Son olaylarla birlikte devlet kademelerinde, devlette görevlerde “liyakat”in ne kadar önemli olduğunu hep birlikte gördük değil mi?
Devlet Memurunun, “Devletin Memuru” olmak dışında herkesin memuru olduğunu acı bir şekilde gördük.
Kadrolaşma, kümelenme, birilerine yaranarak, yalakalık yaparak yükselme, hak edilmeyen görevlere paraşütle gelmenin sonu devletin delik deşik olması, neredeyse yok olmasına kadar vardı.
Son yıllarda her türlü devlet memurluğunda ve özellikle üniversitelerde siyasal anlamda “güçlü” olan “bir şey”ci olmak revaçtaydı. Birilerine yalakalık yaparak akademik yükselme ve unvan alma yolunu bu şekilde açık görüyor bazıları. Bu durum için tüm geçmişini, eski kimliklerini satmak ya da inkar etmek pahasına birçok kişi her devrin insanı olabiliyor.
Bu durum Yenişehir’deki Meslek Yüksek Okulu’ndan tutun da her yerde böyle.
15 Temmuz’dan önce de sonrasında da bakın görevlendirmelere, hep birilerine layık olmak için nasıl da eğilip, bükülüyor, tribünlere oynuyor eski sahte solcular bile bariz bir şekilde görürsünüz.
Akademik bağımsızlık, bilimsel etik, bilim adamı ahlakı neredeyse kalmadı.
Dikkatle incelediğinizde, hazır OHAL de var, eline geçen yetkileri birilerine “şirin” çocuk olmak için kullanacak kadar akademik terbiye almamış, mobbing yapıp, üniversitedeki emektarları, kendi işini dahi gören en yakın görevlileri işten çıkmaları amacıyla yıldırmak için tenzili rütbe yapan, oradan alıp oraya atan Mobbingçi Müdürleri de görürsünüz.
Darbe sonrası tersine düzen oluşturma çabalarında daha düne kadar üniversite kütüphanelerinde “birilerine yaranmak için” bulundurdukları Fetö Lideri Fetullah Gülen’in kitaplarını “kimse görmeden” ve “yine birilerine yaranmak için” hemen toplatan Üniversitelerdeki akademisyenlerle mi olacak bu liyakate uygun devlet düzeni. İnsan olana sormazlar mı daha düne kadar, 17-25 Aralık’tan sonra da, kütüphanende tuttuğun kitapları 15 Temmuz’un sonucu sonrasında mı apar topar kaldırdın diye?
Yani öyle insanlar var ki, dur bir bakalım hangisi işime yarar demekte, bir dönem Cemaatçi olmakta, bir dönem AKP’li, gerekirse başka başka tarikatlara da göz kırpmakta. Daha önce de bunlar duruma göre Atatürkçü de olabilmişti.
İktidarın sürekli var olan, son dönemde de 15 Temmuz’a göre yaptığı akademik dizayn çabası, bu karaktersiz insanların akademisyen olarak kalmasını, bazılarının ise Fetö ile uzaktan yakından ilgisi olmamasına rağmen “hazır elimiz değmişken” düşünceleri ile görevden alınmaları sonucunu doğuruyor.
Liyakati olmayan, görevlerini hak etmeyen insanlar işte, üniversitesine göre ispiyoncu oluyor, baskıcı oluyor, yalaka oluyor, bilimsel etiğe aykırı insanlar oluyor, Mobbingçi oluyor, Mobbing kapsamında çalışanların görev yerlerini kafasına göre değiştiren oluyor.
Bu kişilere bir uyarım var: Eğer ki, akademisyen olmak istiyorsanız, bu göreve layık bir insan olmak istiyorsanız, hukuka aykırı, içten pazarlıklı eylemlerinizden de, birilerine yaranmak için yaptığınız Mobbing’ten de, durumdan vazife çıkarmaktan da, kraldan çok kralcı olmaktan da, görevlerini layığı ile yapan çalışanların görev yerlerini kafanıza göre değiştirmekten de vazgeçin. OHAL’i fırsat bilmeyin. Üniversitelerinde, Meslek Yüksek Okullarında temizlik yapan sözde akademisyenler Bu Hal sakat bir hal. O Hal size de vurur, dikkatli olun..