Bu sayımızda sizlere marangoz ustalarından bahsedeceğim. Marangoz deyince, her türlü ahşabı, mevcut takımlarıyla, çeşitli işlemlerden geçirerek kullanır hale getiren yetenekli ustalar gelir aklımıza. Bunlara dülger de denir. Kapı ve pencere imal edenler doğramacı, mutfak, yemek takımı, oturma gurubu yapanlar da mobilyacı olarak anılır.
Marangozların Piri Nuh Peygamber olduğu söylenir. Nuh tufanı öncesi üç katlı gemiyi o günkü koşullarda yapan ilk marangoz ustası diye rivayet edilir.
Yenişehir de ilk elektrik enerjisi 1938 yılında kullanılmaya başlar. Bu enerji pahalı, elektrik santralı da yeterli olmayınca sadece varlıklı aileler evlerine elektrik bağlatabilir. Elektrikli makineler ise 1950’li yıllarda kullanılmaya başlanır. Öncesinde ise, marangoz ustalarının kullandıkları alet ve edevatları bir çoğu el yapımıdır.
Sırasıyla; keser, çekiç, tornavida, pense, kerpeden, keski, ağaç tokmak, ağaç rende, seyyar ve sabit mengene, işkence, hıçkı, raspa, el matkabı, burgu, bıçkı, bileyiz, biz, sistre ve testere çeşitleri v.s. Ölçü aletleri olarak da, metre, su terazisi, pergel, kumpas, düz ve kırma gönye, özellikle kulaklarına taktıkları kalın uçlu kurşun kalemler kullanılır.
O yılları hatırlarım. Elektrikli planya, hızar, matkap, zımpara gibi benzeri aletler yoktu. Ağaç tornası ayaklı pedalla çalışırdı. Merdiven parmaklıkları, mobilya ayakları gibi bombeli işlemeler ağaç tornadan geçirilerek yapılırdı. Bu el yapımı alet bile herkeste bulunmazdı.
1950’li yıllarda ilçemizdeki yaşam tarzı geniş aile şeklinde olup, çekirdek aileler ise ilçemize atanan memur ve işçi aileleriydi. Çoğu evler ahşap ağırlıklı, kerpiç işlemeli kâgir yapılardı. Bu evlerin hepsinde marangozların el emekleri ve alın terleri vardır.
Başta kapı ve pencereler olmak üzere; eşikler, beşikler, sekiler, sedirler, taban ve tavan döşemeleri, gömme dolaplar, raflar, sergenler, merdivenler, yemek sofraları, ekmek ve çamaşır tekneleri, binet, beşik, tel dolabı ve daha niceleri bu ustalarımızın eserleridir.
Yenişehir 27 Ekim 1920 tarihinde Yunanlılar tarafından işgal edilince, resmi daireler başta olmak üzere, birçok iş yeri ve evler yakılıp yıkılır. Her şeyler yağma edilir. Halkımıza da işkenceler yapılır. Maddi ve manevi çok büyük zararlar verilir. Bu işgaller farklı tarihlerde beş kez yinelenir. Ve nihayet 6 Eylül 1922 tarihinde düşman işgalinden kurtulan ilçemiz halkı, merkezde olsun, köylerde olsun yaralarını sarmak için zarar gören yerleri elbirliğiyle onarır. Yok olanlar da yeniden yapılır.
İşte böyle bir zaman da inşaat ustaları olsun marangoz ustaları olsun, canla başla, günlerce çalışır. Yapıları onardıklarını, yeniden inşa ettiklerini büyüklerimizden duyardık.
Bu işgalde yok olan resmi dairelerden zarar gören Hükümet Konağı Çayır Mahallesi Şalvarlı Sokak No:9, 9/A, 9/B deki Aşiretlere ait binada, Belediye Binası Gündoğan Mahallesi Zafer Meydanı No: 9, 10, 11 ve 12 No.lu iş yerlerinde, İtfaiye Teşkilatı ise Ulucami Mahallesi İstiklal Caddesi No: 37 deki iş yerinde, Adliye Binası olarak Çayır Mahallesi, Çayır Sokak 8 ve 10 No.lu evlerde, P.T.T ise Cumhuriyet Caddesi 9 ve 9/A No.lu bu günkü yerinde faaliyet gösterir.
