükleri adliyenin güvenliğini dahi sağlayamayan, DÜNYA STANDARDINDA BİR OPERASYON YAPILDIĞINI SÖYLEYİP, OPERASYON SONUNDA HERKESİN ÖLÜMÜNE SEBEBİYET VERİP KOMİK DURUMA DÜŞEN, Merhum Meslektaşımız Savcının kim tarafından öldürüldüğünün belli olmadığı bir şaibeyi yaratan, Vatandaşları devlete, yargıya güvensizliğe ve cinnet haline sürükleyen, her türlü terör faaliyetinin içerisinde aslında “bizzat” kendileri bulunan, IŞİD’i yaratan, Hamas’la dost olan, PKK ile konuşan, Hikmetyar’ın dizinin dibinde oturanlar şimdi Avukatlara saldırıyorlar.
Onlara, her ortamda olduğu gibi, “Haddinizi Bilin!” diyorum.
Sizlere de, Alman Rahibin durumuna düşmeden, her kime karşı olursa olsun HAKSIZLIĞA KARŞI DURUN, GERÇEKLERİ GÖRÜN DİYORUM!
Yorumlar kapalı.