Mustafa Hilmi Çayman, İstanbul'da iş yaptığı dönemlerde öğrendiği fotoğraf çekme ve tab etme kayseri escort işlemini Yenişehir'de ilk gerçekleştiren biri olarak Yenişehir'in tarihi sayfalarında yer alıyor.
Oğlu; Şişe Cam Fabrikaları Ankara Temsilciliğinden emekli Oktay Çayman babasının fotoğraf tutkusunu ise şöyle anlatıyor:
Mustafa Hilmi Çayman
“Babam Mustafa Hilmi Çayman, 1900 yılında Yenişehir’de doğmuş. Babası Hasan Çayman Yenişehir’in başarılı tüccarlarından ve annesi Emine Çayman Hacı Hüsniye’nin kızı. Mustafa Çayman, Hasan Çayman’ın ikinci oğlu olup birinci oğlu Şevket Amca’m, umumi harpte Antep taraflarında, askerlik sırasında vefat etmiş. Bir de kızları var; Beytiye Çayman Yunan işgalinde Hasan Çayman karısını ve çocuklarını alıp İstanbul’a gitmiş. O sırada Mustafa Çayman 18 yaşlarında ve rüştiye mezunu.
İstanbul’da çok çeşitli işlerde çalışmış. Elimizde ”Ford firmasının otomobil ve otomobil motoru” kursunu izlerken resmi var. Yine o dönemde fotoğraf çekmeyi ve karanlık odada tabetmeyi öğrenmiş. Ut çalmayı bildiğini de biliyoruz. Çünkü anneme de öğretmiş.
Yenişehir’deki son zamanlarında ney çalardı. Yine o dönemlerde İstanbul Çarşı Kebir’de mağaza açmış. İsmi: Yeşil Bursa. Havlu, bornoz, sabahlık gibi Bursa’dan getirdiği ürünleri satıyormuş. Yunan ordusu çekilip Yenişehir işgalden kurtulunca, dedem de ailesiyle birlikte Yenişehir’e dönmüş. Babam Mustafa Çayman ise İstanbul’da iş kurduğu için onlarla gelmemiş. Ağabeyimin söylediğine göre 4 dokuma tezgâhı alıp Sultanhamam’da tekstil imalatı işine girmiş.
Dedem bu ayrılığa uzun süre dayanamamış. Oğlunu Yenişehir’e kesinlikle getirmek kararıyla 1930’da İstanbul’a gelmiş. İşlerini tasfiye ettirmiş. Döner dönmez de evlendirmiş. Babamın bu evliliğinden bir kızı olmuş ama eşiyle anlaşamamışlar. Sinirsel sağlığı bozulmuş ve hızla zayıflamaya başlamış. Bunun üzerine dedem ayrılmasına razı olmuş ve eşiyle boşanmışlar. Dedem bu defa tanıdıkları vasıtasıyla İstanbul’dan bir kız bulmuş. Sonradan annemiz olan bu kız, babamla evlenerek Yenişehir’e gelmiş. Babam o sırada Arasta çarşısındaki ayakkabı malzemesi satan dükkânda çalışıyormuş. Bir yandan da hobi olarak fotoğraf çekmeye başlamış.
Fotoğrafçılık başlı başına bir iş olmaya başladığında yardımcı olarak Mehmet Sorgut’u (Kara Mehmet) almış ve bu işi ona da öğretmiş. O dönemde Yenişehir’de olan bütün önemli olayların fotoğraflarını çekmiş. 1931-1938 yılları bayramlar, temel atmalar, açılış törenleri, dernek kuruluşları vb.
1934 yılında ağabeyim İsmail Çayman doğuyor. Babamın ikinci evliliği çok iyi gitmesine rağmen sinirsel sağlığı tam düzelememiş. İstanbul’a gidip de Cerrahpaşa Hastanesini görünce, daha içine girmeden kendini iyi hissediyormuş. Bu nedenle ikinci defa İstanbul’a gidiyor ve Cerrahpaşa Hastanesi’nin tam karşısında bir ev kiralıyor. Ailesiyle birlikte oraya yerleşiyor. Evine çok yakın ve yine hastaneyi gören bir dükkân açıyor ve burada aynı zamanda fotoğrafçılık da yapıyor. O sırada ben dünyaya geliyorum.(1940)
Ağabeyimin okula başlama çağı gelince, kaydettirmek için İstanbul’daki evlerine en yakın ilkokula gidiyor. Okuma yazma bilmesine rağmen 7 yaşını doldurmadığı için kaydını yapmıyorlar. Babam o zaman ağabeyimin Yenişehir’de kaydını yaptırabileceğini düşünerek ‘Bende artık iyileştim’ diyerek 1941 yılında yeniden ailesiyle beraber Yenişehir’e dönüyor. Yenişehir’de ağabeyimin kaydını yapıyorlar. Hatta okuma yazma bildiği için de ikinci sınıftan başlatıyorlar. Dedem yeni yazıyı bilmediği için onun gazetelerini ağabeyim okurmuş. Yenişehir’e döndükten birkaç yıl sonra 1944 yılında dedem vefat ediyor. Ondan 3 yıl sonra da babam Mustafa Çayman vefat ediyor.
