Şimdi de kunduracı olan sanatkârlarımızı tanıyalım:
10-11 yaşlarında iken Kasaplar Aralığında Hancı Kopuk Hüseyin’in damadı, Ümit Akar’ında babası olan, Salih Akar’ın yanında iki yaz dönemi çalışmıştım. Bu mekânlar tertip ve düzen bakımından kavaflar gibi değildi. Ortada ahşaptan yapılmış alçak bir tezgâh, çalışan kadar küçük hasır örgülü oturak sandalye, ustanın yanında cevizden bir kütük ve içinde su bulunan dağarcık olurdu. Ağaç çivisi, monta çivisi, bakır çivi gibi çeşitler tezgâh üstündeki kare ve dikdörtgen şeklindeki bölmelerdeydi. Çiriş, vernik, cila, ayakkabı boyaları ve fırçalar tezgâhın alt gözünde bulunurdu.
Tezgâh etrafında tanalya, kerpeten, tığ, kaçaburuk, raspa, falçata, masat, makas, levye, törpü gibi aletler kullanılmadığı zaman yerinde takılı olurdu. Örs, çekiç pazvant gibi aletler de usta ve kalfanın her daim dibin- deydi. Üzerlerinde de bu günkü gibi önlükleri vardı. Ağaç kalıpları rafta, saya paftaları da duvarda asılı bulunurdu.
Şimdi de Arasta içinde kundura imalatı yapan eski ustalarımızı o günkü adresleriyle tanıyalım:
Osman Demira: Arastaiçi No: 69’da kunduracı. Sanatkârlar Kulübünün de değişmez kalecisi olan Bollu Ali’nin babasıdır. Recep Eriş ile Kuşçu Mustafa, bu ustanın yanında yetişir. Bu dükkân daha sonra Recep Olcar’a geçer ve Halit Oğru ile birlikte ortak olarak çalışırlar. Yanlarında Tahir Sünnetçioğlu, Sadi Yumurtacı, Hayrettin Dörtkardeş, Kadir Çeltikoğlu ve Recep Olcar’ın kayınbiraderi olan İbrahim Akman çalışır. Ortağı olan Halit Kalfa çok pratik ve seri üretim yapan titiz bir ustadır. Zamanla Yenişehir onu tatmin etmediği için, bu ortaklık biter ve 1950’li yılların başında Halit Oğru önce Bursa’ya sonra da İstanbul’a gider ve orada mesleğine devam eder. Bir müddet sonra bot fabrikasını kurarak İstanbul da kendini kabul ettirir. Yıllar sonra teknolojiye yenik düşen Halit Kalfa da zor günler yaşar ve imalatı bırakır. Recep Olcar ise işini değiştirir, komşusu olan Ceylan Süleymanların Ahmet Benli’ye ait köşedeki dükkânda şapka ticaretiyle uğraşır.
Mehmet Yetim (Sofu Dede): Arastaiçi No: 65 de idi. Aslen Bilecik’in İlyas Bey Köyündendir. Kadir Gönce’nin de kayınpederidir. Babası çok okumuş bir insan olduğu için Sofu Usta lakabıyla anılırdı. Önceleri kundura imalatı yapar ve yanında Kamil Demirci’yi yetiştirir. İmalatı bıraktıktan sonrada ayakkabı malzemeleri satar. 1970’li yılların sonuna kadar bu mesleği devam ettirir.
Osman Selvili: Arastaiçi No: 26 da kundura imalatı yapardı. Ustası Saraç Ahmet’tir. Bu mekân da çocuklarıyla uzun bir zaman çalışmıştı. Kırmızı kıyılıklı, ağaç çivili, rugan gelin terliklerini en iyi Osman Usta yapardı.
Salim İkikardeşler: Arastaiçi No: 24’de Kundura imalatı yapardı. Aynı zamanda da iyi bir sayacı ustasıydı. Ekrem, İsmail ve Ali İkikardeşler’in de babalarıydı.
