Bitin yavrusuna yavşak denir. “Yavşak büyür bit olur, enik büyür it olur.” şeklinde bir atasözümüz bile vardır.
Şöyle bir söz daha vardır: “Yoldaki kavşaklara ve yüzüne gülüp arkandan dedikodunu yapan yavşaklara dikkat et.”
Toplumda hızla yayılan, insan sınıfından sayılan bu tür yavşakların yanında bit yavruları çok masum kalır.
Yazının konusu bu tür yavşaklardır.
Yavşak diye nitelendirdiğim bu insanımsılar; yobazlardan, dincilerden, ırkçılardan, mezhepçilerden çok daha tehlikelidirler.
Yavşakların ne zaman nerede ne yapacaklarını kestiremezsiniz; dost mudur düşman mıdır, iyi midir kötü müdür, yakın mıdır uzak mıdır bilemezsiniz
Yavşak, yapıştığı kişiyi bırakmaz, yorar; her işe burnunu sokar, çıkarı için över. Yavşak arsızdır, sırnaşıktır, yüzsüzdür, yılışıktır, şakşakçıdır, şaklabandır, yağcıdır, eziktir, öz saygısını yitirmiştir.
Yavşağın tek isteği beklentilerinin karşılanmasıdır; bunun için her türlü yalakalığı yapar. Gelene ağam, gidene paşam der.
Yavşağın arkadaşlığı çıkarı bitinceye kadardır.
Yavşak; arsız, onursuz, sinsi, bencil, ikiyüzlü, ısrarcı, iftiracı, dedikoducu, içten pazarlıklı ve yayık ağızlıdır. Yavşak dönektir; dün köpek dediğine bu gün öpek der. Yalamanın nirvanasına çıkar.
Yavşak, ilgi çekmek için her türlü maymunluğu yapar. İnsanlarla senli benli konuşur, vücut dili abartılı ve tiksindiricidir. Sizin yanınızda başka, diğerlerinin yanında başka konuşur. Çıkarı kalmadıysa dostlarını hemen satar. Şımarıktır, lafın nereye gideceğini düşünmeden konuşur.
Yavşak asla sözünde durmaz. Tanıdığı herkesten maksimum düzeyde nasıl yarar sağlayacağını hesaplar; kaz gelecek yerden tavuğu esirgemez. Doğruları çarpıtır; nalıncı keseri gibi hep kendine yontar.
Yavşak, kavramları çürütür ve değerleri kirletir; ağzı çöp gibi kokar. Yavşak kincidir, lâfebeliği yapmayı sever; her zaman mağduru oynar, velveleci ve acımasızdır.
Yavşak, hayatımıza çok hızlı bir şekilde girer. Oynadığı oyunu göremeyebiliriz, en azından zaman alır çünkü çok kurnaz ve çakaldır. “Çıkarı bitinceye kadar “Sen aslansın, sen kaplansın!”der ama çıkarı bittiği anda sizi tanımaz.
Yavşaklık, ülkemizde bir makama sahip olmak ve o makamda yükselmek için çok etkili bir yoldur. Bazıları bu işi zekice yapar ve bunlar çok tehlikelidir; post modern yavşaklar böyledir.
Eğitim almamış, cahil ve yoksul kalmış yavşaklar bu işi yüzüne gözüne bulaştırır. Bunlar ambülâns lambası gibi yanıp sönerek “Ben yavşağım.”diye bağırıp çağırırlar.
Yavşak, günü gelince bir köşeye fırlatılacağının farkındadır; onun için önemli olan günü kurtarmak, su akarken testiyi doldurmaktır. Yavşak, yalamaktan hoşlanır çünkü yavşaklık bir süre sonra kişilik bozukluğuna ve yaşam tarzına dönüşür.
Ülkemizde yavşakların sayısı ve etkileri her geçen gün artıyor çünkü bu toplumda yavşakların goygoyculuğundan hoşlanan, çabucak gaza gelen önemli bir kesim var.
Yavşaklık da dincilik gibi iyi para kazandırıyor.
Yavşaklık, devlet kademelerinde ve işyerlerinde hiyerarşik olarak uygulanan liyakatsizlikler bütünüdür.
Yavşakların bit gibi çoğaldığı toplumda asıl zararı görenler; akıllı, onurlu, yaratıcı, ilkeli, donanımlı insanlardır. Bunlar, yavşakların arasında kaybolup giderler ya da kendilerine başka bir yurt aramak için yollara düşerler.
Bu gerici düzen; dik duranları, özgürlük ve adalet isteyenleri, iyi eğitim almış insanları terörist, komünist, ateist, vatan haini, ajan ilan edip yaşamlarını cehenneme çeviriyor.
Yavşaklar, bu durumu hemen fırsata dönüştürüp boşalan yerlere kapağı atıyorlar.
Ülke güzel ama yavşak çok yavşak! “Korkunun Gözleri Çoktur” adlı kitabından