Bırakmayız Öyle Seni.. Erdoğan’ın Konuşma Sistematiği..

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

onr

Ülke yangın yeri..

Adam hala kendisini gündemde tutma, kendisi hakkında konuşulmasının peşinde..

Kendi yapıyor, kendi yaptıklarına kendi tepki gösteriyor. İktidardalar ama 14 yıldır hala muhalefet gibi devlet kurumlarını suçluyorlar.

Ülkede güven bitmiş, güvenlik yok. Bir vücut gibi düşünelim, vücudumuzun bir bölgesi sürekli kanıyor, içimiz kan ağlıyor.

Adam kendi oluşturduğu, kendi adamlarının atadığı, dizayn ettiği Anayasa Mahkemesi'ne bile çatıyor.

Galatasaray'a ceza veren UEFA'ya da had bildiriyor, en son Gine'deki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne de  el attı onu da beğenmediğini söylüyor.. O derece…

Ama bunları bilerek yapıyor. Çünkü Erdoğan'ın siyasette bir konuşma sistematiği var.

İlki, bir şeyi söyler inkar eder. Örneğin "Tek Dil, Tek Bayrak, Tek Vatan" der, Çözüm Süreci başlayınca, "Ben ne tek dil dedim, ne tek millet" dedim, "Her türlü milliyetçiliği ayaklar altına alıyorum" der. Sonra TEKRAR döner, 2014'ten sonra milliyetçilik taslar, böyle oy almaya çalışır. Aynı televizyon programında 1 saat içinde söylediğini birkaç kez inkar etmişliği vardır, örneğin Mehmet Ali Birand’ın programında ünlü çarkı gibi.. Bunu bir de, yüzüne böyle o sözü hiçbir zaman söylememiş gibi bir tavır takınarak yapar ki sormayın gitsin.

Oluşturduğu bir başka sistematik, bir şey der ama o dediği değildir, aptala yatar, bizi de aptal yerine koymaya çalışır. Örneğin, ben şöyle demokratım böyle demokratım der, sizden öğrenecek değiliz demokratlığı der. Ben özgürlükçüyüm der. Sonra sağa sola palalı, kefenli adam salar, 3 kişi görse çevik kuvvet polisi salar. Polis gençleri öldürür emri ben verdim der. Yüzde 50’yi zor tutuyorum der. Soma’da vatandaşa saldırır, korumalara vatandaşları dövdürür. Dindar, muhafazakârım der hırsızlık yapar, terörü yaratır, teröre destek verir, ama sorsan kendi dışındaki herkes teröristtir. Kabataş’ta “Türbanlı bacıma saldırdılar” der, kendisi türbanlı kadınlara saldırtır polislerini, kafasını gözünü yarar türbanlı vatandaşlarımızın, kollarından bacaklarından tutar öyle gözaltına alır polisleri bir şey demez. Bana en çok garip geleni ise, ABD’ye çatar “Ey ABD” der, Müslümanları öldürüyorlar Irak’ta, Suriye’de ve birçok yerde, mültecileri AB almıyor der, ama sonra çıkar “ABD bizim müttefimizdir” der, AB ülkelerinin devlet başkanları ile mutluluk pozları verir. Bu başlık daha çok uzun aslında..

Sonra en son yaptığı gibi bir taktiği daha vardır. Anayasa'daki darbe hukukundan yararlanır, Anayasa'yı kötüler değişmesi lazım der. Dahası, kendi yaptığı Anayasa değişiklikleri ile getirilen, ataması kendileri tarafından yapılan üyelerin baktığı Anayasa Mahkemesi'ne Bireysel Başvuru kararını tanımıyorum, saygı duymuyorum der. Erdoğan’dır ne derse yeridir.

Ve son olarak, ne zaman ülkede gündem bir hukuksuzluğa, bir yönetimsizliğe, bir skandala kayarsa, ne zaman terör artar, bir yerde bomba patlar, şehitler gelir, olaylar artarsa, hemen ortaya abuk sabuk bir laf atar, mikser gibi karıştırır ortalığı.. Maksat gündem değişsin, dikkatler başka bir yere kaysın.

Böyle böyle 2 haftamızı yedi yine, ortalık yangın yeri iken. İstanbul’da metro, otobüs, metrobüsten indikten sonra, kalabalık yerlerden İstiklal’den Kadıköy’den geçtikten sonra bugün de ölmedik şükür diyorken sen hala neyle uğraşıyorsun Erdoğan.

Yeri gelmişken söyleyeyim ama sakın ha oyununu yedim sana vagon oldum sanma, bu sözlerim okurlarımı aydınlatmak için düşüncelerimin kısa açıklaması olacak.

Cumhurbaşkanlığı makamı da Anayasa Mahkemesi de bir Anayasal, hukuksal bir makamdır. Anayasa’ya göre Cumhurbaşkanı olunca Anayasa iyidir, onca hukuksuzluk yapıp, Cumhurbaşkanı’nın aşırı sorumsuzluğuna sığınınca iyidir, kendi Anayasa değişikliği ile kendi adamlarının atadığı, kendisinin dizayn ettiği Anayasa Mahkemesi’nin Anayasa’dan aldığı yetki ile Bireysel Başvuru sonucu verdiği karar kötüdür.

Bu karar aslında bir utançtır doğru. Zira bu karar maalesef malumun izahı olmuştur. Halbuki malumun izahı olmaz. Yani taa en baştan Ey Erdoğan sen müdahale etmeseydin mahkemelerin vereceği karar zaten Can Dündar ve Erdem Gül için olması gereken tutuksuz yargılamaktır. Hatta daha da ötesi yaptıkları tamamen gazetecilik faaliyeti olduğundan, düşünce ve basın özgürlüğü olduğundan, İFTİRA İÇERİKLİ OLMADIĞI DEVLET SIRLARINI İFŞA ETMEKTEN DAVA AÇILDIĞI İÇİN belli olduğundan, zaten ortada suç ve suçlu olmadığından asıl olması gereken böyle komik bir yargılamanın olmamasıdır.

Son olarak, Can Dündar ve Erdem Gül malum haberi yaptığında bir cümle söylemiştin. “Bırakmam Öyle Onları” demiştin. Şimdi senin söylediğin sözler bir suç. Anayasa’ya da açıkça aykırı, Yüce Divanlık bir söz. Şimdi ben de bir birey olarak diyorum ki, bu sözlerini de, bundan önceki kanuna aykırı sözlerini de, verdiği kanunsuz emirlerini de, gerçekleştirdiğin eylemlerini de unutmadık. Yani Bırakmayız Öyle Seni..

 

 

 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Bırakmayız Öyle Seni.. Erdoğan’ın Konuşma Sistematiği..
Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.