Akıl Tutulması
Akıl tutulması son yıllarda sıkça yinelenen bir söz. Akıl tutulması, Güneş tutulması ya da Ay tutulması gibi doğal ve romantik bir şey değil.
Nedir peki? Kişinin aklını kullanmaktan vazgeçmesidir. Kişi, bilime dayalı bilgiden ve bilinçten mahrumsa akla ihtiyaç duymaz. Aklını, başka bir aklın yörüngesine bağlar.
Akıl, başka bir aklın sömürgesi olunca ortaya çıkan boşluğu dört maymun doldurur. Bunlar:
“Görmedim, duymadım, bilmiyorum ve umurumda değil” adlı maymunlardır.
“Biz artık değiştik” diyen dinci zihniyete salak gibi inanıp yıllarca destek vermek akıl tutulması değildir, Şark kurnazlığıdır. İktidarın nimetlerinden yararlanarak asalak gibi yaşama onursuzluğudur.
Akıl tutulması demek; direnmekten, dik durmaktan, hakkını hukukunu aramaktan, sorup sorgulamaktan korkmak demektir.
Bugün, neyin iyi neyin kötü, neyin değerli neyin değersiz, neyin doğru neyin yanlış, neyin güzel neyin çirkin olduğuna ve nasıl düşünmemiz gerektiğine dinci zihniyet karar veriyor. Sınırları onlar belirliyor.
Bu Neyin Kafası
“Bu neyin kafası” sözü, “Sus, saçmalama!” demenin narkotik bir yöntemidir.
Çevresindeki insanların düşüncelerinden rahatsız olan tahammülsüzler, bu sözle ayar vermeye çalışırlar. Genellikle, “Ne içtiysen ben de istiyorum.” şeklinde devam ederler. Yaşını başını almış ama ergenlikten bir türlü kurtulamamış vitaminsizler, bu sözü özellikle de gençlere ısrarla söylerler.
Bir yıl kadar oluyor. Şık giyimli, bakımlı, modern görünüşlü bir bayan şöyle bir şey söyledi: “Ben dincileri de seviyorum Atatürk’ü de.”
Bu sözü okuyunca içimden: “Bu neyin kafası” demek geldi ama demedim. Başka bir versiyonunu söyledim: “Kafan güzelmiş, güle güle kullan!”