Mehmet Murabıt: (1878-1956) Arastaiçi No.14’de faaliyet gösteren en eski ustalardandır. Topal Arif Erkan kalfası, Kadir Gönce de çırağıdır. Kadir Gönce onun yanında yetişti. Murabıt Usta dükkânı 1948 yılında ona devir edince, kendi adına bu mekânda faaliyete geçti. İbrahim Topuz, Orhan Yerigüzel ve Mehmet Ay yanında yetişti. Salim Usta da saya dikerdi. Ayakkabı frezesini Yenişehir’e ilk getiren Kadir Ustadır. Aynı zamanda Kunduracı Kavaf ve Saraçlar Derneğinin de başkanıdır. Mehmet Göktekin (İngiliz Mehmet),Yağcı Mustafa ve Koca Ahmet (Özbeyaz) gibi devamlılığı olan renkli müşterileri vardır. 1965 tan sonra imalatı bırakıp kavaf olarak ayakkabıcılığı 2005 yılına kadar devam ettirir.
Kadir Gönce’nin oğlu Hüseyin Gönce Tahıldaki ofisinde bana bu meslekle ilgili olarak:
“Kundura ayakkabıyı en iyi yapanlar İbrahim Uzunlar, Ahmet Yontan ve babamdır. Biz malzemeyi İstabul Gedikpaşa Mercan Tığcılardan alırdık. Kullandığımız malların büyük bir kısmı ithaldi. Düşünebiliyor musun? Ağaç çivisi ithaldi. Falçata Pertiko marka olup o da ithaldi. İlgi diktiğimiz ipliğin markası çift aslanlı olan İngiliz malıydı. Kösele bile Macaristan malıydı. Bunun yanında Bursa’mızın glase derisi de en meşhur deri idi. Gerekli olan kalıplarımızı ve özel kalıpları M.Kemalpaşa’ da yaptırırdık. Babamın en önemli özelliği, sipariş verenin ayak ölçüsünü alırken, ayağının da tarak kısmını ve kontopya dediğimiz ayak bileğini ölçerdi. Kalıbı bu ölçülere göre kartonla doldurur sayasını öyle keserdi. Bunları yapmadığın zaman, ayakkabıyı ilk kez giyen müşteri; “zalim ayakkabı yine mi arkadan vurdun diyerek dükkâna şikayete gelirdi.” diyordu.
Kamil Demirci (1920-1995) : Arasta içi No: 12 de kundura imalatı yapardı. Belediye Eski Başkâtiplerinden Muzaffer Demirci’nin de ağabeysidir. Tahir Sünnetçioğlu ve Faruk Kral yanında çalışır. Daha sonra iş yerini karşı tarafa taşır. 1990’lı yılların ortalarına kadar mesleğini burada sürdürmüştü.
Ömer Aytekin (1902-1968): Arasta İçi No: 55 de faaliyet gösterirdi. Lakabı Ömer kalfa idi. En büyük özelliği dikişli ayakkabı yapmasıydı. Berber Hüseyin Süsler’in de kayınpederidir. Yanında İbrahim Şemaki, Azmi Usta, Hayrettin Dörtkardeş çalışır. İş yerini daha sonra Belediye Meydanı Sokak (Begüm Giyimin) olduğu yere taşır. Daha sonra da iş yerini yanında yetiştirdiği Hayrettin Dörtkardeş’e (1931-2011) bırakır. O da bu mekânda kardeşi Nurettin Dörtkadeş (1934-1962) ile birlikte imalat yapar. Yanlarında Katrancı Esat ve Kemal İkikardeşler çalışır. 1950’li yılların ortalarına doğru bu mesleği bırakıp, otobüs işletmeciliğine başlarlar.
Ahmet Yekin (Civciv Ahmet): Arastaiçi No: 45’de ayakkabı imalatı yapardı. Renkli bir kişiydi. Sonrasında Bursa’ya taşındı. Orada inşaat boyacılığı yaptığı söylenirdi.
Burada adlarını anarak yad ettiğimiz bütün ustalarımızı rahmetle anarken, hayatta olanlara da sağlıklar dilerim.
Yorumlar kapalı.