Jandarma İlçe Komutanlığı Çayır Mahallesi Girgin Sokak N0:3 ve 3/A daki Yüceler Eczanesinin olduğu yerde, cezaevinin ise İngiliz Aralığı diye anılan Tahıl Çıkmazında olduğunu bilirim.
Yeni yapılanmayla Belediye Dairesi 1927’de, Hükümet Konağı ve saat kulesi 1935-1936 yıllarında inşa edilir. Burada emeği geçen bütün ustalarımızı rahmetle anarken, marangoz ustalarımızdan tespit ettiklerim ve de bildiklerim ise o günkü adresleriyle aşağıdadır:
Marangozların en eskisinin Cıngışların Ali Dinç (1866-1950) usta olduğunu, torunu Sedat Dinç’ten (1945) öğrendim.
Şöyle diyor; ”Dedemin öldüğünü hatırlıyorum. Dükkânı İnegöl Caddesi üzerinde imiş. Çok iyi bir marangoz ustası olduğunu babamdan duyardım. Varlıklı aileler evlerinin ağaç işlerini, işlemelerini hep dedeme yaptırırlarmış. Bunlardan Ethem Paşa’nın, Çırnıkların Ahmet Doğancı’nın, Aşiretlerin evlerini söyleyebilirim. Saçakları motifli ne kadar ev varsa hepsini dedem yapmış. Özellikle Belediye Binasının tavan süslemeleri hariç, diğer bütün ahşap işlemeleri onun eseriymiş. Çok titiz bir insanmış. Elinde bir iş varken, kesinlikle ikinci bir işe başlamazmış. İşi olanlar dedeme yaptırmak için sıraya girer, pey paralarını duvardaki torbaya koyarlarmış. Peyini torbaya bırakıp da hâlâ sırası gelmeyenlerden acele edenler olduğunda (sana daha sıra gelmedi acelen varsa peyin torbada alabilirsin) dermiş. O kadar da hakka ve hukuka riayet eden, ünlü bir marangoz ustasıymış.”
Salih Türkoğlu(1873-1938); dükkânı Cumhuriyet Caddesi No: 43’de imiş (Güngör Kuyumculuğun yeri). Oğulları Mahmut ve Ethem Türkoğlu, baba mesleğini burada devam ettirmişlerdi. Sonra Mahmut Türkoğlu’nun oğulları Ferit ve Ümit Türkoğlu dede mesleklerini aynı mekânda birlikte yaptılar. Ferit Türkoğlu (1935-2011) 1960’lı yıllarda eski Belediye Başkanı Ali Can’a ait olan Çayır Mahallesi Tahıl Arkası Sokak No: 8 deki iş yerine taşınarak kendi adına mobilya ağırlıklı çalışmaya başladı. Bir ara Fuat Ceylan, Halil Camcı ve Mehmet Turhanlı, iş yerleri ayrı olsa da birlikte iş ortaklığı da yaptılar.1968 yılında faaliyete giren İş Bankası Yenişehir Şubesinin bankolarını ve mobilya işlerini yapan Ferit Türkoğlu’dur. O da iş kolunu değiştirerek Yeni Hal’de nalbur olarak faaliyetini sürdürmüştü.
Yusuf Yontan (1874-1942):İşyerinin Cumhuriyet Caddesindeki baraka tipi belediye dükkânlarında, yeğeni olan Demirci Fevzi Hanlı’nın dükkân komşusu, Keresteci Osman Yontan ile Kundura İmalatçısı Ahmet Yontan’ın da babaları olduğunu, Kaynakçı Ömer Aslı’dan duymuştum.
Marangoz el aletleri:(Aşağıdan yukarıya) : Yongacı Mehmet Çalık Usta’nın kendi yapımı ve uzun yıllar kullandığı rendesi (köştire), köşe kırma rendesi, lamba kırma rendesi, dişli rende, farekuyruğu testere, düz testere, kalem, metre, gönye. (Yandakiler): kaplama testere, rende bıçağı, el burgusu ve hıçkı. (Adem Çalık koleksiyonundan).
Yorumlar kapalı.