Babamın hayat hikâyesi buraya kadar. Bundan sonrası eşi Semiha Çayman ile çocukları İsmail ve Oktay Çayman’ın hikâyesi.
Babamın vefatından sonra, eş dost, akraba, anneme; “Çocuklarınla beraber Ankara’daki ailenin yanına git, hem çocuklarının tahsilleri daha iyi olur hem de sen rahat edersin” tavsiyesinde bulunurlar. Eniştem Ali Başer’in yardımıyla Yenişehir’deki mallarımız satılıyor ve 1949 yılında Ankara’ya taşınıyoruz.
O zamanlar Ankara’ya gitmek için önce Bilecik’e gidilir, oradan trenle Ankara’ya ulaşılırdı. Bilecik’ten tren akşam 8.30-9.00 gibi kalkar, gece yarısından sonra saat 3-4 gibi Eskişehir’e, sabah saat 8.00 gibi de Ankara garına ulaşırdı. Eskişehir’den sonra arazi iyice çorak bir görünüme bürünürdü. Ben ilk gelişimde bu çorak görüntüye ve kısa boylu ekinlere oldukça şaşırmıştım. Ankara’ya gelmeden önce son istasyon Gazi Orman Çiftliği’ni görünce – burası ağaçlık ve yeşil bir görünüşü vardı- içim ferahlamıştı. İç Anadolu’nun yeşilsiz ortamı içinde, Atatürk Orman Çiftliği, Gençlik Parkı, Meclis binasının Parkı, Güven Park gibi yerleriyle Ankara serap görüyormuşsun gibi bir duygu yaşatır.
Annemle birlikte bir ev almak için epey dolaşmıştık. En küçük teyzemin kayınvalidesi vasıtasıyla, Cebeci’de isteğimize uygun bir ev bulduk. Yenişehir’den eşyalarımızı getirip bu eve yerleştik. Ben ilkokul 4. sınıfa, ağabeyim lise 1. sınıfa kaydolduk.
Ankara’ya alışmamız çok zaman almadı. Çünkü dedem, anneannem, üç teyzem ve dayım İstanbul’dan çok önce yerleşmiş ve Ankaralı olmuşlardı. Ben okulların tatil olmasıyla birlikte soluğu Yenişehir’de alırdım. Beni tren kompartımanında birine emanet ederler ve tren sabah erken saatte Bilecik’te olurdu. Bilecik’ten Yenişehir’e gelmeyi kendim becerirdim. Çok küçük olduğum için bilet aldığım yazıhanedekiler şaşırırdı.
Yenişehir’e çok özlediğim sevgili arkadaşım Süleyman Caner ve diğer arkadaşlarım İlhan Mesutoğlu, İsmet Abacı, Camcıların Sinan, Kasap Salih’in oğlu Yılmaz ve Recep Balaban’ı görmek için her yaz geliyordum.
Yenişehir’de kalan teyzem Mediha Başer ve eşi Süleymanpaşa Kütüphanesi Müdürü eniştem Ali Başer, bana çok iyi davranırlardı. Oğulları İsmail Başer ile iyi anlaşırdık. 1950-1951 yılları, yaz tatilinin 45 gününü Yenişehir’de geçirmiştim. Süleyman Caner’in babası vefat edince onlar da Bursa’ya taşındılar. Bu tarihten sonra ben de Yenişehir’e daha az gelmeye başladım. Teyzemlerin Yenişehir’de olması nedeniyle irtibatımız her zaman devam etti. Teyzem birkaç yıl önce vefat etti. Kızı Öznur Gürpınar ve eşi rahmetli Kamil Bey ile oğulları Serdar Gürpınar, eşi Nazmiye ve çocukları şu anda Yenişehir’de yaşayan akrabalarım. Birkaç yıl önce teyzemin oğlu İsmail Başer Yenişehir’e taşındı. Bu duruma göre Yenişehir ile olan irtibatımız her zaman devam edecek.
Bu yazıyı Yenişehir’e fotoğrafçılığı ilk getiren sevgili babam Mustafa Çayman’ı tanıtmak için yazdım. Bana bu imkânı verenlere teşekkür ediyorum.”
Mustafa Hilmi Çayman’ın Cumhuriyetin 10. Yıl Kutlamalarında Yenişehir’de Çektiği İlk Fotoğraflardan Biri…