29 Ekim kadınları Derneği Yenişehir Şubesi, tüm şubelerle genel eşzamanlı olarak yapılan basın açıklamasını basınla paylaştı. Dernek Genel Başkanı Şenal Sarıhan imzalı olarak basına gönderilen yazılı açıklama özetle şöyle:
Hak ihlalleri yönünden ülkemizde de vahim bir tablo yaşanmaktadır. Son dönemde özellikle kadınlara ve çocuklara yönelik yaşam hakkı ihlallerini, ifade özgürlüğü, adil yargılanma hakkı alanındaki ihlaller izlemekte iken özellikle içinde bulunduğumuz haftada küçük bir çocuğun “evlendirilme” trajedisi, bütün ihlalleri unutturacak bir karanlıkla sarsılmamıza neden olmuştur.
Bilindiği gibi insan hakları sözleşmelerinin arasında Çocuk Hakları ve Çocukların Cinsel Suiistimal ve Cinsel İstismara Karşı Korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi (Lanzarote Sözleşmesi) de yer almaktadır. Bu sözleşmeler, çocuğun üstün yararından söz ederek, çocukları, yetişkin insanların hakları yanında pozitif bir ayırıma tabi tutmuş ve onların korunması görevini devlete ve onun yanında kadın- erkek tüm bireylere vermiştir.
Ülkemizde, özellikle son yirmi yılda tarikatlara açılan kapıdan hızla tırmanan gericilik, kadınları ve kız çocuklarını birer cinsel meta olarak gören anlayışların cirit attığı bir ortam yaratmıştır. TÜİK, 2015-2020 yılları arasında 15-17 yaş grubundaki kız çocuklarının yaptıkları doğum sayısının 81 binden fazla olduğunu açıklamaktadır. Bu rakam dahi, kız çocuklarına yönelik cinsel istismarın boyutunu ortaya koymaya yetiyor.
Bugün, iktidar temsilcilerinin, Hiranur Vakfı’nda yaşanan son olay üzerine, “Mağdurların yanındayız./Davaları İzleyeceğiz.” açıklamaları, sorunu çözmeyecek ve sorumluluğu ortadan kaldırmayacaktır. Esas olan, iktidarın, tarikatların, kadın ve kız çocuklarının yaşam haklarına, insanlık onurlarına yönelik saldırılarını ortadan kaldırma iradesini gösterecek adımları atmasıdır. Ne var ki iktidar, beklenenin aksine bir yandan kadın hareketinin yüzyıllık mücadelesinin ürünü olan TCK ve Medeni Yasa’daki kazanımların altını oymakta diğer yandan ”Kültür, gelenek, din, görenek ve “namus” kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddet suçlarında kabul edilemez.” diyen İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede çekilebilmektedir.
Fakat yaşanan gerçekler, bu gidişe dur demek için hepimize görev düştüğünü işaret etmektedir. Her hak ihlali, çocuğun, kadının, kısaca tüm insanlığın başta onuru olmak üzere temek hak ve özgürlüklerinin korunması için bizleri sesimizi yükseltmeye, güçlerimizi birleştirmeye ve topyekun hak mücadelesi vermeye davet ediyor.